YARSAV Başkanı Emine
Ülker Tarhan, anayasa değişikliği taslağına ilişkin olarak, ''YARSAV olarak basın aracılığı ile öğrendiğimiz bu metin, bağımlı yargının en iyi ifade ediliş tarzıdır'' dedi.
Tarhan, YARSAV'da düzenlediği basın toplantısında, anayasa paketinin, siyasal
iktidar tarafından muhalefet partilerine götürülmesi ile sözde yeni bir sürecin başlamış görüldüğünü ifade etti.
''Paketin hazırlanış sürecindeki daha önce dile getirdiğimiz
sakatlık ve anayasa ihlali savımız, kesinlikle ortadan kalkmamıştır'' diyen Tarhan,
Anayasa'nın 175. maddesine göre anayasa değişikliklerinin
TBMM tarafından yapılması gerektiğini hatırlattı.
Şu anki anayasa değişikliği çalışmasının, yürütme organınca yapıldığını ve taslağın tek parti tarafından ortaya çıkarıldığını ifade eden Tarhan, bunun anayasaya ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu savundu.
Tarhan, ''Siyasal iktidarın yargıda karşılaştığı her engeli anayasa değiştirerek aşmaya kalkışması tepkisel bir yargıyı ele geçirme girişimidir'' dedi. Söz konusu metnin, kurumların görüşü alınmadan,
katılım sağlanmadan hazırlandığını ileri süren Tarhan, ''Katılım sağlanmadan hazır bir metin üzerinden görüş istenmesi sadece bir dayatmadır. Darbe anayasasının aynı
darbeci anlayışla değiştirilmeye çalışılmasıdır. Demokrasinin çoğulculuk değil çoğunluk esasına dayanması üzerine kurulu her anayasa değişikliği, toplumda güvensizlik ve kuşku yaratır. Oysa pakette hedefe konulan bağımsız yargı, kuşku kaldırmaz'' görüşünü dile getirdi.
Birbirinden tamamen bağımsız maddelerin birlikte oylanmasının da halkın kandırılması ve tuzağa düşürülmesi olduğunu iddia eden Tarhan,
referandum süreci kısaltılarak toplumun aydınlatılmasının da engellendiğini savundu.
Anayasanın geçici 15. maddesindeki değişikliğin hukuksal sonuç doğurmayan diğer değişiklikleri kamufle etmek için kullanılan
sanal bir
düzenleme olduğunu ifade eden Tarhan, ''Yüksek
Kurul ve dolayısıyla yargı, 12
Eylül sömürüsü ile hukuksal sonuç doğurmayan bir madde ile yeni bir darbeye maruz kalmaktadır. YARSAV, üniformalı ya da üniformasız tüm darbelere karşıdır.
12 Eylül Anayasası'nın getirdiği Yüksek Kurul'un kendi başkanını seçme hakkını dahi ortadan kaldırmaktadır'' dedi.
Yakın geçmişte Yüksek Kurulun başkanının, hükümet sözcüsü olduğu, HSYK'nın suç duyurusunda bulunduğu müsteşarın kurul başkanı olduğu süreçler yaşandığını ifade eden Tarhan, şimdi yapılanın aynı
bakan ve müsteşarın daha güçlü bir biçimde konumlandırılması ve
sivil meslek örgütlerinin tamamen devre dışı bırakılması olduğunu öne sürdü. Tarhan,
Yargıç ve
Cumhuriyet savcılarının kurul ve
adalet teftiş sistemi ile iki kademeli bir teftişe tabi kılındığını ve yürütme kıskacı altına alındığını savundu.
Düzenlemeler ile AB istişare raporlarında ısrarla belirtilmesine karşın
Adalet Bakanı ve müsteşarının yargıyı kilitlemesinin süreceğini iddia eden Tarhan, şöyle konuştu: ''Bu metin, yürütmenin kendine tabi ve zinciri elinde bir yargı yaratma hırsının dışa vurumudur. Yargıya bir hiza
bombasıdır. Anayasa'nın yargı bölümünde hukuk ve
hukukçu en aza indirgenerek hava seyrüseferinde hiç ilgisi olmayan kişileri görevlendirip uçağın düşmesine yol açmaktır. Bu toplumun, temeli sakat bir binada oturmaya zorlanmasıdır. YARSAV olarak basın aracılığı ile öğrendiğimiz bu metin, içerik ve hazırlanış yöntemi itibarıyla anayasa ihlal ettiği için bizatihi anayasanın tebdil, tagyir ve ilga girişimi olup ıslahı mümkün değildir. Bu metin, bağımlı yargının en iyi ifade ediliş tarzıdır.''
AA