Ya gerçekleşirse! Kan donduran ihtimal

Derin yapılar ve onların toplum, medya, TSK, yargı ve diğer kurumlar içindeki elemanları en zorlu, sıkıntılı dönemlerini yaşıyorlar.

Ya gerçekleşirse! <font color='red'>Kan donduran ihtimal</font>

Son zamanlar onlar için çemberin iyice daraldığı, bunaldıkları, çıldırdıkları bir zaman dilimi oldu. Künde künde üstüne devriliyorlar, denedikleri bütün oyunların altında kalıyorlar. Derinlerin her huruç hareketi bozgunla, perişaniyetle sonuçlandı. Bir şeylerin hızla altlarından kaydığının farkındalar ve bunu düşündükçe hınçlanıyor, delleniyorlar. Siyasi-gayrı siyasi, silahlı-silahsız, legal-illegal bütün kartlarını açtılar ve kötü gidişi lehlerine çeviremediler. Sadece Türk-Kürt geriliminin yetmediğini farkettiler; ellerindeki diğer kartları da devreye sokmaya başladılar. Derinlerin kontrolünde ne kadar örgüt ve ekip varsa meydanlara döküyorlar. PKK, DHKP-C, HİZBULLAH, İBDA-C gibi örgütler ardı ardına sokaklara salınıyor.. Kürtçü-milliyetçi çatışması istenen kargaşayı çıkaramadı, Alevi, Roman vs. kartlarını masaya sürüyorlar. Ama millet uyandığı ve kullanılan figüranların-piyonların cesareti kırıldığı, arkalarında eski güçlü derin devleti göremedikleri için bütün çıkışlar, tahrikler cılız kalıyor, sokakları teslim almaya, ülke gündemini işgale yetmiyor. Sıkıştıkları çemberden çıkmak için bir süre daha iç dinamikleri kullanmaya devam ederler; ama alışılmış oyunların, senaryoların bir netice vermediğini anlamış görünüyorlar. Bu durumda ne yaparlar, çemberi, kuşatmayı kırmak için hangi yolları denerler? Derin, karanlık yapıların pes edeceğini ve geri çekileceğini düşünmek bu kirli-kanlı-karanlık odakları hiç bilmemek demektir. Bu yapılar herşeye rağmen pes etmeyecek, ellerindeki imkanları sonuna kadar kullanacaklardır. Zira Türkiye'deki derin yapının tasfiyesi sadece Türkiye'yi değil geniş coğrafyadaki dengeleri değiştirecektir. Bu nedenle derin yapıları kontrol eden harici eller ve onların içerideki gayrı milli taşeronları derin yapının Türkiye'den tasfiyesinin İspanya ve İtalyadaki kısmi-kontrollü tasfiyeden çok farklı sonuçlar doğuracağını, dünyadaki güçlerini etkileyeceğini bilirler. İç dinamikler ve araçlar tüketildiği için derin yapılar ve onların TSK içinde konuşlanmış uzantıları şu sıralar bir komşu ülke ile çıkarılacak “savaş” veya “gerilim” üzerine senaryolar yazmakla meşguller. Türk insanının hamasi duygularını ve toprağa, ülkeye, bayrağa bağlılığını bilen bu kesimler; eleştirileri, sorgulamaları bir gerilim-savaş üzerinden uzaklaştırma niyetindeler. Bence de isabetli düşünüyorlar. Bizim milletimiz harici bir tehdit, saldırı olduğunda içteki bütün düşmanlıkları, sorgulamaları unutur ve gözünü dışarıya diker. Savaşlar bazen toprak kazanmak, bazen şöhret-itibar kazanmak için yapılır. Bir sıkıntıdan, sıkışmışlıktan kurtulmak, iç kamuoyunu susturmak, sorgulanmamak için de savaşlar yapılır. Tarihte bu tür, planlı ve kontrollü çok savaş vardır. Eğer insanlarınızı dış tehdit ve tehlikelerin varlığına inandırırsanız içeride bir kilitlenme, bütünleşme olur; iç muhalefetten kurtulursunuz. Bunun en çarpıcı örrneği Enver Hoca dönemindeki Arnavutluk'ta yaşanmıştır. Israil'in sürekli Araplarla savaşması da içeriyi zinde tutmak içindir. Enver hoca iç muhalefetten kurtulmak ve milleti