Kimi hayalindeki üniversiteye kazandığı halde gidemedi, kimi okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Üniversitelerde uygulanan
başörtüsü yasağı yüzünden yüksek öğrenim hakları ellerinden alınan
genç kızlar, tüm yasaklara rağmen yılmadı ve başardı. Yüzlerine kapanan okul kapılarına aldırmadan kurslara katılarak kendilerini geliştiren ve meslek sahibi olan kızlar özellikle sanat alanında başarılı çalışmalara
imza attı. Açtıkları sergiler, verdikleri konserlerle büyük beğeni topladı.
EDEBİYATTAN ATILDI MÜZİSYEN OLDU
İmam Hatip
Lisesi'ni bitirdikten sonra ebediyat alanında eğitim görmek isteyen ve bu yüzden kaydını büyük bir hevesle
Dumlupınar Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü'ne yaptıran Sema Babuşçu'nun hayatı, ikinci dönem okullarında başörtüsü yasağının uygulanmaya başlamasıyla değişmiş. "Başımı açmayı hiçbir zaman düşünmedim" diyen Babuşçu, kesin bir kararla okulunu bırakıp evine döndükten sonra bir süre büyük bir çıkmazın içine girdiğini söylüyor. Buhranlı geçen bu dönemde vaktini kitap okuyarak geçiren Babuşçu, Mesnevi'de ney'in hikayesini okuyunca çok etkilenerek ney çalmaya karar veriyor. Ney dersleri almaya başlayan Babuşçu, bu dönemde ney çalmaya kendini öyle kaptırmış ki, eline ney'ini almadığı günler içi huzursuz olmaya, geceleri uyuyumamaya başlamış. Ney'in ardından
kemençe eğitimi alan ve
müzik eğitimini halen sürdüren Sema Babuşçu, edebiyat eğitimini yarım bıraktıktan sonra farklı kapıların açıldığını belirterek bunu Allah'ın bir lütfu olarak gördüğünü söylüyor.
ÖYKÜLERİNİ YAYINLAYACAK
Aysun Ellidokuzoğlu ise ilkokuldan sonra bir yıl kız lisesine üç yıl da kuran kursuna devam etmiş. Orta ve lise derslerini dışardan veren Ellidokuzoğlu'na, evde geçen günlerinde en yakın arkadaşı olan "
kalem" bambaşka bir dünya açmış. Üniversite hayali suya düşen Ellidokuzoğlu, yazı yazma kurslarına katılmış ve burada öyküler yazmaya başlamış. Şimdi yazdığı öyküleri bir kitapta toplamayı düşünüyor. Edebiyat alanında çalışmaktan çok mutlu olduğunu belirtse de edebiyat fakültesinde eğitim görememenin üzüntüsünü her zaman içinde taşıdığını söylemeden de edemiyor.
Okulumun filmini çekeceğim
"En büyük hayalim iyi bir televizyon programcısı" olmaktı diye anlatan Tülay Ayhan, başörtüsü yasağı yüzünden hayalini kurduğu mesleğinin eğitimini alamasa da bu yolda mücadelesini sürdürmekten hiç vazgeçmemiş. İki yıl üst üste üniversite imtihanını kazanan ancak okula devam edemeyen Ayhan, bu arada Büyükşehir Belediyesi bünyesinde
hizmet veren meslek edindirme kursu İSMEK'te sinema kurslarına devam ettiğini söylüyor. Üç yıl bu kursalra gittikten sonra özel bir televizyon kanalında yayınlanan
Deniz Feneri adlı
yardım programında çalışmaya başladığını dile getiriyor. Ardından bir süre başka bir kanalda da çalışan Ayhan, şu an İSMEK'te çalışıyor. En büyük hayalinin çalıştığı kurumun
tanıtım filmini çekmek olduğunu sözlerine ekliyor.
Geleneksel sanata gönül verdi
Büyükşehir Belediyesi Konservetuarı'nda klasik kemençe eğitimi alan
Seyhan Oktay ise, aynı zamanda 5 yıldır devam ettiği 'hat'tan icazetini almak için uğraşıyor. Seyhan Oktay,
iletişim okumak isterken başörtüsü yasağı ile karşılaştığını ve bir anda kendini sanatın içinde bulduğunu söylüyor. Edebiyat, müzik, ebru ve hatla uğraşan Oktay, başörtüsü yasağının başladığı ilk yıllarda
Konya Selçuk Üniversitesi'nde
radyo televizyon bölümünü kazanmış ve kaydını yaptırmış.
Başörtüsü yasağının geçici olduğunu düşündüğü için kaydını bir yıl donduran Oktay, ikinci yıl kaydını yenilemek için kapıdan bile içeri alınmayınca üniversite eğitimini başörtülü olarak sürdüremeyeceğini anlamış ve kendine farklı uğraşlar aramaya başlamış. Hat, ardından ebru ve kemençe eğitimi derken bugün bir yandan müzik eğitimini sürdürüyor diğer yandan da arkadaşlarıyla birlikte kurduğu müzik grubuyla konserler veriyorlar.
YENİ ŞAFAK