Utanç veren darbe sergisi

12 Eylül'de Ulucanlar Cezaevi'nde işkencenin her türlüsünü yaşayan ve yaşı tutup tutmadığına bakılmadan idam edilenlerin sergisi Ankara'da TBMM binasının tam çaprazında açıldı.

Utanç veren darbe sergisi

Çağdaş Sanat Merkezi'nin girişinde sizi hiçte çağdaş olmayan bir görüntü karşılıyor. Bir sehpa.İdam sehpası. Deniz Gezmiş'lerin, Erdal Eren'lerin, Mustafa Pehlivanoğlu'nun ipe çekildiği sehpa. Urganın ucuna tek bir ilmik atmışlar, boğazlarına geçmesi için. İki olmalıydı aslında. Deniz Gezmiş'i asarken 2 kat urgan kullanmış cellat. O yüzden can vermesi güç olmuş. Cellat, "İri yarı ipi kırar diye iki kat yaptım urganı" demiş. Gezmiş sehpaya çıkınca sandalyeyi kendisi tekmelemiş. Ancak sandalye ayağının altından fırlayınca, iri yarı olduğu için küt diye masanın üstüne düşmüş ayakları. Savcı bir telaşla koşup, masayı çekmiş ayaklarının altından. Darağacına bakan odaya almışlar Deniz Gezmiş'i. Az sonra can vereceği sehpayı seyrederek yazmış son mektubunu, cigarasından çekmiş son nefesini. ARKADAŞLARININ İDAMINI İZLETTİLER Deniz Gezmiş idam edilirken Yusuf Aslan'ı almışlar aynı odaya. Arkadaşının idamını izlemiş, avukatına dönüp, "Deniz'in sesini duydum" demiş. Hüseyin İnan'a da Yusuf Aslan'ın idamını seyretmişler. Ölüme giderken ibret olsun istemişler besbelli! Gece 02.25'te yazmış mektubunu Yusuf Aslan. "Tüm akrabalarıma" diye başlamış mektubuna. Deniz Gezmiş ise, "baba" diye başlamış satırlarına. "Ben ne kadar üzülmeyin desem de üzüleceğinizi biliyorum" diye devam ettirmiş. Hüseyin İnan'ın mektubunun altına, "tabureye 2 tekme atıp, kendi infazını kendisi yaptı,ince dal bedeni boşluğa düştü" notu düşülmüş. Erdoğan Yazgan ise "Kardeşlerim Güldoğan ve Hatice'yi sinirlilikle kırdımsa kusura bakmasınlar" diye insani bir not düşmüş, idama giderken yazdığı mektuba. Cellat'ın acelesi varmış belli ki. Erdoğan Yazgan kısa mektubunun sonuna, "Acele ediyorlar, kısa oldu" diye yazma gereği duymuş. "Yaşamak bir türküyse bunu, bu türküyü en güzel biçimiyle söylemeye çalıştım" diyor Kazım Aslan, idama giderken bıraktığı mektubunda. KİMİ TEKBİRLE KİMİ MARŞLA Dördüncü katta ise sizi Erdal Eren'in ceketi karşılıyor. Hani 12 Eylül'de yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren'in. MHP'li Meral Akşener, "Erdal Eren kim? Erdal Eren bir jandarma erini şehit etmiş kişi" demişti. O nedenledir mi bilinmez ama, "Er Zekeriya Önge'nin G-3 mermisiyle vurulduğu ve ailesine şehit maaşı bağlanmadığı" notu düşülmüş. Anlayana mesaj kabilinden. Devrimci gençlerin hepsinin isimlerinin altına, "marş söyleyerek" sehpaya yürüdükleri yazılmış. 12 Eylül'ün astığı ülkücüler ise boyunlarına ip geçirilmeden önce tekbir getirmişlerdi sehpada. Solcusu bir cigara içimlik müddet istedi savcıdan, kimi dini telkin vermek üzere gelen imamdan, "Dini telkini biliyorum ama eksiğim veya yanlışım varsa düzelteyim istiyorum" diye telkin vermesini istedi. Kimi tekbir getirerek, kimi marş söyleyerek çıkmış sehpaya. Darbe süreçlerinin olgunlaşması için kullanılan gençler, ihtilal başarıya ulaşınca bir bir ipe çekilmiş. Kiminin son durağı idam sehpası olmuş, kimi işkence koğuşlarında sakat kalmış. Karşıyaka Mezarlığı'nın M sırasındaki mezar yerini solculara L sırasındakini ise sağcılara reva görmüş darbeciler. Deniz Gezmişleri bir sıraya Mustafa Pehlivanoğlu'nu ise diğer sıraya yerleştirmişler. Eşitlik olsun diye!
<< Önceki Haber Utanç veren darbe sergisi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER