Türkiye'yi sarsan cinayette yine o iz

Kışlalı cinayeti soruşturması kapsamında bulunan bombalarla Ergenekon bombalarının ortak özelliği...

Türkiye'yi sarsan cinayette <b>yine o iz</b>

Bir numara bulunsa ne olur? 'Bir numara kim?' Ergenekon Operasyonu başladığından bu yana en çok sorulan soru bu. Bugüne kadar onlarca isim ortaya atıldı. '10. Dalga'dan sonra bazı yazarlar Bedrettin Dalan'ı '1 Numara' ilan ederken başkaları da MGK eski sekreteri Tuncer Kılıç'ı gösterdi. Oysa bu operasyonun öznesi bir numaranın kim olduğu değildir. Hatırlatalım. İtalyan savcı 6 yıllık çalışması sonunda '622 lider' belirlemişti. Savcı Öz'ün hazırladığı 2500 sayfalık iddianame alıcı gözle okunduğu zaman karşımıza 'üzüm salkımı' modeli bir yapılanma çıkıyor. Birbirinden habersiz ve 'ilişkisiz' gözüken çok sayıda yapılanma aynı örgütün alt birimleri olarak yer almış. Dolayısıyla '1 numarayı' bulmaktan daha da önemli olanı örgütün kılcal damarlarına kadar ulaşmak. Her kimse '1 numara'nın bile bilmediği çok sayıda 'uyuyan hücre' ve 'depo' olarak kullanılan cephanelik vardır. Önceki dalgalarda da vardı ama son operasyonla 'Bu kadar zıt adamlar nasıl oluyor da aynı çetenin mensubu oluyor?' tartışması başlatıldı. Özellikle de 'Ergenekon'un avukatlığına' soyunan Baykal tarafından. Oysa iddianame tam da böyle bir yapılanmayı ortaya koyuyor. Hatta birbirinden farklı örgütleri; PKK ile Hizbullah'ı veya DHPK'C ile TİT'i aynı yapının kurmadıysa bile kullandığını ortaya çıkarıyor. 'Gizli beyin'in 'farklı işlev kolları' olarak farklı örgütleri kullanması hiç görülmemiş bir durum değil. Hep atıf yapılan İtalyan Gladyosu çökertildiğinde 30 general, bir eski başbakan, 4 bakan, istihbarat örgütü şefleri, gazete ve TV editörleri, medya patronları, iş adamları, bankerler, 19 yüksek yargı mensubu ve 58 profesör tespit edilmişti. Kendisini, devletin yerine koyan, darbeler yapıp, hükümetler atamaya niyetli bir örgüt, zaten seçkinlerden oluşmazsa nasıl başarılı olur?.. 10. Dalga'nın ortaya attığı soru işaretlerinden birisi de İbrahim Şahin üzerinden Ergenekon- Susurluk bağlantısı. Öncelikle şu tespiti yapmak gerekli. Her operasyon bir sonraki operasyonun zeminini hazırlıyor denebilir. 'Yukarı doğru' çıktıkça daha sağlam bilgi ve bulgular ele geçiriliyor. Bu durum dalganın boyunu da yükseltiyor. Dün tutuklanan İbrahim Şahin her ne kadar krokiyi ve silahları hatırlamadığını söylese de eldeki bulgular Şahin'in ekibinin sansasyonel suikastlara hazırlandığını ortaya koyuyor. Susurluk ile Ergenekon farklı örgütler değildir. Susurluk ekibi, Ergenekon salkımındaki dallardan birisidir. Bugün gelinen noktada Ergenekon, tetikçi olarak eski Susurlukçular'ı sahaya sürmek istiyordu. Sızan bilgilere göre de 29 Mart'a giden süreçte etnik ve dini temelli çok sayıda sansasyonel suikast planıyla ilgili somut hazırlıkların planları elde. Ankara'da ara verilen kazılar bugün hassas cihazlarla tekrar başlıyor. Şehrin hatta ülkenin değişik yerlerine cephanelikler yapmak örgütün mantığına çok uygun bir taktik. Uyuyan hücreler için cephane transferi riskli olacağı için her birimin kullanacağı ayrı cephanelikler yapmak en garantili yöntem. Hatırlatmakta fayda var Antalya'da da benzeri bir cephanelik çıkmıştı. Eryaman'da bir apartman dairesinde de. Hatta Ahmet Taner Kışlalı cinayetini soruşturan güvenlik birimleri jandarma bölgesi olan Sincan-Yenikent'te bir arazide çok sayıda silah ve plastik patlayıcı bulmuştu. İlginç olan Kışlalı'ya suikast yaptığı iddia edilen Selam-Kudüs Örgütü'nün silah deposu ile Şahin'in Gölbaşı'ndaki deposu arasında paralellikler var. Her iki depoda da silahların seri numarası 'taşlama' olarak adlandırılan yöntemle silinmiş. Uzmanlar her iki cephaneliğin de Gayri Nizami Harp derslerinde verilen 'saklama yönetmeliği'ne göre yapıldığını söylüyor. Ankara'nın değişik yerlerini kazdıkça neler çıkar bilinmez ama bu operasyon son yılların tüm karanlık ilişkilerini ortaya dökmeye aday. Adem Yavuz ARSLAN - Bugün
<< Önceki Haber Türkiye'yi sarsan cinayette yine o iz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER