Susurluk Araştırmada Komisyonu'na ifade vermek üzere gitmediği yönünde iddiaların bulunduğunu anımsatan
Veli Küçük,
''Susurluk Araştırma Komisyonu'na çağrılmadım. Bu durum, Fikri Sağlar tarafından da bazı medya kuruluşlarına yaptığı açıklamalarda dile getirilmiştir. Anadolu'da bir laf vardır 'Çağrılmayan yere simitçi ile leblebici gider'' dedi.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki
duruşmada
savunmasına devam eden
tutuklu sanıklardan
emekli Tuğ
general Veli Küçük, ''Sizlere
sanal Veli Küçük'ü değil, gerçek Veli Küçük'ü anlatacağım ve hakkımdaki traji
komik iddialara
cevap vereceğim'' dedi.
Meslek hayatı boyunca 19 atama geçirdiğini, 6 yıl sınırda, 8 yıl şark görevinde bulunduğunu, toplam 16 yılının sınır bölgelerinde geçtiğini anlatan Küçük,
görev süresi boyunca övünülecek başarılar elde ettiğini söyledi.
Meslek yaşantısına ilişkin bilgiler veren Küçük, ''Mensubu olmaktan gurur duyduğum
peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 8 yıl önce emekli oldum'' dedi.
Emekli olduktan sonra,
terör örgütlerinin hedefinde bulunması ve Bilecik'teki köyüne yaptırdığı evi dışında başka bir evininin olmaması nedeniyle bir süre lojmanda kaldığını kaydeden Küçük, lojmandan, belirlenen süre dolduğu için diğer personelle birlikte ayrıldığını kaydetti.
Küçük, ''gayri
yasal davranışları nedeniyle lojmandan çıkarıldığı ya da bu konuda kendisine uyarılarda bulunulduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığını'' ileri sürdü.
''VELİ KÜÇÜK OLMAK ÇOK ZOR''
Bazı özel nedenlerden İstanbul'da kalması gerektiğinden, lojmandan ayrıldıktan sonra ev kiraladığını belirten Küçük, ''Sayın Başkanım; Veli Küçük olmak çok zor. Arkasında 4 korumayla dolaşan Veli Küçük'ü gördüklerinde insanlar evlerini kiralamak istemiyorlar. Tabii haklılar. Emlakçi ile anlaşıyorsunuz, ev sahibi sizi görünce kiralamaktan vazgeçiyor. En sonunda yol seviyesinin altında, perdeleri hiç açılmayan bir ev kiraladım'' diye konuştu.
Daha sonra ilgilendiği işlerle ilgili bilgi veren Veli Küçük, önce
Seyfi Çapan'ın aracılığıyla bir şirkette çalıştığını, buradan ayrıldıktan sonra da
İlhan Yazgan ve eski
emniyet müdürü Nihat Kubuş'un teklifleri üzerine,
Erol Çakır'ın da dahil olmasıyla bir güvenlik şirketi kurduklarını anlattı.
Bilecik'teki köyünde kalmadığı zamanlarda özellikle Türk dünyası ile ilgili çalışmalara katıldığını, buralarda zaman zaman konuşmalar yaptığını söyleyen Küçük, ''Doğu sorunu'' ile ilgili yaptığı konuşmanın metnini
avukatının
mahkemeye sunacağını ifade etti. Bu konuşmasında, ''
Kürt ve Türk'ün kardeş olduğunu, Doğu sorununun
Kürt sorunu olmadığını'' anlattığını kaydeden Küçük, Kinsay Kartal'ın risalelerini ve Mehmet Şükrü Sekman'ın Kürt sorunu ile ilgili kitaplarını kendi imkanlarıyla çoğaltarak bölgede dağıttığını anlattı.
''Doğu sorununun bir Kürt sorunu değil,
Ermeni sorunu olduğunu anlattığını'' söyleyen Küçük, ''Bunlar bazılarının hoşuna gitmedi ve buradayım'' dedi.
Ermenilere zulüm yaptığı iddiasıyla yargılanarak idam edilen
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in bir heykelinin yapılması çalışmalarına katıldığını, bu heykelin KKTC'nin Birinci Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş tarafından açıldığını, hatta Kaymakam Kemal Bey asıldığı sırada 4 yaşında olan kızı Müşerref Hanım'ın da törene gelmesini sağladığını anlatan Küçük, ''Bunların hepsi görünmeyen, biriken suçlarım oldu'' diye konuştu.
Emekli olduktan sonra 8 yıl boyunca katıldığı etkinlikler konusunda bilgi veren Küçük, sadece avcılar ve atıcılar derneğine üye olduğunu, ayrıca uluslararası olarak da Dünya Azerileri Kongresi üyesi olduğunu kaydetti. Bu kongrenin Almanya'da yapılan toplantılarına zaman zaman katıldığını, son toplantıda başkan seçildiğini ifade eden Küçük, ''Kongrenin
Türkiye'den katılan tek üyesi olmam nedeniyle
başkanlık yapmamda güçlükler yaşanabileceğini düşünerek, bu görevi
Londra Üniversitesi'nde çalışan Profesör Gulam Rıza Sabri Tebrizi'ye devrettim. Bu isim bile
iddianamede şifre olarak kabul edildi'' ifadesini kullandı.
Hayatı boyunca gayriyasal hiçbir eylemde bulunmadığını savunan Veli Küçük, hakkında basında yer alan bazı haberlerden örnekler vererek eleştirilerde bulundu.
FAİLİ MEÇHUL CİNAYET İDDİALARI
Kocaeli'de
faili meçhul cinayetler meydana geldiği yönünde basında sık sık haber yapıldığını anımsatan Veli Küçük, şunları söyledi:
''Benim bölgemde faili meçhul olmaz. Ben ortaya çıkartırım. Benim avukatım da görev yaptığım süre içinde faili meçhul cinayet olup olmadığının araştırılması için mahkemeye dilekçe verdi. Bu, ertesi gün basında 'mahkeme faili meçhulleri araştırıyor' diye çıktı. Ama benim avukatımın bu konuda dilekçe verdiği yazılmadı. Öyle komik şeyler oldu ki bir defterime not aldığım
turşu yapımı ile ilgili
tarif,
bomba yapımıyla karşılaştırılarak gazetelerde yer aldı.''
Bir yazarın köşe yazısında, ''Ziverbey Köşkü'nde işkence gördüğü sırada gözündeki bandın zaman zaman açıldığını, bunlardan birinde kendisini gördüğünü'' yazdığını anlatan Küçük, ''Sene 1972. Ben
Şırnak Jandarma Komutanı'yım. O zaman Şırnak'ta yol yok, elektrik yok, su yok,
radyo dahi yok ve ben Ziverbey'e gelip sorguya katılıyorum.
Yazar İlhan
Selçuk benim suç ortağım. O da oradaydı. Onu da mı ben sorguladım?'' diye sordu.
''Görev yaptığı bölgede gayriyasal bir faaliyet yürütülmesi ya da faili meçhul olmasını bırakın, en kanlı
terör örgütü PKK'nın bile faaliyet gösteremediğini'' savunan Küçük, Ağrı'da kendisinin görev yaptığı döneme ait olarak Şemdin Sakık'ın, bölgedeki şartların güçlüğünü anlatan yazdıklarını okudu.
Küçük, ''Ben Ağrı'da görev yaparken, Mehmet Fikri
Karadağ da Erzincan'dan zaman zaman bana
destek vermek için geliyordu. O da şimdi cezasını çekiyor'' diye konuştu.
DERNEKLER VE ''ALTERNATİF ORDU'' KONUSU
İddianamede, ''örgüt kararları çerçevesinde birçok dernekler kurulmasını sağladığı ve faaliyetlerde bulunduğu'' yönünde iddialar olduğunu hatırlatan Küçük, savcıları bu iddialarını ispata davet ettiğini söyledi. Küçük, ''
Savcının Osman'ından bu kanaate varıldıysa doğru değil'' dedi.
''Alternatif bir ordu kurmaya çalıştığı yönünde iddialar bulunduğunu'' söyleyen Küçük, eğer böyle bir çalışması olsa idi buna emekli olmadan önce teşebbüs etmesi gerektiğini anlattı.
Bu alternatif ordu konusunda özel güvenlik şirketiyle ilgili bir bağlantı kuruluyorsa bunun da doğru olamayacağını ifade eden Küçük, şöyle konuştu:
''(Benim Yeşildirek'te 10 bin adet kalpak siparişi verdiğim, ancak yeterli param olmaması nedeniyle bu siparişten vazgeçtiğim, aynı siparişi Azerbaycan'a verdiğim -sanki orada bedava yapılıyor da- sonra Ankara'da 10 bin kişiyi toplayacağım, başına emekli
Orgeneral Hurşit
Tolon ve başka emekli orgeneralleri geçireceğim, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne yürüteceğim, kalpakları dağıtarak takmalarını sağlayacağım, bu kalpaklı grubu gören meclisteki askerlerin kenara çekilecekleri ve meclisi işgal edeceğim) yönünde bir iddia bulunmaktadır.
Bu iddianın gizli
tanık beyanında ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Ancak bir başka gizli tanığın ifadesi bu beyanla çelişmektedir. Bu iddialar, iddianameye saçmalık olsun diye mi konulmuş anlamış değilim.''
''Yurt dışında örgütsel toplantılara katıldığının iddia edildiğini'' belirten Küçük, iddianamede adı geçen şahısların
yurt dışına giriş-çıkışları
kontrol edildiğinde bu kişilerle yurt dışına gidip gelmediğinin ortaya çıkacağını anlattı.
JİTEM KONUSU
İstihbarat görevinde çalışmış olmasının iddianamede suç gibi aktarıldığını savunan Küçük, kısa bir süre için
Jandarma Genel Komutanlığı istihbarat gruplarında görev yaptığını söyledi. Söz konusu birimin resmi bir birim olduğunu ifade eden Küçük, şöyle dedi:
''İddianameye ısrarla JİTEM adı konulmuştur. Jandarma Genel Komutanlığı'nın hiçbir zaman böyle bir birimi olmamıştır. Bu isim konularak sanki gizemli, gayriyasal bir oluşum varmış izlenimi yaratılmaktadır.
Jandarma Genel Komutanlığı'nın istihbarı grupları gayri yasal bir faaliyette bulunmamıştır. JİTEM, TSK'ya yapılan bir saldırıdır'' dedi.
SEDAT PEKER VE SAMİ HOŞTAN
''Çıkar amaçlı
suç örgütü liderleri ile yoğun görüşmelerinin olduğunun'' iddia edildiğini belirten Veli Küçük, ''Görüşme yoğunluğundan kast edilenin açıkl
anması gerektiğini'' söyledi.
Çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bahsedilen görüştüğü kişilerin
Sedat Peker ve
Sami Hoştan olduğunu kaydeden Veli Küçük, ''Sedat Peker ve Sami Hoştan'ın çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduklarını kabul etmiyorum'' dedi.
SUSURLUK
''Susurluk'un merkezinde olduğu'' yönünde iddialar bulunduğunu belirten Küçük, kazanın olduğu gün kendisine Sami Hoştan'ın haber verdiğini, onun nereden haber aldığını ise bilmediğini söyledi.
Hüseyin Kocadağ ve Sedat Bucak'ı tanıyor olması nedeniyle Hoştan'ın kendisine de haber verdiğini belirten Küçük, bunun üzerine kazanın meydana geldiği yerdeki
emniyet müdürünü arayarak bilgi aldığını, bu sırada Mehmet Özbay isimli kişinin de öldüğünü öğrendiğini söyledi.