uyutabilmek için Arnavutları “herkesin kendilerine düşman olduğuna ve ülkelerine göz diktiğine” inandırmıştı. Bunun için milyarlar harcayarak ülkenin heryerine “bunker” denilen sığınaklar yaptırmıştı. Topluma pompaladığı muhayyel korkularla saltanatını sorgulanmadan, muhalefete göz açtırmadan onlarca yıl sürdürebilmişti. “El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide”, “Taliban”, “İslamcı terör” gibi araçlar da ABD ve batının kendi kamuoylarını ve dünyayı, hedefledikleri politikalara ikna ve icbar etmek için ürettikleri, benzer maksatlara hizmet eden malzemelerdir. Dönem dönem hikayeye yeni bölümler eklenmekte, korkular canlı tutulmaktadır. Savaşlar, patlayan bombalar, devlete ve millete yönelmiş tehditler her zaman iç problemleri öteler ve hakim odakların sorgulanmasını engeller. Bu çok eski, ama herzaman sonuç veren iyi bir numaradır. Türkiyedeki mevcut tıkanma, derin egemenlerin sorgulanması nasıl engellenebilir? Son dönemde Yunanistan ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır ve ülke iflas etmiştir. Yunanlılar bu ekonomik felaketin faturasını büyük oranda orduya ve ordunun harcamalarına çıkarmaktadır. Yunan devleti ve ordusu kamuoyunun eleştirilerinden nefes almak istiyor. Türkiye'de devlet batmakla karşı karşıya olmasa bile, ordu çok ciddi yıpranmakta ve itibar kaybetmektedir. İç dinamiklerle yapılabilecekler bu sorgulamayı ve itibar kaybını dudurmaya yetecek gibi değildir. PKK kartı ve şehit cenazeleri derin yapıların ve onların TSK içindeki uzantılarının işini çözmemektedir. Zira artık millet “diğer evladımı da askere gönderirim!” demek yerine; “benim evladım niye öldü?”, “kim sorumlu?”, “bu ihmaller niye?” diye hesap sormaktadır. Teröre verilen şehitler de sorgulanmaktadır. Deşifre edilen darbe ve eylem planları, tetikçilerin itirafları, terör ve PKK kartını verimsiz hale getirdi. Artık patlatılan bombalar, sokak gösterileri militer güçlerin sorgulanmasını, derin yapılar üzerindeki puslu havayı dağıtmaya yetmiyor. Hergeçen gün sıkışan ve faaliyetleri deşifre edilen; karanlık taraflarına fener tutulan; kamuoyu ve aydınlar tarafından sürekli mıncıklanan bazı güçler için, “savaş” veya “bir komşu ülke ile yaşanacak gerilim” çıkış kapısı olabilir. Savaş atmosferi ve psikolojisi ülkedeki sorgulayıcı havayı ve kasveti dağıtabilir. Milletin silahlı güçler etrafında toplanmasını sağlayabilir. Muhalifler sindirilebilir, eski defterlerin karıştırıştırılması bir süre engellenebilir. Yunanistan'la savaş dedimse öyle büyük bir şey düşünmeyin! Buna ne Yunan askerleri, ne de bizimkiler cesaret edemezler. Ama Kardak türü bir gerilim ve iyi bir medya planlaması her iki orduyu da rahatlatabilir. Yunanistan'da neler düşünülüyor, neler planlanıyor bilemiyoruz, ama bizim cenahta “kontrollü bir gerilim” çıkarmanın yararlı olacağı kanaati var. Bu ihtiyaca inandılarsa kendilerine başka partnerler de bulabilirler… İşlere vaziyet eden bir hukümete ve güçlü bir Dışişleri bakanına rağmen bunu yapabilirler mi? En azından denerler. Savaş çıkaramasalar bile “gerilim” oluştururlar ve dikkatleri dışarıya çekebilirler. Şaka değil! Bu ihtimali birileri ciddi ciddi planlıyorlar….. YUSUF GEZGİN-AKTİFHABER
<< Önceki Haber Ya gerçekleşirse! Kan donduran ihtimal Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER