Siyasetçi Ufuk Uras, bazı internet sitelerinin ‘paralel yapı, hükümete karşı darbe yapmak için lojistik destek istedi’ şeklinde yansıtılan Twitter’daki sözlerinde 2003 yılındaki darbe girişimi ve Ergenekon’u kastettiğini belirtti. Ergenekon için söylediklerinin ‘paralel yapı’ diye çarpıtıldığını kaydeden Uras, “İlla o günden bugüne gelinmek isteniyorsa, o gün nasıl hukuk içerisinde kalındıysa bugün de hukuk içinde kalınarak sorunlar çözülmeli.” dedi.
Ufuk Uras, dün Twitter’dan, “ ‘Darbe ile yeni hükümet kurma işinden hiç kuşkum yok. Çünkü bu işin içinde olanların bazı insanlardan lojistik destek istediklerini biliyorum’, ‘Her yerde meşru siyaset zemini içinde olmanın öneminin ve gereğinin altını çiziyoruz’, ‘2003 sonrası değişik mahfillerdeki milli mutabakat hükümeti arayışlarından bahsediyor.” şeklinde 3 adet tweet paylaşmıştı. Bazı internet siteleri ise, ilk 2 tweeti dikkate alarak Uras’ın sözlerini, “Ufuk Uras: Paralel yapı, hükümete karşı darbe yapmak için lojistik destek istedi.” şeklinde yansıtmıştı.
Ufuk Uras, Twitter’da ifade ettiği sözün 2003 yılında henüz darbe girişimleri ile ilgili dava başlamadan önce, bir milli mutabakat hükümeti arayışıyla ilgili, ulusal muhalefet örgütünden lojistik destek istenmesi olduğunu ifade etti. Kendi arkadaşlarına bu oluşuma girmemeleri tavsiyesinde bulunduğunu aktaran Uras, Ergenekon için söylediklerinin ‘paralel yapı’ diye çarpıtıldığını kaydetti.
Bu konuyla ilgili 3 tweet attığını belirten Uras, “Ancak daha çok bugüne ilişkin bir değerlendirme yapılmış. Benim bahsettiğim 2003 yılında oluşturulmak istenen milli mutabakat hükümeti arayışları içerisinde darbe girişimi yapmak ve bazı toplumsal örgütlerden lojistik destek alma arayışı idi. İlla o günden bugüne gelinmek isteniyorsa, o gün nasıl hukuk içerisinde kalındıysa bugün de hukuk içinde kalınarak yapılması gerekiyor. Böyle bir teşebbüs söz konusu ise hukuk içerisinde gerçekleştirmeliyiz. Çünkü biz kendi kanaatlerimizi kalıp olarak sunamayız. 2003 darbe girişimi, Ergenekon ve mahkemeler ile ilgili söylediğim tweet, aktüel siyasetin bir parçası olarak algılanmış. Böyle de algılanmışsa da bunun yolu hukuktur.” değerlendirmesinde bulundu.
‘ADALETİN T’Sİ DÜŞÜYOR ‘ADALE’ KALIYOR’
“Hukuka paralize edilen yapıyı ‘üzerine gideceğim’ derken hukuku paralize etmemek gerek.” diyen Uras, “ABD’de Mc Carthy dönemindeki gibi kamu çalışanlarına keyfi davranma ve yaftalama yerine, varsa bir problem bunu hukuk yoluyla çözmek gerekir. Çünkü bu insanlar hem mağdur oluyor. Hem çalışmaya devam ediyor. Benim önerim nasıl 2003’te darbe teşebbüslerine karşı hukuki yoldan çözüm yoluna gidilmişse, varsa elinde delil, bunun hukuk üzerinden yapılması gerekiyor. Hukukun üstünlüğü yerine merkezi otoritenin üstünlüğünü geçerli kılarsak adaletin ‘t’si düşüyor. ‘adale’ kalıyor.” ifadelerini kullandı.
Yolsuzluklar konusuna değinen Uras, “Çünkü gündemde yolsuzluk meselesi konuşulmuyor. Halbuki yolsuzluk ve rüşvet meselesinin üzerine gidilerek kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekiyor. Yolsuzluklar konusu ile Ergenekon konusunun pazarlık konusu olmaması gerekiyor. Yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışan savcı ve polislerin üzerine gittiğinizde caydırıcı oluyorsunuz. Kimse buna cesaret edemez hale geliyor. Hukukun meşru olup olmadığını siz saptıyorsanız, o zaman gayri meşru bir durum var. İktidar bunun keyfiyetine sahipse, kabul edilebilir bir şey değil. Seçimlere 3 ay kaldı ‘manidar’ ne demek? Başkaları komplo kuruyor olabilir. Bu size yanlış yapma özgürlüğü vermez. Siz o komployu ortaya çıkarma gücüne sahipsiniz.” şeklinde konuştu.
‘SANDIKTAN SADECE OY PUSULASI ÇIKAR, FEZLEKE DEĞİL’
Sandıktan sadece oy pusulası çıktığını, hukuki belgeler ve fezlekelerin çıkmadığını anlatan Uras, “Hukuki meseleleri sandıkta çözemeyiz. Ne yapıp edip, hem demokrasiyi hem hukuku işletmemiz gerekir.” dedi.
Today’s Zaman Muhabiri Mahir Zeynalov’un sınır dışı edilmesini de değerlendiren Uras, tekellerin en tehlikelisinin ‘kelam tekeli’ olduğunu söyledi. Uras, ”Kelam tekelinin olduğu yerde hakka adalete ulaşmak mümkün değil. Sınır dışı edilen Today’s Zaman muhabiri Mahir Zeynalov’a yapılanlar doğru değil. Küreselleşme dönemindeyiz. ‘Sınırlar kalktı’ diyoruz. Diğer yandan basın mensuplarına ‘sopa gösterme’ politikası. Gazeteciyi kaçak işçi pozisyonuna sokmak kabul edilebilir bir şey değil.” diye konuştu.
CİHAN