Veli Küçük, olaydan yaklaşık 1 ay önce Abdullah Çatlı'nın ''Mehmet Özbay'' sahte kimliği ile dolaştığına dair bazı resmi makamlara başvuruların olduğunun duyulduğunu anlatarak, bu konuda emniyet müdürünü uyardığını dile getirdi.
Kazanın ardından kendisi ile ilgili basında yayınlar yapıldığını belirten Küçük, bunun üzerine hakkındaki iddiaların soruşturulması için talepte bulunduğunu söyledi.
Jandarma Genel Komutanlığı'nca görevlendirilen 3 general tarafından yapılan inceleme sonucunda iddiaların doğru olmadığı sonucuna varıldığını kaydeden Küçük, söz konusu iddiaların orduyu yıpratma faaliyetleri çerçevesinde olduğu kanaatine varıldığını söyledi.
Bunun üzerine 22 Temmuz 1997'de Jandarma Genel Komutanlığı'nca bir basın bülteni hazırlandığını anlatan Küçük, söz konusu basın bültenini okudu.
Küçük, basın bülteninde, ''Hanefi Avcı'nın,
Tuğgeneral Veli Küçük ve bir kısım
jandarma personelinin yasa dışı olaylar içerisinde bulunduğu şeklindeki iddialarının öğrenilmesi üzerine, Jandarma Genel Komutanlığı'nca kurulan heyetler marifetiyle, derhal idari tahkikat başlatıldığının, ancak sonuçta iddia ve ithamlar hakkında herhangi bir
delil tespit edilmediğinin'' bildirdiğini söyledi.
İddianamede ayrıca Susurluk Araştırmada Komisyonu'na ifade vermek üzere gitmediği yönünde iddiaların bulunduğunu anımsatan Veli Küçük, ''Susurluk Araştırma Komisyonu'na çağrılmadım. Bu durum, Fikri Sağlar tarafından da bazı medya kuruluşlarına yaptığı açıklamalarda dile getirilmiştir. Anadolu'da bir laf vardır 'Çağrılmayan yere simitçi ile leblebici gider'' dedi.
TUNCAY GÜNEY
Tuncay Güney ile kendisinden yaşça büyük emekli bir asker tarafından tanıştırıldığını belirten Küçük, Giresun'da görev yaptığı süre içerisinde Güney'in zaman zaman kendisine gelerek doyurucu olmayan, doğruluğu tartışılır bilgiler verdiğini anlattı.
''Bu bilgileri, Güney'in kendisi ile olan irtibatını kesmemek için verdiğini'' düşündüğünü belirten Küçük, ''Güney ile yapılan ve
mülakat adı verilen görüşmeden bu kişinin ne derece güvenilir olduğunun ve bugünlere
hazırlık yapıldığının açıkça anlaşıldığını'' söyledi.
Tuncay Güney ile yapılan bu görüşmeden örnekler okuyan Küçük, sorguyu yapan kişinin Güney'i ısrarla yönlendirdiğini, hatta daha önceden yazılan
senaryoyu zaman zaman hatırlattığını savundu.
Tuncay Güney'in kendisinin adını kullanarak
dolandırıcılık yaptığını daha önceden öğrendiğini söyleyen Veli Küçük, davanın sanıklarından
Semih Tufan Gülaltay'ın ifadelerinden de Gülaltay'ı cezaevinde kendisinin adını kullanarak ziyaret ettiğini, istihbaratçı bir
subay olduğunu söylediğini öğrendiğini anlattı.
Küçük, ''Güney'in kendisinin adını kullanarak başka şeylere de karışmış olmasına şaşırmayacağını'' ifade ederek, ''Güney'i Gülaltay'ın ziyaretine kimlerin gönderdiğinin araştırılması gerektiğini'' belirtti.
Tuncay Güney'i kendisinden uzak tutmaya çalıştığını belirten Veli Küçük, Güney'in yakında emekli olacağını bildiğinden ve belki de oturacak evinin, kullanacak arabasının da bulunmadığını bildiğinden, kendisine bir cip getirdiğini kaydetti.
Bu cipi kabul etmediğini, sert bir tavırla reddettiğini ve bir daha Güney'le görüşmediğini anlatan Küçük, ''Cipi alsaydım -bu mümkün değil ama- bu
operasyon çok daha önce başlayabilirdi'' dedi.
Veli Küçük, ''Tuncay Güney'in saçmalıklarının
samimi beyan olarak kabul edildiğini'' savunarak, bu durumu eleştirdi.
''
Ergenekon'' davasının tutuklu yargılanan sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, ''İddia makamı, görevinden öte, öç alma gibi bir tutum sergilemiştir'' dedi.
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Veli Küçük, Tuncay Güney'in kendi şahsına yönelik itham edici suçlamalarını reddettiğini belirterek, Güney'in isminin iddianamede yer almamasını eleştirdi.
''
Cumhuriyet Savcılarından
Zekeriya Öz'ün kendisinde yer alan belgeleri bulduğunda çakı bulmuş çocuk gibi sevindiğini'' ifade eden Küçük, davada yargılanan 86 sanıktan sadece 14'ünü tanıdığını anlattı.
Tutuklu sanıklardan Sami Hoştan ile 1983-1984 yıllarında tanıştığını, Hoştan'ın yurt dışındayken bölücü terör örgütlerinin hedefi olduğunu öğrendiğini ifade eden Küçük, bu tarihten sonra da zaman zaman özel günler ve bayramlarda Hoştan ile görüştüklerini, şu anda ailece tanıştıklarını, Hoştan'ı tanıdığından da pişman olmadığını söyledi.
Ali Yasak ile 7-8 yıl önce bir lokantada, Mehmet Zekeriya
Öztürk ile de bir konferansta tanıştıklarını kaydeden Veli Küçük, Öztürk'ün, şimdiki eşi olan Güler Kömürcü Öztürk ile bir kez kendisinin evine geldiğini kaydetti.
Güler Kömürcü ile de ABD'de bir gazetenin ABD temsilcisi olduğu dönemde tanıştığını anlatan Küçük, daha sonra bazı kişiler ile irtibatı konusunda uyarıda bulunduğu Kömürcü'nün kendi bildiğini yaptığını söyledi.
Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz ile de Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i anma etkinliğinde tanıştıklarını, Kerinçsiz ile 6-7 kez görüştüklerini anlatan Küçük, Sedat Peker'in
vefat eden babası Ahmet Peker'in kendisinin arkadaşı olduğunu dile getirdi.
Sedat Peker'in çocukluğunu bildiğini, son 5 yıldır da
telefonla dahi görüşmediklerini belirten Veli Küçük,
Doğu Perinçek ile de 2001 yılında İstanbul'daki
Kıbrıs Mitingi'nde tanıştıklarını anlattı.
Perinçek'in, yaptığı bazı çalışmaları kendisine de gönderdiğini, bunlarla ilgili belgenin altında ''arz ederim'' yazısının olduğunu fark etmediğini belirten Küçük, bununla hiyerarşik bağ kurulmaya çalışıldığını belirtti.
Bu sırada sanıklardan Doğu Perinçek, ''Savcının uydurması, böyle bir beyan yok'' diye bağırdı.
Savunmasına devam eden sanık Veli Küçük,
Muzaffer Tekin ile de 2006 yılında ''
Orduya Destek Mitingi''nde karşılaştığını, toplam konuşmalarının 5 dakikayı geçmediğini, birbirlerinde telefon numaralarının dahi olmadığını, Tekin'i kendisinin elini öperken gösteren fotoğrafın da bu mitingde çekildiğini söyledi.
Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ ile ise 1993 yılında Tendürek ve Ağrı'daki operasyonlarda görev yaptığı dönemde,
askeri birlik olarak destek amacıyla yanına geldiğinde tanıştığını bildirdi.
Küçük, bu kişilerle ilgili telefon görüşmeleri ve içeriğinin iddianamede yer aldığını ve bunlarda bir suç unsurunun bulunmadığını savundu.
Evindeki aramada 40'a yakın klasöre el konulduğunu, bu belgeler arasında istihbarat notlarının yer aldığını ifade eden Küçük, meslek hayatında derlediği bilgilerin bulunduğu ajandasına da el konulduğunu söyledi.
Genelkurmay Başkanlığının, bu belgelerin yayımlanmasının suç olduğunu bildirmesine rağmen bunların yayımlandığını dile getiren Küçük, bu belgelerin iddianame ve eklerinden çıkartılmasını istedi.
DANIŞTAY SALDIRISI OLAYI
Danıştay saldırısından sonra bir yetkilinin ''
sürprizlere hazır olun'' şeklindeki beyanı üzerine
Muzaffer Tekin ile çekilen fotoğrafının
servis edildiğini söyleyen Küçük, bu fotoğrafın sürpriz için bekletildiğini savundu. Küçük, şöyle konuştu:
''Tekin'in
intihar edeceğini düşünmedim. Birinin öldürtmek için uğraştığını düşündüm. Ölmüş olsaydı sürpriz ortaya çıkacaktı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Muzaffer Tekin onurlu ve gururlu olduğu için intihara teşebbüs etmişti. Sonra sürprizin ikinci kısmı sahneye konuldu. İsveç'teki toplantıda çekilen fotoğrafta
Alparslan Arslan'ın da yer aldığı ileri sürüldü. Bu fotoğraf günlerce basında yayımlandı, bu gencin Azeri olduğu ortaya çıkıncaya kadar.
Yargısız
infaz yaptılar. Olayların azmettiricisi olarak beni ve Muzaffer Tekin'i gösterdiler. İddianame bitme aşamasındaydı ve fotoğrafı koyamadılar, ancak beni koymak zorunda kaldılar. İddia makamı mecbur kalmış olabilir. Benim ne
Alparslan Arslan ile ne de diğer sanıklarla ilişkim var. Kesinlikle reddediyorum.''
VELİ KÜÇÜK'ÜN ADI KULLANILMIŞ
Sanık Veli Küçük, kendi adı kullanılarak
Beykoz Ömerli'de bir hazine arazisinin, kendi arazisiymiş gibi satışa sunulduğunu duyunca savcılığa başvurduğunu, Marmaris'te de bir arsanın satışı için aracı olduğu yönündeki beyan üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.
''Bir Veli Paşa daha çıkarsa bir şeyler yapmış, hiç şaşırmayacağım. Veli Paşa olmak çok zor başkanım'' diyen Küçük, tutukluyken de Sarıyer'de
tatil köyü kurmak için bulunan bir arazinin kendisine ait olduğu şeklinde duyumlar aldığını anlattı.
Küçük, ''Bu gibi illegal oluşumlar örgütsel olarak değerlendirilmiş. Köydeki evimin dışında servetim yok. Banka kredisiyle ev aldım. İddia makamı lehime olanları iddianameye koymamış. İddia makamı, görevinden öte, öç alma gibi bir tutum sergilemiştir. 35 senelik hizmetimin karşılığı olan emekli maaşıma el koydurmuştur'' diye konuştu.
Türk adaletine güveninin tam olduğunu ifade eden Küçük, hakkında ''tanık'' veya ''
gizli tanık'' olarak ifade veren kişilerin ya tanık koruma programından yararlanmak istediklerini ya da PKK,
DHKP-C,
Hizbullah gibi örgüt elemanları olduklarını ileri sürdü.
Küçük, ''avukat olan kızının telefonları dinlenerek, Kocaeli İl Jandarma Komutanı olduğu dönemde haberciliğini yapan
Hüsamettin Yılmaz'a ulaşıldığını ve bu kişiye gizli tanık olma teklifinde bulunulduğunu'' öne sürdü.
''Emekli
Albay Erdal Sarızeybek'in de savcı tarafından aranarak, üst rütbeli askerler ve özellikle kendisi aleyhine ifade vermesinin istendiğini'' ileri süren Küçük, Sarızeybek'in bunu kabul etmemesi üzerine ifadenin zapta bile geçmediğini savundu.
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün, adliyeye çıkartıldıklarında sanıklardan Sami Hoştan'ın yanında, ''Şu Veli'yi getirin'' dediğini iddia eden Veli Küçük, ''Yargı şehidinin failine Osman'ım diyen savcı, suçluluğu kanıtlanmamış bir
şüpheli iken, Türk ordusunun generaline 'Şu Veli'yi getirin' diyerek egosunu tatmin etmiştir'' diye konuştu.
TERÖR ÖRGÜTÜ DHKP-C ÖLÜM KARARI'' ALMIŞ
Küçük, iddianamede terör örgütü DHKP-C ile bağlantısı iddiasına ilişkin b
ölümü okuyarak, bu konuyla ilgili ''gizli tanık'' olarak ifade verdiğini söylediği ve ismini açık olarak dile getirdiği kişinin beyanlarını kabul etmediğini açıkladı.
Giresun'da görev yaparken terör örgütü PKK'nın bu bölgeye yerleşmek için terör örgütü DHKP-C'yi kullanmak istediğini belirten Küçük, terör örgütü DHKP-C'yi bu bölgeye sokmadığını, bu örgütün de kendisi için ikinci kez ''ölüm kararı'' aldığını dile getirdi.
Veli Küçük, ilişki içinde olduğu terör örgütü mensuplarının isimlerinin açıklanmasını isteyerek, cezaevinden firarlarında etkili olduğu ileri sürülen kişilerin de kimliklerinin açıklığa kavuşmasını istedi.
Sanık Küçük, ordudan emekli olan
Hulusi Sayın,
Temel Cingöz gibi isimlerin terör örgütü DHKP-C militanları tarafından öldürüldüğünü anlatarak, şöyle konuştu:
''İkinci
Şemdinli yaratılma gayretine gidiliyor. İddiaları reddediyorum. İspata davet ediyorum. Aksi takdirde ilgililer hakkında yasal işlem yapılmasını istiyorum...
Bu iddianameyi, okuldan yeni
mezun olmuş bir polis memurunun yazdığı kanaatindeyim. Cumhuriyetin savcısı bunu yapmaz. Keşke savcılar okumadan imzalamasalardı.''
''Hakkındaki iddiaların bir senaryo olduğunu, bu senaryoya ancak bebeklerin leylekler tarafından getirildiğine inananların inanacağını'' ifade eden Veli Küçük, hiçbir
sivil toplum örgütünün kuruluşunda yer almadığını, Kuvai Milliye ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği gibi derneklere üye olmadığını, bunların yerlerini bile bilmediğini dile getirdi.
Bu arada, tutuklu sanıklardan
Sevgi Erenerol ile bir önceki celse
tahliye olan tutuksuz sanık
Gazi Güder'in de duruşmaya geldiği görüldü.
VELİ KÜÇÜK'ÜN SAVUNMASI TAMAMLANDI
''Ergenekon Davası''nın tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük, savunmasını tamamladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde devam eden davanın 26. duruşmasında sabah 09.30'da savunma yapmaya başlayan Küçük, bu savunmasını saat 14.35 sıralarında bitirdi.
Duruşma, Küçük'ün, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün sanığın daha önceki ifadelerine ilişkin sorularını yanıtlamasıyla devam ediliyor.
Ardından Veli Küçük'ün avukatı ve kızı Zeynep Küçük'ün savunma yapması bekleniyor.