Uzmanlar, nitelikli, daha az
maliyetli ve etkin bir ordu için yeni bir askerlik
sistemini şart olduğunu kaydetti.
Profesyonel ordunun zorunlu askerliğin yol açtığı 'zaman, gayret ve kaynak israfını' önleyeceğinin de altı çizildi.
Hükümetin askerliği kısaltmaya yönelik çalışmalarına uzmanlardan tam
destek geldi. Profesyonel, daha
küçük ve daha az maliyetli bir ordu konusunda fikir birliği var. Uzmanlara göre, yüksek maliyetli teknolojik sistemleri daha düşük maliyetle uygulayan bir sistem şart. Toplumsal taleplere
cevap verebilmek için Meclis'te bir
komisyon kurulabileceği belirtiliyor. Bilirkişi olarak
Genelkurmay temsilcilerinin katılmasıyla bu projenin olgunlaşacağı dile getiriliyor.
Askeri kanadın
katılım ve katkılarıyla askerlik sisteminde bir modernazisayonun daha kolay yapılabileceği vurgulanıyor.
GERİ KALMIŞ ÜLKELERE MAHSUS
Türkiye'de her erkek askerlik yapmak zorunda. Ancak askerlik mesleği, özel kişilik yapısı ile ruhsal ve bedensel yeterlilik gerektiriyor. Uzmanlar, sürekli iş göremez raporu olanlara dahi 'askerliğe elverişlidir' raporu verilebildiğine dikkat çekiyor. Şu anki
uygulama yeterlilik standartlarını düşürüyor, mesleki etkinliği baltalıyor. Bu durumun 'geri kalmış ülkelerin' ordularına mahsus bir uygulama olduğu ileri sürülüyor. Profesyonel ordularda belirli standartları yerine getiremeyenler orduya alınmıyor veya farklı alanlarda istihdam ediliyor.
ORDU-MİLLET BAĞI ZAYIFLIYOR
Uzmanlar, zorunlu askerliğin maliyetiyle ilgili de ilginç değerlendirmelerde bulunuyor. Maliyetin düşük gibi görünmesine rağmen zorunlu askerliğin 'gizli maliyet' ve 'külfeti yüksek' bir askerlik sistem olduğu vurgulanıyor. Sistemin mesleki niteliğe sahip insanları düşük maliyet ve düşük işte çalıştırdığına dikkat çekilirken kayıp maliyetin görmezden gelindiğine işaret ediliyor. ABD ordusunun 1973 yılında profesyonel orduya karar verdiğini söyleyen yetkililer,
personel giderleri açısından sağlanan tasarrufun 1979 yılında toplam 2 milyar dolar olduğunu kaydediyor. Pek çok alanda zaman, gayret ve kaynak israfının ortaya çıktığı dile getiriliyor. Askeri bir kaynak, "Bir kaç milyarlık
piyade silahları ve muhabere vasıtaları 100-150 bin TL'lik araçlar, 300-500 bin TL'lik kariyerler niteliksiz ve amatör erlerin elinde hatalı kullanımdan ötürü heba olup gitmektedir" diyor.
Sürekli asker sirkülâsyonunu esas alan sistem eğitim maliyeti yanında eğitim yetersizliğini de beraberinde getiriyor. Bu durumun yükümlülerin asgari 1/5'inden istifade imkanının ortadan kaldırdığı anlatılıyor. Düşük maliyetle aşırı istihdamı esas alan sistemin yüksek maliyete neden olduğu gibi modernizasyona da
bütçe ayırmayı zorlaştırdığı ve adeta geri kalmışlığa ittiği belirtiliyor. Yetersiz kışla koşulları ve
yönetim hataları nedeniyle zorunlu askerliğin ordu-millet bağını zayıflattığını savunan bir kaynak
bedelli askerlikle ilgili şöyle konuşuyor: "
Zorunlu askerlik vergisi uygulamasıyla fiilen yükümlülüğünü yerine getirenler vergiden muaf tutulacak.
Orduda istihdam olanağı çok kısıtlı olan yüksek gelirli yükümlülerden sağlanan gelir diğer yükümlülere aktarılarak mevcut pek çok spekülasyon, şikayet ve skandalların önüne geçecektir. Türk milletinin ordu sevgisinin TSK uygulamalarından değil dini
inanç ve milli kültürden kaynaklandığını bilmek için her hangi bir statüde askerliğini yapmış olmak yeterlidir. Oysa ordu eliti, komutanların çocukları herhangi bir vatandaş gibi askere alınmaya başladıkları gün ancak bunu anlayacaklardır."
AMATÖR ORDUYLA BÖLGESEL GÜÇ OLUNMAZ
Soğuk savaş sonrasında
İsviçre ve
Almanya hariç
Avrupa ülkelerinin gönüllülük esaslı '
profesyonel askerlik' sistemine geçtiği biliniyor. Bunun yanı sıra
Amerika,
Pakistan ve
İsrail gibi büyük ve profesyonel ordularla küresel veya bölgesel güç olma yolunda
ekonomik güçlükleri göze alan ülkeler olduğunu aktaran bir askeri yetkili, Türkiye ve
İran gibi bazı ülkelerin ekonomik külfetine rağmen zorunlu askerliği hantal bir yapı olarak korumakta ısrar ettiğine dikkat çekti. Aynı yetkili şu görüşleri dile getirdi: "Gelişmiş ülkelerde asker sayısının nüfusa oranı 1/200 iken, Türkiye'de 1/70, bu ülkelerin
savunma bütçelerinin Türkiye'nin birkaç katı olmasına rağmen, tersine asker sayılarının daha az olması ordunun etkinliği açısından oldukça düşündürücüdür. Demokratik kontrolü sağlanmış güçlü, optimum sayıda,
seri bir seferberlik sistemiyle desteklenen etkin ve profesyonel bir ordunun çağın gereği olduğu bilinmekte ve uluslararası platformlarda da istenmektedir. Buna rağmen otokratik yapısı ve zayıf ekonomisiyle Türkiye Cumhuriyetinin ideal askerlik sistemi düzenli ve amatör ordu olmuştur. Tüm milletin ordu tezgâhından geçirilerek itaatkâr hale getirilmesi ise yalnızca ordu egemenleri tarafından istenen ve ifade edilmeyen gayedir."
3 YÜKÜMLÜDEN BİRİ GİTMİYOR
Üç ayda bir yeni askerlerin silâh altına alındığını belirten uzmanlar, uyum sorununa dikkat çekiyor. Her an her cephede muharebeye hazır birlikler bulundurmak gerekçesi ile mevcut kuvvet yapısı kurgulandığını belirten uzmanların değerlendirmesi şöyle: "Ancak yükümlü kaynağı belirlenen kadroyu bir miktar aşmasına rağmen, yükümlülerin 1/3'ünün bir yolunu bularak askere gitmemesi sonucu genel desteklenme oranı yüzde 65 seviyesini geçememektedir. Kritik ve öncelikli birliklerin tam desteklenmesi sonucu batıdaki pek çok muharip birlik yüzde 40-45 seviyesinde asker bulundurabilmektedir. Bunların yüzde 15-20'sinin sabıkalı ve
psikolojik sorunlulardan oluştuğu düşünülürse durumun vahameti daha iyi anlaşılır."