Türkiye, 12
Mart 1971'de Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin emir komuta zinciri içinde yaptığı bir müdahele ile tanıştı.
Ordu ülkenin yönetimine el koymuştu. Ancak bunun sadece hükümete yapılan bir hareket değil, asıl müdahalenin 9 Mart'ta
darbe planlayan cuntacılara yönelik olduğu ortaya çıkacaktı. Askerler, 'Marksist bir devrim' planlayan 'Genç subayları' engellemişti. Ama 37 yıl aradan sonra
12 Mart Muhtırası'nın 'cuntacıları' tam olarak durduramadığı ortaya çıktı. Bunu da 12 Mart döneminde cuntaya karşı neredeyse tek başına mücadele eden
Orgeneral Faik Türün'ün anı-notlarından öğreniyoruz.
Aksiyon Dergisi, bu haftaki sayısında Türün'ün notlarını ilk kez yayınladı. Notlara göre, '9 Martçılar kendi emellerine ulaşabilmek için planlarını soğukkanlılıkla devreye sokmuş. Öncelikle, üç kuvvet komutanı ve
Genelkurmay başkanının imzaları ile tüm Silahlı Kuvvetler'e mal ettikleri 12 Mart Muhtırası'nın son maddesini 'kendi hedeflerine ulaşmada ilk basamak' olarak şekillendirmiş. O madde, 'muhtıranın ilk iki maddesinde belirtilenlerin yapılmaması halinde TSK'nın idareyi doğrudan ele alma kararlığını' içeriyordu. Diğer adımlar Faik Türün'ün notlarında şu ifadelerle anlatılıyor: "İkinci basamak Devlet başkanlığının ele alınmasıdır. Üçüncü basamak parlamentonun
Devrim Konseyi ve Devrim Meclisi haline dönüştürülmesidir. Hazırlık çalışmaları buna göre yapılacaktır."
Kasım 1990'da tamamlandığı anlaşılan 43 sayfalık el yazısı notlarına, 12 Mart'tan mülhem 1'den 12'ye kadar numara veren Türün, yazının devamında şunları kaydetmiş: "12 Mart 1971 Muhtırası'nın ilanını takiben Genelkurmay'da, Devrim Ana
yasası ve
Reform Yasa Tasarıları'nı hazırlamak için komisyonlar kurulmuştur. Devrim Anayasası'nı hazırlayarak komisyona
başkanlık yapacak olan Korgeneral
Rüştü Naiboğlu'ndan duyduğuma göre, komisyona verilen taslakta Devrim Konseyi, Devrim Meclisi, Devrim Partisi ilh. komünizm ile idare edilen devletlerdekine benzer bir
teşkilat şeması görünce şaşırmış. Devrim kelimesini devlet sözcüğü ile değiştirmek istemiş ama sonunu getirememiş. Reform Kanunu taslakları sırasında bir de mülkiyet hakkını kaldıran tasarı varmış. Kara ve Hava Kuvvet Komutanları karargâhlarında Askeri Cunta'nın oluşturduğu Devrim Planlama Üniteleri'nde çalışmamış olanların şaşkınlıkları üzerine taslakları alıp götürmüşler."
sivil kanatta ideologluğunu, bugün
Ergenekon Terör Örgütü kapsamında adı geçen gazeteci
İlhan Selçuk ve Doğan Avcıoğlu'nun başı çektiği, askeri kanatta da Silahlı Kuvvetler'de o zamanki komuta kademesinde görevli
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler ile
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Muhsin Batur'un bulunduğu 'Marksist Darbe' amacına ulaşmış olsaydı insanların mülkiyet hakkının dahi elinden alındığı bir düzene geçilecekti.
AKSİYON Bugün bayilerde...