Aksiyon Dergisi’nden Behram Kılıç'a konuşan 47 yıllık deneyimli gazeteci Metin Münir, Turkish Daily News, London Times, BBC, Financial Times, Güneş, Sabah, Vatan gibi mecralarda çalıştı. Münir, söz konusu röportajda, Milliyet’ten ayrılmasını “İlk kovuluşum değildi ama eskiden 48 saatte iş bulurdum, şimdi bulamadım.” şeklinde özetliyor. Maille işine son veren dönemin Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak’a ağır eleştiriler yapan Münir, aynı gün görevden alınan Akşam ve Star gazetelerinin üst düzey yöneticileri Mehmet Ocaktan, Mustafa Karaalioğlu ve Yusuf Ziya Cömert için ise “Kılıçla yaşayan, kılıçla ölür.” değerlendirmesinde bulundu. Sabah’ı yürekler acısı bir gazete olarak tanımlayan, “Abdi İpekçi yaşasaydı Milliyet böyle olmazdı.” diyen Münir, Erdoğan’ın medya patronlarına “Ya teslim ol ya da öl” çağrısı yaptığını, patronların neredeyse tamamının bu çağrıya uyduklarını söyledi.
Metin Münir, 2004’te Avrupa Birliği’nden tarih aldıkları gün dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir bakanının kendisine “Yapmayacak bu adam.” dediğini de ilk kez bu röportajda anlattı.
AKP’nin Türkiye’yi adam etmek için yola çıktığını ama sonrasında yoldan ayrıldığını dile getiren Münir, “Eğer o yolda devam etselerdi Erdoğan Atatürk’ten 10 misli daha iyi bir isimle terk edecekti siyaset sahnesini. Ama egosundan, kızgınlığından her şeyi berbat etti. Yazık etti Türkiye’ye.” diyor.
Başlangıçta çok güzel işler yapan Erdoğan ve AKP’nin aynı çizgiyi devam ettirmeleri halinde 100 sene iktidarda kalabileceklerini de iddia eden Münir, bunun neden olmadığını da anlattı.
Çözüm sürecinde Erdoğan’ın samimi olmadığını düşünen, paralel yapıya inanmayan Münir, 17 Aralık’ın darbe ya da teşebbüsü olmadığını, partisi tarafından dışlanan Abdullah Gül’ün bunu hak ettiğini de söz konusu röportajda dile getirdi.
Aksiyon’un yarın piyasaya çıkacak sayısında yer alan röportajın medya ile ilgili kısmı özetle şöyle:
-Dönemin Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak’tan aldığınız maille işinizden olduğunuzu öğrenmek sizi nasıl etkiledi?
Aslında Türkiye’deki gazetelerin herhangi birinden ilk defa kovulmam değildi bu. Yalnız fark şuradaydı; eskiden bir yerden ayrıldığımda ya da bir yerden atıldığımda 48 saat içinde bir iş bulurdum. Bu defa bulamadım. Çünkü birkaçı hariç Türkiye’deki gazetelerde çalışabilmek için iktidarın hoşuna giden bir gazeteci olmanız lazım. İyi veya kötü gazeteci ayrımı çoktan ortadan kalktı.
-Derya Sazak neden size bir telefon açıp durumu izah etmiyor da mail atıyor?
Terbiyesizlikten ve korkaklıktan.
-Son dönemde iktidarlara karşı tam teslim olmuş bir durum var gazete patronlarında.
Tayyip Erdoğan, ‘ya teslim ol ya öl’ çağrısını yaptı bunlara. Çok basit. Aydın Doğan’a Türk tarihinde, hatta dünya basın tarihinde görülmemiş bir ceza keserek herkese gözdağı verdi. Sadece onlara değil, yabancı şirketlere de gözdağı verdi. Körlük buradan geliyor. Türkiye’ye hangi yabancı şirket yatırım yapar? Hukuk devleti değil burası. Fethullah Gülen’in taraftarlarını paçavra edeyim diye Türk adalet sistemini paçavra etti. Adalet sisteminin paçavra olduğu bir ülkede hiç kimse yatırım yapmaz. Erdoğan işadamlarına diyor ki eğer Türkiye’de ileri gitmek istiyorsan bu adamlarla ortaklığını bitir. Adam Bank Asya’yı batırmaya çalışmadı mı? Böyle bir şey dünya tarihinde yoktur. Kim olursa olsun. Olacak şey değil.
-Demokrasiye inanıyor mu Erdoğan?
Erdoğan demokrasiye inansa, ben işsiz oturur muydum burada?
-Ses kayıtlarının iddiasına göre, Tayyip Erdoğan’ın eski patronunuz Erdoğan Demirören’i ağlatmasına üzüldünüz mü?
Ne üzüleceğim! Şaşırmadım da... Siz birine yaranmak için iş yapıyorsunuz, yarandım diye ümit ediyorsunuz; ama meğer yaranmamışsınız. Sırf onu yüceltmek için 70-80 milyon doları harcamış olmanıza rağmen. Fırça yiyor ve ağlıyorsunuz. Bu ibret verici bir hikâye.
