Ankara Yenikent'teki
Zir Vadisi'nde bulunan
mühimmatlarla ilgili yargılanan
Ergenekon davasının
tutuklu sanıklarından Yarbay
Mustafa Dönmez'in yargılanmasına, Genel
kurmay Askeri Mahkemesi'nde devam edildi.
Duruşmada ilginç bir bilgi gün yüzüne çıktı. Yarbay Dönmez,
AK Parti hükümeti ve
sivil topluma yönelik müdahaleleri içeren '
İrtica ile Mücadele
Eylem Planı' isimli belgede imzası bulunan Deniz Kurmay
Albay Dursun Çiçek'in, belgenin ıslak imzalı orijinalinin çıkmasından sonra tekrar tutuklandığında,
İstanbul Hasdal Askeri
Cezaevi'nde yanına geldiğini açıkladı. Görüşmeye ilişkin detaya girmeyen Dönmez, neler konuşulduğu konusunda ise detaylı bir bilgi vermedi. 47 tane sahte imzadan bahseden ve detaya girmeyen Dönmez, konuşmasının sonraki bölümlerinde görüşmeye tekrar değinmedi.
Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Yarbay Mustafa Dönmez'in oybirliğiyle
tahliyesine karar vermişti. Yarbay Dönmez hakkında İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesinin '
Ergenekon davası' kapsamında bir başka suçtan vermiş olduğu
tutuklama kararı bulunduğundan, Dönmez, Hasdal Askeri Cezaevi'ne gönderilmişti. Millete ve hükümete
komplo planında imzası bulunan Kurmay
Albay Dursun Çiçek ise ikinci kez tartışmalı bir şekilde tahliye edilmişti.
'Askeri eşyayı gizlemek' suçundan Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yargılanan Yarbay Dönmez, bugünkü duruşmada dosyadaki belgelere karşı savunmasını yaptı. Duruşmada,
avukat Gülten
Güven ile Yarbay Dönmez hazır bulundu. Dönmez'in eşi Fatma Dönmez ise duruşmaya katılmadı.
Avukat Gülten Güven, açıklayacakları bilgi ve belgelerin
milli güvenlik ile kamu güvenliğini ilgilendirdiği için duruşmanın kapalı yapılmasını talep etti. Talebi değerlendirmek için duruşmaya ara veren Mahkeme Başkanı
Hakim Binbaşı Cemil Çelik, "Delillerin niteliği dikkate alındığında bu aşamada kamu güvenliğinin kesin olarak kıldığı bir durum olmadığı kanaatine varıldığından" diyerek, oy birliğiyle talebin reddedildiğini açıkladı.
Geçmiş duruşmalardaki iddialarını tekrarlayan Dönmez, yine kendisine komplo kurulduğunu iddia ederek polisi suçladı. 7 Ocak
Sapanca, 9 Ocak
Gölbaşı, 12 Ocak Zir Vadisi ve 4 Nisan'da Poyrazköy'de bulunan mühimmatların aynı olduğunu iddia eden Yarbay Dönmez, mühimmatların polis tarafından gezdirildiğini savundu. Kroki bulunmasının ardından 6 gün içinde mühimmatların gömüldüğünü ileri süren Dönmez, Makina Kimyanın savcıya yanlış bilgi verdiğini, mühimmatın
emniyetin envanterinde bulunduğunu savundu.
Cephanelik bulunmadan iki gün önce CIA'nın Ankara'da Terörle Mücadele
bomba uzmanlarına kurs verdiğini iddia eden Dönmez, olay günü 5 Amerikalı istihbarat uzmanının ne işi olduğunu sordu. Anlattıklarının farazi gelebileceğini dile getiren Dönmez, polis ve savcıların kendisini farazilerle suçladıklarını iddia etti.
'Ergenekon
terör örgütü' denmesine karşı çıkan Dönmez,
mahkemenin kullanılmaması yönünde aldığı kararı hatırlattı. Mühimmatların görüntülerini, kimliklerini ve kutularını isteyen Dönmez, dönemin
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz başta olmak üzere 7 polisin ifadesinin alınması halinde, bu komplonun nasıl yapıldığını ortaya koyacağını ileri sürdü.
Böylece, ülkeye
hizmet etmiş olacağını ve suçsuz yere yattığını düşündüğü masum insanların da cezaevinden çıkacağını savunan Dönmez, Yılmaz'ı emniyette cemaatin yapılanmasında baş rol oynamakla suçladı. Zir Vadisi'nde ele geçirilen mühimmatların görüntülerini CD ile izzettirip mahkemeye teslim eden Dönmez'in, görüntülerdeki emniyet mensuplarının isimlerini tek tek görüntü üzerine yazması dikkat çekti.
DÖNMEZ'İN AVUKATI BİLİRKİŞİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK
Daha önceki duruşmalarda bilirkişiyi 'bilmez kişi' diyerek suçlayan Dönmez'in avukatı Gülten Güven ise bilirkişi hakkında 'Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmak' suçundan suç duyurusunda bulunacaklarını ve bunun çalışmasını yaptığını söyledi. 12 adet sis kutusunun 11 adet olarak kayıtlara geçirildiğini savunan Güven, 1 adet açık yeşil sis kutusunun nerede olduğunu sordu.
Zir Vadisi ve Poyrazköy'e mühimmat gömülerek
iftira atıldığını iddia eden Güven, özellikle çoğu malzemenin suça bulaşmış
kamu görevlileri tarafından bir yere gömülüp daha sonra başka yerlere gömüldüğünü ileri sürdü. Görüntülerde 'Eşeği sağlam kazığa bağlayalım', 'Nasıl olsa kazık' ifadelerinin kullanıldığını iddia eden Güven, dinlediği kulaklığın dosyaya konulması gerektiğini, çünkü kulaklığında söyleneni duyduğunu savundu.
Kendisinin de
tanık olarak dinlenebileceğini ifade eden Güven,
OHAL döneminde operasyonlara çıkan emniyet mensuplarına kendilerini korumak için verilen ve o an kayda alınmayan malzemelerin şimdi askere karşı kullanıldığını iddia etti. Terör örgütü PKK'da da MKE yapımı bombanın ele geçirildiğini, bunun askeri malzemeden sayılamayacağını anlatan Güven, "Her yerde olabilecek malzemelere nasıl askeri malzeme denip müvekkilim suçlanabilir?" diye sordu.
Ev araması yaparken galoş giymeyerek delilleri karartan polise güvenmesinin mümkün olmadığını savunan Güven, ele geçirilen
krokinin renkli çıktısını isteyerek, kendilerinin inceleme yaptıracağını belirtti. Mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. (CİHAN)