Güler,
İstanbul'da güvenlikle ilgili her türlü önlemin alınmakta olduğunu kamuoyunun gördüğünü ifade ederek, son günlerde yapılan değerlendirmelerin bir çoğuna katılmadığını, kriminal olmayan, doğrudan doğruya polisiye olmayan vakaların da ''güvenlik zafiyeti'' gibi değerlendirildiğini söyledi.
Sarıyer'de yol verme meselesinden çıkan
tartışma sonucu 2 kardeşin denizde boğulmasıyla sonuçlanan olayı değerlendiren Güler, şunları kaydetti:
''Sarıyer'de meydana gelen o olayın, toplumsal bir vaka olduğunu söylediğimde, kamuoyunda bazı yanlış değerlendirmeler yapıldığını gördüm. Olayların temeline, sebeplerine inmek, suç ortamının oluşmasını önlemek, suçluların nasıl suçlu durumuna geldiğini veya suç ortamına itildiğini görmek lazım. Bunun eğitim,
ekonomik,
psikolojik, sosyal boyutunu tamamıyla polisin üstüne yıkmak yanlış bir değerlendirme olur.''
-''MAGANDA'' TARİFİ...-
''Maganda''nın tarifini de yapan Güler, şunları kaydetti:
''Bütün değer kontrollerinden boşalmış olmaktır
magandalık. Yani ne
köylü, ne şehirli. Kırsal alanın değerlerinden, hürmetinden ayrılmış, onun saygı, sevgi ortamından ayrılmış, kırsal ortamın yardımlaşma, mertlik, yiğitlik duygusunu kentte yitirmiş, ayrıca kentin görgü kurallarını da kentin sosyal değerlerini de özümseyememiş, 'maganda' dediğimiz bir tür ortaya çıkıyor.
Magandalık kriminal olay değildir. Yani birini hemen
küçük bir hadise var diye denize atmak bir polisiye olay değildir. Eğer polisiye olay olarak değerlendiriliyorsa o zaman bütün kıyıların kenarına polis, bütün araçların başına insan, bütün insanların başına bir polis dikmek gibi bir sonuç getirir.
En küçük bir kavgada karşıdaki denize atacak kadar bir ortam oluşmuşsa bu direkt polisin işi değildir. Elbette faillerini bulmuştur polis. İşte polisi ilgilendiren yönü oradadır. Bu suçun önlenmesi tamamıyla polise ait bir olay değildir. Elbette ki magandalıkla, polisiye olayları ayırıyorum. Bütün sosyal değerlerinden boşalmış, kültürel değer kontrollerinden boşalmış olmayı söylüyorum.''