Ulusalcı Platform'a tepkiler sürüyor

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Meclis'i baskı altında tutmak için kurulan Ulusalcı Platform'a tepkiler sürüyor.

Ulusalcı Platform'a tepkiler sürüyor

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Derviş Günday'ın öncülük ettiği oluşuma Kamu-Sen'den sonra Türk-İş de destek vermeyeceğini açıkladı. Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay, çoğunluğunu marjinal derneklerin oluşturduğu platform için 'demokrasi dışı arayış' nitelendirmesinde bulundu. Atalay, "Köşk seçimini bahane edip demokrasiye zarar vermesinler. 50 yıldır bu ülkeye çivi çakmayanlar bugün kriz tellallığı yapmasın." dedi. Bu tür oluşumların halk nezdinde itibar görmediğini ve halktan kopuk olduğunu vurgulayan Atalay, istikrar ortamını bozacak eylemlerin karşısında yer aldıklarının altını çizdi: "Biz işçi kesimini temsil ediyoruz. 1 milyon işçi üyemiz var. Ama hiçbir işçi bunlara destek vermiyor." 28 Şubat sürecinde aktif rol oynayan Türk-İş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve TESK'le birlikte "5'li sivil inisiyatif" içinde yer almıştı. TİSK Başkanı Refik Baydur'un 'Bizim Çete' olarak ifade ettiği 5 örgüt, Refahyol hükümetini iktidardan uzaklaştırmak için mitingler düzenlemiş, bildiriler yayınlamıştı. Ergün Atalay, geçmişte yaşanan demokrasi dışı yöntemlerin Türkiye'ye büyük bir zarar verdiğine işaret ederek, Türk-İş'in demokrasiden, laiklikten ve haktan yana olduğunun altını çizdi. Konfederasyonun bu ilkelere sadık kalarak yoluna devam ettiğini kaydeden Atalay, ancak geçmişte zaman zaman oluşan sıkıntılara "gereken tepkiyi göstermedikleri" yönünde bir algılama olduğuna dikkat çekti. Ergün Atalay, gelinen noktada demokrasiye zarar veren her türlü eylemin karşısında olduklarını net bir dille ifade etti: "Son günlerde cumhurbaşkanlığı seçimini bahane eden bazı marjinal grupların demokrasi dışı çağrışımlarına bu ülke çalışanları prim vermez. Bu tür düşünceler ülkeye fayda değil zarar verir. Bunlar bir elin parmakları kadardır. Darbeden beslenen bir avuç insan demokrasiyi içine sindiremiyor. Ülkeye o kadar tesirleri de olmaz." Kimse demokrasiden taviz vermemeli Türk-İş Genel Mali Sekreteri Atalay, Zaman'a yaptığı açıklamada işçi kesiminin 12 Eylül ihtilalinde ağır bir darbe aldığını hatırlattı. Sendikaların o dönemde darbenin bedelini ağır bir şekilde ödediğini vurguladı. Darbeden bugüne kadarki süreçte işçi haklarında önemli bir gelişmenin yaşandığını anlatan Atalay, yakalanan istikrar ortamının bozulmamasını istedi. Ardından şu uyarılarda bulundu: "12 Eylül, ülkeyi 25 yıl geri götürdü. O dönemde kazanılan işçi hakları yok edildi. Bizi bir daha geri götürmeye ne bu ülkenin, ne işçilerin, ne de ülke ekonomisinin tahammülü var. Demokrasi ve insan haklarından kimse taviz vermemeli. Belli şeyleri bahane edip demokrasi dışı arayışların arkasından giden marjinal gruplara fırsat vermemeliyiz. Bu yolda gidenlere de yanlış yaptıklarını, ülkeye zarar verdilerini anlatmalıyız. Bunlar bu ülkede prim ve itibar görmüyor." Atalay, AK Parti hükümetini birçok noktada eleştirdiklerini söylerken, son 4 yıldır Türkiye'de önemli bir istikrarın sağlandığını aktardı. Demiryolları konusunda yapılan yatırımları örnek veren Atalay, bu alanda 50 yıldır bir çivi dahi çakılmadığını bildirirken, son dönemlerde 6 milyar dolar harcandığının altını çizdi. Türk İş Mali Sekreteri Atalay, bu yatırımların devam etmesi durumunda 2010 yılında Türkiye'nin demiryolu ile ilgili probleminin kalmayacağını sözlerine ekledi. Türk-İş, 28 Şubat sürecinde aktif rol oynamıştı Postmodern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat süreci, Refah Partisi ve DYP'nin ortaklık ettiği Refahyol hükümetinin iktidardan uzaklaştırılmasıyla son buldu. Türk-İş, DİSK, TOBB, TİSK ve TESK, bu süreçte "5'li sivil inisiyatif" adıyla güçbirliği yaparak aktif rol oynadı. TİSK'in o dönemdeki başkanı Refik Baydur, yıllar sonra neden böyle bir cephe kurduklarını yazdığı kitapta anlattı. Söz konusu birlikteliğin tarihî bir görevi başarıyla ifa ettiğini öne süren Baydur, kitabına da 'Bizim Çete' adını verdi. Kitabına neden bu ismi verdiğini ise şöyle açıkladı: "Bize birçok yakıştırmalar yapıldı. Sivil inisiyatif, Beşi Bir Yerde, Yıkım Ekibi, Bizim Çete... gibi. Ben kitaba isim verirken en ekstra ve bazılarının büyük bir kıskançlık ve hasetle değerlendirdiği yakıştırmalardan ilham almayı tercih ettim." Zaman
<< Önceki Haber Ulusalcı Platform'a tepkiler sürüyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER