Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahriye
Üçok, 1990 yılında “Express
Kargo” aracılığıyla evine gönderilen
bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitirmişti. Bombalı paketi Üçok’a, dönemin Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT)
İstanbul Bölge Başkanı’nın şoförü Kemal Tunçsel’in gönderdiği iddia edildi. Kemal Tunçsel’in kendisi de Üçok suikastından birkaç gün sonra
faili meçhul bir cinayete
kurban gitmişti. İddiayı gündeme taşıyan ise, paketi alan ve olayın tek şahidi olarak bilinen eski Express Kargo görevlisi Gülay Calap. “Kargocu kız” olarak bilinen Calap, halen DTP MYK üyesi.
“ESAS ARAŞTIRILMASI GEREKEN MİT ELEMANININ ÖLÜMÜ”
Calap,
avukat Ceyhan Mumcu’nun, Bahriye Üçok suikastına ilişkin basında çıkan değerlendirmelerinde kendisiyle ilgili sözleri nedeniyle geçtiğimiz günlerde ‘
hakaret davası’ açmıştı. Ankara 25.
Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 16 Temmuz’da görülen davada, Calap’ın avukatı Filiz Kalaycı, mahkemeye sunduğu yazıda, “
Suikast olayında esas karanlıkta kalan, MİT elemanı olan Kemal Tunçsel’in ölümü” dedi. Konuyla ilgili Vakit’e konuşan Kalaycı, “Üçok cinayetiyle ilgili o dönem dile getirilen sorular bizim kafamızda da oluştu. Davanın aydınlatılması için bunun cevaplandırılması gerekir” dedi. Kalaycı’nın müvekkili Gülay Calap’ın, 6
Ekim 1990’daki suikastın ardından bombayı getirenleri tanıdığını söyleyerek verdiği ifadeyle, paketi getirenlerin robot resimleri çizilmişti. Ancak Calap, daha sonra ifadesini değiştirerek, zanlıları teşhis edemediğini söylemiş ve kayıplara karışmıştı. Calap yıllar sona
Öcalan’ın talimatıyla kurulan
PKK uzantısı
yasa dışı TDHP örgütü üyesi olarak yakalanarak mahkûmiyet aldı.
Uğur Mumcu suikastıyla ilgili
Umut Operasyonu davasında hakim karşısına çıkarılan Calap,
sanık sandalyesinde oturan kişileri teşhis edememişti.
“FERHAN ÖZMEN BOŞUNA HAPİS YATIYOR”
Avukat Ceyhan Mumcu ise, Calap’ın mahkemede dile getirdiği iddianın Üçok suikastına yeni bir boyut getirdiğini ifade ederek, “O dönem gerçekten de MİT
bölge başkanının şoförü öldürüldü. MİT mensubu olmasına rağmen üzerine gidilmedi ve bu bile faili meçhul olarak kaldı. Eğer bu iddia doğru ise, halen Üçok davasından
hapiste olan Ferhan Özmen boşuna yatıyor. Özmen’in mahkûmiyeti için tek
delil olarak paketin üzerindeki
parmak izi gösterilmişti. Ancak uzmanlar, üzerinden uzun zaman geçtiği için parmak izinin kesin olarak Özmen’e ait olduğunu tespit edememişlerdi. Zayıf bir gerekçe ile Özmen hapiste. Yeni gelişme ışığında yakınları mahkemeye başvurabilir” dedi.
ÜÇOK KİMDİR?
Doç. Dr. Bahriye Üçok, Ankara Dil
Tarih ve
Coğrafya Fakültesi'nden
mezun oldu. 10 yıllık lise öğretmenliğinden sonra, Ankara İlahiyat Fakültesi’nde
öğretim üyesi oldu. Üçok, 1971'de kontenjan senatörü oldu ve aktif siyasete atıldı. 1977'de CHP'ye katıldı. 1983'de Halkçı Parti'nin kurucu üyesiydi.
Ordu Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 6 Ekim 1990'da Ankara’daki evine gönderilen kitap paketinin içine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Soruşturmanın ilk adımlarında, NATO menşeli olarak açıklanan patlayıcının cinsi, sonradan yapılan açıklamalarda
Ortadoğu kökenli örgütlerin kullandığı Çekoslovak malı C-4 olarak değiştirildi. Dönemin
MİT Müsteşarı Teoman Koman, Üçok suikastı sonrası basına verdiği bir davette, söz arasında, kısa süre önce suikasta kurban gitmiş Bahriye Üçok’un MİT’e çağrılıp bombalı paketlerin nasıl açılacağı konusunda eğitildiğini açıklamıştı. Bu açıklama, Üçok suikastının önceden
derin devlet tarafından bilindiği şeklinde yorumlanmıştı.
“DERİN DEVLET İŞİ”
Gazeteci Taha Kıvanç, 1995 yılında, faili meçhul
cinayetlerle ilgili, bugünkü
Ergenekon tartışmalarına da ışık tutacak şu değerlendirmede bulunmuştu: “Prof. Muammer Aksoy, Doç. Dr. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu,
Türkiye’deki yapısal değişimi zorlayan şartları tersine çevirip 70 yıldır süren ve dikişleri atmak üzere olan statükoyu pekiştirmek isteyen bir kesimin
hain planları sonucu hayatlarını kaybettiler... ‘Türkiye asla değişmesin’ diyen gözü dönmüşler, bu sonucu almak ve amaçlarına ulaşmak için, kendileri gibi düşünüp yazanları da harcamaktan asla çekinmiyorlar.”VAKİT