Başından beri kara harekatını
Ankara’nın planladığını ve uyguladığını iddia eden birisi olarak, acaba geri çekilme konusunda ne söyleyeceğim. Pek çok okur haklı olarak bu soruyu yöneltmiş.
Ortada tatsız bir durum var. Birileri gerçeğin algılanmasını engellemek, en azından güçleştirmek için hamle yaptılar. En azından şimdilik başarılı olmuş görünüyorlar.
Ana muhalefet, MHP ve diğer tüm
muhalif unsurlar bir şekilde askeri harekatın sona erdirilmesine ‘kuşkulu’ yorumlar getiriyor.
Üstelik derinden derine, özellikle de sokağa yayılan bir yığın
senaryo var ki, ‘
Amerika çekilin dedi, bizimkiler de hemen çekildi’ iddiaları bunların yanında hafif kalır.
‘
Türkiye’yle Amerika’nın
Irak’ta bir çatışmanın eşiğinden döndüğünden’ tutun da, ‘
Başbakan Erdoğan’la
Büyükanıt’ın başarıyla yürüttüğü operasyonu baltalamak için bazı iç ve dış güçlerin
geri çekilme operasyonu yaptıklarına’ kadar bir dizi inanılmaz iddia.
Oysa bazı basit gerçekler var. Bir askeri harekat, aynı zamanda takvimiyle birlikte planlanır. Yani ne zaman gireceğinizin yanı sıra, ne zaman çıkacağınız da bellidir. Olağanüstü gelişmeler dışında bunlara uyarsınız. Çünkü aksi takdirde yaptığınız işi tehlikeye atarsınız. Bir kara harekatında hedefe doğru ilerlemeniz ne kadar zorsa, geri çekilmeniz de aynı ölçüde dikkat ve özen istiyor demektir.
Ani kararlarla geri çekilmek, birdenbire geri dönmek sanıldığı kadar kolay işler değildir.
Peki bugün oluşan atmosferde insanları buna inandırmak kolay mı? İşte işin o yönü ciddi bir ikna ve halkla ilişkiler faaliyeti gerektiriyor.
‘Çılgın Türkler’ adılya vizyona sokulan, şimdilerde ikincisi hazırlanan tezgahların etki alanında bulunan kesim, arayıp bulamadığı fırsatı ele geçirmiş görünmektedir.
Onlara göre hükümet acizdir, aynı şekilde onunla uyumlu çalışan TSK zavallıdır. Amerika’nın emriyle harekat yapıp, yine onun attığı fırçayla geri çekilmektedirler.
Kimse ‘Nasıl olsa
Ergenekon çözüldü, rahata eriyoruz’ kolaycılığına kapılmasın.
Ulusalcı dip dalga, eline çok ciddi bir fırsat geçirmiştir. Bunu sokakta, siyasette, ekranda,
gazete köşelerinde, bulduğu her zeminde dile getirecektir. Getiriyor da.
Hazır konu ulusalcılara gelmişken, can alıcı soruyu ortaya atalım.
Amerika’da
iktidar savaşı giderek hızlanıyor. Kuşkusuz bunun dünya politikalarına ve Türkiye’ye yansımaları olacak.
Acaba böyle bir dönemde hükümeti ve TSK’yı
Amerikan güdümünde gösteren, başarılı bir operasyonu gölgeleyen bir hamle kimin işine yarar?
Acaba birileri isteyip başaramadıkları iktidar değişikliği için ‘ulusalcı taşeronları’ yeniden sahneye sürme gayretinde mi?
Sahi, bu ulusalcıların dünya politikasındaki karşılığı kimler?
NASUHİ GÜNGÖR/STAR