Yalçınkaya'nın yazıp da okumadığı kelime

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya,dün yaptığı konuşma ile yeniden dikkatleri üzerine topladı.

Yalçınkaya'nın yazıp da okumadığı kelime

Yalçınkaya, Başsavcılığın 17. Onur Günü dolayısıyla Yargıtay’da düzenlenen törende yaptığı konuşmasına, bir süre önce ölen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ı anarak başladı. Yalçınkaya’nın 43 sayfalık konuşmasından satırbaşları şöyle: LAİKLİKLE BÜTÜNLEŞMİŞTİR: Başsavcılık, siyasi olasılıklardan hiçbir şekilde etkilenmeksizin, demokratik ve laik toplum düzeninin korunması için görevlerini yerine getirmek zorundadır. Siyasi parti denetimini hiçbir etki altında kalmaksızın ve parti ayrımı gözetmeksizin titizlikle objektif biçimde yerine getirmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı nitelemesi, laik Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş, birlikte kökleşmiş ve gelişmiştir. Muhafazakar partiler öne çıktıkça, artan radikalleşmeyle birlikte, ekonomik büyüme ve modernizasyona daha çok vurgu yapılmak suretiyle, batı tipi demokrasilerin ayrılmaz parçası olan laikliğin gündemden düşürüldüğü ve tanımının değiştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. YASAKLAMA YOK: İnsanları inançları ile kabul eden, bunu sorun yapmayan Avrupa sosyal demokrasi çizgisine yaklaşan muhafazakar partiler için yasaklama Siyasi Partiler Yasamızda mevcut değildir. Sadece, dini kuralların devlet işlerinde etkili ve egemen kılınması, eğitim birliği ve hukuk birliği gözetilmeden bu yönde faaliyetlerde bulunulması yasaklanmıştır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin üye devletlerde laik hükümetler olması kararında ısrarcı olmasını destekliyoruz. KAPATMA DAVALARI: Venedik Komisyonu Raporu’na göre şiddet, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük yapan partiler kapatılır. Laiklik de dinsel hoşgörüyü güvence altına alır. AKPM’nin 17 Temmuz 2002 tarihli kararında 11 Eylül olayında görüldüğü üzere, fanatizm ve ekstremizmin göz önünde tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Venedik ilkelerinden farklı olarak bir partinin sivil barışı ve demokratik anayasal düzeni tehlikeye sokması halinde, amaca ulaşmak için demokratik yolları kullanıyor olsa dahi o partinin kapatılacağı kuralı getirilmiştir. Parti üyelerinin (AKP) hoşgörüsüzlük, sivil barışı ve demokratik anayasal düzeni tehlikeye sokan beyan ve eylemleri açıklanmıştır. Bunların parti tarafından desteklendiği somut deliller yanında Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen anayasa değişikliği (türban) ile de görülmüştür. DTP hakkında, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırılık dolayısıyla dava açılmıştır. DTP’nin bütün üyelerine siyasi yasak getirilmesi ve seçimlere girmesinin önlenmesi talebi Anayasa Mahkemesi’nce reddedilmiştir. ZORLAŞTIRILMAMALI: Siyasi parti kapatma davası açılabilmesinin zorlaştırılması çalışmaları gündemdedir. Venedik Komisyonu danışma organıdır, kararları bağlayıcı değildir. Anayasa değişikliğinde AİHM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay kararları esas alınmalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, parti içi demokrasiyi dahi sağlayamamış iktidar gücünün, dikta rejimine doğru ilerlemesini önlemeyi teminen getirilmiş ve yargı denetimi uygulanması gerekli temel bir kural haline getirilmiştir. Kapatma davasının açılmasını TBMM’nin veya diğer bir kurulun onayına bırakılması, yargı denetimini etkisizleştirecektir. Parti kapatma yerine Anayasa’ya aykırı beyanlarda bulunan parti üyelerine ceza verilmesi halinde, ceza yasasında suç olarak yer almadığı için laiklik karşıtı eylemlerin önü açılmış olacaktır. Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmadıkça bu şekildeki bir düzenlemenin uygulama kabiliyeti bulunmayacaktır. Çoğunluğu bulunan bir parti, şiddete başvurmaya gerek duymadan, yasama ile koyacağı kurallar, yürütme ile yapacağı uygulamalar ile anayasal rejimi değiştirme olanağını elde edecek, demokratik rejim korumasız bırakılacaktır. Bu tür düzenlemeler, Anayasamızın değiştirilemez maddelerini ihlal eder nitelikte bulunduğundan, Yüce Meclis’ten de geçmemesi beklenir. ETKİLEMEMELİ: Görülen DTP kapatma davası sonuçlanmadan yasalarda değişiklik yapılması Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine aykırı olacaktır. Anayasa’nın değiştirilemez maddelerindeki ilkelere aykırı davranmadıkça hiçbir parti hakkında kapatma davası açılmaz. Anayasal ilkelere uymamayı temel hak ve özgürlük olarak tanımlayanlar yanılgı içindedirler, anayasal rejime, üniter devlete ve demokratik toplumsal düzene zarar vermektedirler. CEMAAT EGEMENLİĞİ: Aşiret, tarikat ve cemaatin egemen olduğu toplumlarda, bireyin özgür olması mümkün olmadığından, Avrupa toplum düzenine ulaşmak için dinsel ve etnik siyasetten uzaklaşılarak, birey haklarını koruyan, ekonomik gelişmesini hedefleyen, demokratik siyasetin oluşturulması, halkımız ve ülkemizin geleceği açısından yararlı olacaktır. REJİM ARAYIŞINA İTER: Cumhuriyetin kuruluşunu, kurucularını, demokrasi ve özgürlükleri, hatalı ve kendine göre yorumlayıp, fazlasıyla tartışan, tartışmaya açan toplumlar, devletler; kendisiyle aşırı yüzleşmeye doğru giderek, milli benliğini, var oluş nedenlerini kaybedip, iftiharla yaşadıkları devletin birlik ve bütünlüğünün değerlerini bir yana bırakarak yeni rejimler, liderler aramaya yönelirler. BAŞKA LİDERE YER YOK: Bu nedenle demokratik rejimlerde, ülke kurucuları dışında liderlere yer olmadığı dikkate alınıp, ortak değerlerlerde birleşerek, Anayasamızın değiştirilemez ilkeleri korunup, egemenliğimizden ödün vermeden, Avrupa toplum düzeninini gerçekleştirmek mümkündür ve uzak değildir. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Basın özgürlüğü bir ölçüde abartmayı kapsar. AİHM kararlarına göre siyasiler, kişilik haklarına saldırı olmadığı sürece, hoşgörülü ve eleştiriye açık olmalıdır. TELEKULAK: İletişimin denetlenmesine, ancak kuvvetli şüphenin varlığı ve başka yolla delil bulunamaması halinde başvurulabilir. Yasa dışına çıkılmamalı, özel hayatının gizliliği ihlal edilmemelidir. SİYASİLERİN AÇIKLAMALARI: Belli makamı işgal eden kişilerin, yüksek mahkeme kararlarına yönelik kişisel beyanları yargı üzerinde güveni zedelemektedir. Siyasi kişilerin, yargı organlarının açıklamalarından rahatsız oldukları yönündeki beyanları, kuvvetler ayrılığı ilkesini göz ardı eden ve siyasi gücün her şeyin üstünde olduğu imajını veren beyanlardır. ERGENEKON GÖNDERMESİ: Bireyin ve devletin manfaatlerini koruma ile görevli ve yetkili olan savcıların, herhangi bir etki ve siyasi baskı altında kalmadan bağımsız çalışmaları sağlanmalıdır. ‘AKP’ YAZDI AMA SÖYLEMEDİ Yalçınkaya, Başsavcılığın 17. Onur Günü dolayısıyla Yargıtay’da düzenlenen törende, Başbakan Erdoğan’ın AK Parti yerine AKP diyenlere yönelik sert sözlerine karşın, konuşma metnine “AKP” diye yazdı. Ancak Yalçınkaya, metindeki bir başlıkta yer alan bu ifadeyi konuşmasında telaffuz etmedi. Başkanı Özdemir Özok, Yargıtay, Danıştay ve HSYK üyeleri, Yargıtay savcıları katıldı.VATAN
<< Önceki Haber Yalçınkaya'nın yazıp da okumadığı kelime Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER