13 askerin şehit düştüğü çatışmada bulunan bir uzman
çavuş olayın detaylarını
Radikal’e anlattı. İsminin yazılmasını istemeyen
uzman çavuşun anlattıkları insanın tüylerini ürpertiyor.
Uzman çavuşun söylediklerine göre tam teçhizatlı 200 kişilik bir tim, 13 Temmuz 2011 akşamı, daha önce kaçırılan iki asker ve bir sağlık memurunu
aramak için
bölgede geniş çaplı bir arama-
kurtarma operasyonuna başladı.
Silvan ilçesinin dağ yamaçları gece boyunca karış karış arandı.
Güneşin doğmasıyla birlikte operasyon hız kesmeden devam etti. Güneş çıktıkça hava ısınıyor, ama askerler yılmadan arama faaliyetlerini sürdürüyordu.
Güneş tepedeyken
Saat 12.00 olduğunda Dolapdere ve
Kulp İlçesi’nin Küplü köyleri arasında bulunan mevkiye gelinmişti. Bir süre burada da operasyon devam etti. Ancak artık askerlerin takati kalmamıştı. Karınları iyice acıkmıştı. Hava sıcaktı, askerlerin omzundaki yük ise ağır… Bu bunaltıcı havada bir nefes almak bile onlara yetecekti. Yeter ki bir gölgelik yer bulunsun! Az ileride kısa ağaçların olduğu bir bölge vardı. Orası gölgelikti. Yaklaşık 100 metre ileride daha sık bir orman vardı. Ama orası çok güvenli bulunmadı. İlk bulunan yerde nefes almaya karar verdiler.
Yorgun ve tedbirsiz
Saatler 14:00’ı gösteriyordu, mola verildi. Üç-dört kişilik gruplar, birkaç metrelik mesafede buldukları bir ağacın altına oturdu. Karavanlar açıldı, bazıları sıcaktan kavrulan ayaklarının derdine düştü. Kimi sigarasını yaktı, kimi azcık da olsa kestirmenin yolunu aradı! Daha yarım saat geçmemişti ki az ilerideki ormandan
bombalar yağmaya başladı. Yakın mesafeden
teröristlerin attığı el bombalarına askerler hazırlıksız yakalanmışlardı; sağa sola savruldular. Parça tesiri yüksek bombalardan çıkan alevler, sıcaktan baruta dönen otları alevlendirmekle kalmadı; üç-dört
Mehmetçik oracıkta şehit oldu. Ardından ormandan sızan PKK’lılar uzun namlulu silahlarla ateş etmeye başladı. Üzerleri alev alan askerler yanmaktan kurtulmak için çaba gösteriyor, askeri üniformalarını çıkartmaya, yerlere sürünerek vücutlarındaki ateşi söndürmeye çalışıyorlardı. Yanarak can verenler oldu. Ayağa kalkabilenler, hemen sipere yattı. Karşılıklı ateş başladı.
Askerler daha kalabalık olduğu için teröristler, fazla dayanamadı ve kaçmaya başladı.
Saldırı şokunu atlatan kalan askerlerin büyük bir kısmı, onları takip ediyordu. Derken Bayrambaşı Köyü’ne kadar bu
kovalamaca devam etti. Teröristler köye sığınmıştı. Uzman çavuşun iddiasına göre bazı köylüler askerlerin karşısına çıkıp takibi engellemek istedi. Askerlerle köylüler arasındaki
tartışma teröristlere zaman kazandırdı ve bu sırada teröristler de kaçtı.
Çok geç geldiler
Uzman çavuş, olay esnasında ne helikopter ne de uçaklar vardı. Uçakların çatışmadan önce bölgeye bomba attığı da yalan! İlk helikopter olaydan yaklaşık 1 saat sonra geldi, onlar da yaralıları almak için…
‘Asker aç ve susuz biçimde yürütülmez’
Emekli
Tümgeneral Alaettin Parmaksız (
Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı İstihbarata Karşı Koyma ve
Güvenlik Daire Başkanı) : Olay bölgesini bilmediğim için fikir yürütmem olanaksız. Ancak standart prosedür hakkında konuşabilirim. Birincisi hiçbir asker aç ya da susuz biçimde yürütülmez, bu şekilde operasyon sürdürülmez. Böyle bir şey olduysa ortada bireysel yeteneksizlik var demektir. Operasyon sırasında yürüyüş mesafeleri
arazi şartlarına göre değişir. Dinlenme anında bir birliğin üçte biri
emniyette görevlendirilir. Dinlenme esnasında iki çeşit emniyet vardır.Bir çevre emniyeti, bir de yakın emniyet alınır. Birlik dinlenirken üç dört asker aynı yerde sıkışmamaya özen gösterir. Eğer bir operasyon askerlerin hiçbiri uyumaz, teçhizatını bırakmaz. Spekülasyonlar varsa bunu önlemenin yolu bu birliğin ana komutanlığının ayrıntılı biçimde tüm operasyonu A’dan Z’ye anlatarak açıklama yapmasıdır. Çatışmada eksiklik, aksaklık olabilir, ancak ne olursa olsun kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
RADİKAL