-Erdoğan’a tam destek veren Star ve Akşam gazetelerinin genel yayın yönetmenlerinin işlerine aynı gün son verildi. Ne diyorsunuz?
İngilizcede bir söz var: Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
-Milliyet ve Sabah, saygın geçmişlerini aratır hâle geldiler. Size göre imaj kaybettiler mi?
Abdi İpekçi zamanındaki Milliyet çok saygın bir gazeteydi. Abdi İpekçi telefonu kaldırdığı zaman onunla konuşmayacak kimse yoktu. İpekçi yaşıyor olsaydı bugün her şey değişik olabilirdi. Bugünkü Milliyet, patronun ihsanlarıyla yaşayan bir gazete. Milliyet’in ölümü Aydın Doğan’ın Hürriyet’i almasıyla başladı. Aydın Bey doğal olarak Hürriyet’e konsantre oldu.
-Sabah için ne düşünüyorsunuz?
Sabah her zaman yürekler acısı bir gazeteydi. Şimdi daha beter oldu. Yayın hayatına ilk atıldığında yalan dolan haberlerle, insanların şerefiyle, haysiyetiyle oynayan bir gazeteydi. İyi gazetecilik yapmadılar. İyi gazetecilik sadece gazete satmak değildir.
-8-10 aydır her gün paralel yapı manşetiyle çıkıyorlar.
Bana Sabah’ın patronlarını söyle. Ne olabilir ki başka?
-Mehmet Barlas için ‘bütün iktidarlar ölür, Mehmet Barlas ölmez, her iktidarın adamı’ deniyor bazı çevrelerce. Bu söylem rahatsız etmez mi bir gazeteciyi?
Her hâlde etmiyor. Etse orada oturur mu? Veyahut da diyor ki böyle başa böyle tıraş.
-Güç ve para mı o tercihleri yaptırıyor?
Bence siz benden sonra Mehmet Barlas’la konuşun.
-Aydın Doğan’ın her şeye rağmen duruşuna ne diyorsunuz?
Aydın Doğan bence medyada en dik duran adamdır şu anda. Ve en doğru olanı yapandır. Yıkılmadan, ölmeden bu devreyi atlatmaya çalışıyor. Bunu yaparken de dik duruyor. Yani gazetesinde çalışan köşe yazarlarından da daha dik duruyor ve daha tutarlı politikası. O açıdan ona saygım var.
Namaz kılıyorsan yapacağın sonuçta secdedir (gülüyor). Ben ona derim ki “Cengiz’cim, bence sen namaz kılmıyorsun, sen hâlâ kafa tutuyorsun. Böyle deme.” Tarif yanlış. Cengiz Çandar rükûda mı?
-O kendisi için söylemiyor. Yayın organları için söylüyor. CNN ve diğerleri...
CNN bence secdede. Ama Hürriyet’in rükûda bile olduğuna inanmıyorum.
-Doğuş Grubu’nun tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ferit Bey’in şirketlerinde çalıştım. Çok efendi bir insan. Ama hiçbir zaman niçin medyaya girdiğini anlayamadım. Belki bir merakı var. Bilmiyorum. Benim gibi züğürt insan ne yapar, parası olunca Bodrum’a gider. O kadar zengin bir insan da herhâlde parası olunca medyaya giriyor. Bugün istese kapatın der hepsini. Ödeyin tazminatları. Eve gider ve hesabına baktığında çıkan para onu etkilemez bile.
-Turgay Ciner’in şimdiki tavrı için neler söyleyeceksiniz?
Ne yapsın? Ya gazeteyi kapatacak ya da böyle olacak. Aydın Doğan neden bunlar gibi değil? Çünkü Aydın Doğan gerçek gazete patronu. Ana işi bu. Yıllardır bunu yapıyor. Ama diğerleri öyle değil. Diyelim ki Hitler iktidara geldi. Sen de bir Almansın. Almanya’da yaşamaya devam etmek zorundasın. Herkes kahraman olamaz. Ben kendim için kahraman demiyorum. O adam burada yaşayıp burada işlerini götürmek zorunda. Kafasında izbandut gibi duran bir adam var: Erdoğan… Elinde celladın kılıcıyla! Ya kafayı vereceksin veyahut da dediğini yapacaksın. Dediğini yapıyorlar. Ama bizim Milliyet’in patronu buna gönüllü oldu. Bunlar (Ciner ve Şahenk) gazeteleri, televizyonları aldıkları zaman Erdoğan’ın elinde cellat kılıcı yoktu. Ne yapacağı belli değildi. Ama kılıcı eline aldıktan sonra gitti bizim patron Milliyet’i aldı. Belli ki kafanı kesecek. Ona göre davran. Ona göre davranıyor o da (Demirören’i kastediyor).