Cem
Uzan telefon görüşmelerinde
İsviçre'deki hisse senetlerinin kendisinin olduğunu kabul ediyor.
Uydu telefonuyla yaptığı çoğunluğu
Almanca görüşmeleri bir bir deşifre edilen Uzan, kendisini "Herr (Bay) Uzan” diye tanıtıyor, para ve hisse senetlerinin kendisine ait olduğunu
itiraf ediyor, hayatını tehlikeye atmak için askere gönderilmek istendiğini,
Enerji Bakanlığı'na
baskı yaptığını anlatıyor.
Cem Uzan ve Genç Parti Başkan Yardımcısı
Emin Şirin,
İmar Bankası soruşturması kapsamında geçen Temmuz ayında İsviçre'de tespit edilen nakit para ile Çeaş-Kepez hisse senetleri ve altınların Uzanlara ait olduğunu yalanlamıştı. Şirin, Cem Uzan'ın İsviçre'de herhangi bir bankada parası ve
hisse senedi bulunmadığını ve İsviçre operasyonunun gerçeği yansıtmadığını anlatmıştı.
Genç Parti liderinin uydu telefonuyla yaptığı görüşmelerin
mahkeme kararıyla dinlenmesi sonucu, devlete 9 katrilyonluk yük getiren
İmar Bankası ve ÇEAŞ-Kepez soruşturması ve Uzan'ın özel yaşamına ilişkin ilginç ve önemli ayrıntılara ulaşıldı.
Telefonlarının
İnterpol ve diğer ilgili birimler tarafından dinlenmemesi için 'gizli' hattan konuşmayı
tercih eden Cem Uzan'ın, anekdotlar halindeki konuşmalarında, ilginç değerlendirmeler yer alıyor.
İşte her telefon konuşmasında kendisini "Herr Uzan' diye tanıtan Cem Uzan'ın, teknik takibe takılan uydu konuşmaları:
SENETLER BENİM
Cem Uzan, Dr. Müller adındaki bir kişiye, bankasına el konduktan sonra kendisi ve ailesiyle ilgili olarak, İsviçre ve
Türkiye'deki süreçleri ayrıntılarıyla anlatarak çözüm yolları arıyor.
Uzan: Sayın Müller, bakanlığa ve orada çalışan memurlara
erken uyarı yazısı giderse çok iyi olur.
Dr. Müller: Herr Uzan, İsviçre'nin sizin açacağınız
davalar karşısında yetkili olup olmadığı hususunda bir sorum olacaktı. Biliyoruz ki sizin İsviçre'de birtakım hisse senetleriniz var. Sayın Uzan, hisse senetleri sizin adınızaydı değil mi? Ya da ailenizin adına?
Uzan: Evet.
Dr. Müller: Bu demektir ki bu şekilde İsviçre'de bir dava açılabilir. Sizin ya da aileniz tarafından dava açılabilir.
Uzan: O zaman tabii ki. Ayrıca şu polis
baskını olayı, evde olan baskına gelince (
Pamukova), bu baskın bize bir şekilde yardımcı oldu aslında. Çünkü hisse senetlerinin bir bölümü evde bulundu ve polis tarafından el kondu.
Hisse senetlerinin İsviçre'de olup olmadığını hiçbir şekilde ispatlamamıza bile gerek yok. Öyle değil mi?
BAKANLIĞA BASKI
Uzan, el konulan ÇEAŞ-Kepez hisse senetlerini kurtarmak için baskı kurulmasından da bahsediyor. İsviçre'deki aleyhine açılan davalarda hakimlerin, karar vermeden önce Türk mahkemelerindeki gelişmeleri izleyeceğini belirten Cem Uzan, aslında Türkiye'de Enerji Bakanlığı'na dava açılması gerektiğini anlatıyor.
Uzan: Türkiye Cumhuriyeti'ne değil, Enerji Bakanlığı'na baskı uygulanması gerekir. Size (Müller), içinde birçok bürokratın isminin bulunduğu bir liste vereceğim.
Listedekilere karşı dava açabiliriz ama mahkeme aşaması süresince hükümet değişebilir ve bu kişilerin yerine başkaları gelebilir. Bu da bizim işimize yaramaz. Biz, kazanma ve kovulma korkusu olan birilerine, konunun
anlaşma yoluyla çözülmesi için baskı yapmalıyız. Böyle bir şeyi daha önce, bir kez yaptım. Bu kişilerin isimlerini söylersem, İsviçre'de çok büyük dava söz konusu olur. Tabii ki yüzleri kızaracaktır. Aslında Türk Devleti'ne değil de Enerji Bakanlığı'na karşı dava açmamız gerekir.
Verheugen'a rica mektubu
Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Başkanı Guenter Verheugen'e, 2004 yılında Türkiye'ye geldiği sırada Cem Uzan'ın 'güzel asistanı' aracılığıyla bir
mektup gönderiliyor. Uzan, Dr. Thomas Müller adında yurtdışında hukuk işlerini yürüten birisiyle görüşüyor.
Uzan: Geçen hafta burada olan Verheugen'a 1.5 sayfa kadar, kısa bir mektup yazdım ve kadın asistanlarımdan birini mektubu elden vermesi için Ankara'ya yolladım. Bay Verheugen'ı kaldığı otelin lobisinde bekleyen asistanım o kadar şık ve güzel giyinmişti ki dışarıya karşı, otelin sahibi olduğu ve Bay Verheugen'i karşılamak için orada bulunduğu izlenimini vermiş. Kolayca yanına yaklaşmış ve Verheugen'e gönderdiğim mektubun içeriğinden söz etmeye başlamış. Mektupta "Lütfen benim şu andaki durumumu göz ardı ederek değerlendirin. Siz her türlü suçlamayı bana yapabilirsiniz" şeklinde ifadeler olduğunu anlatmış. Verheugen da mektubun kalan kısmını okuyacağını ve elinden geleni yapacağını söylemiş.
HAYATIM TEHLİKEDE
Seçimden önce yürütülen kampanyalarla kendisini askere göndermeye çalıştıklarını da anlatan Cem Uzan 'askerlik' konusunda şöyle konuşuyor:
Uzan: Benim hayatım tehlikede, burada ölüyorum. Çeaş ile Adabank,
Telsim, Star'la ilgili olanlar orada anlatılacaktır. Partimle ilgili
seçim propagandaları gibi. Ve ve ve arabamı aldıkları gibi.. Bunların hepsini sırayla gözünüzün önüne getirdiğinizde, beni askere yollamak istemeleri ve orada benim hayatımın tehlikede olacak olması.. Aslında askeri kanuna baktığımızda 51 yaşın üzerinde iseniz rezerve olarak dahi çağrılamazsınız . Ancak ben söz konusu olduğum için Parti Başkanlığı'ndan
istifa etmem gerekecek.
YENİŞAFAK