Yardımlar adımızı duyurdu

Güney Asya’daki tsunami felaketinin vurduğu Endonezya’ya, ardından depremle sarsılan Pakistan’a yardım gönderen Türkiye, adını uluslararası alanda zirveye çıkardı

Yardımlar adımızı duyurdu

Felaketlerin ardından en hızlı şekilde söz konusu ülkelere ilkyardım ekiplerini gönderen sivil toplum kuruluşlarının başarısı ve yardımseverliği adeta destanlaştı. Bölge halkı Türk insanının kardeşliğinden bahsederken, yerli ve yabancı basın da konuyu manşetlerine taşıdı. Yardımlarda adeta zamanla yarışan Türkiye, denetimi de ihmal etmedi. İstanbul Valiliği ekiplerinin hazırladıkları raporlarda, yardımların kuruşu kuruşuna ilgili ülkelere ulaştırıldığının altı çizildi. Raporlar, yardımların karşılıksız kalmadığının da bir göstergesi. Açe’de halk, Türk elçiliğinin açılmasını, okullarda Türkçenin okutulmasını istiyor. İstanbul Valisi Muammer Güler, Yardım Toplama Kanunu'nda yapılan değişiklikle STK'lara güven anlayışı geldiği görüşünde. Güler, "Halk yardımın nereye gittiğini ve çabuk ulaştığını bilirse faaliyetlerini artırır ve STK'ların toplum içerisindeki etkinlikleri artar." diyor. İstanbul Dernekler Müdürü Eyüp Dursun Ergür, sivil toplum kuruluşlarının topladıkları yardımları yerine ulaştırma konusundaki gayretlerinin takdir edilmesi gerektiğini söylüyor. Sivil yardımlar konusundaki atak Türkiye'nin OECD-Dac'a (Kalkınma Yardım Komitesi) üyeliğinin de yolunu açtı. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın (TİKA) hazırladığı rapora göre Türkiye'nin 2004 yılı kalkınma desteği 339 milyon dolar. Bu rakam OECD-Dac'a üyelik için 100 milyon dolar sınırının aşılması açısından önemli. 2005 rakamları henüz hesaplanıyor. 2005’te bu rakamın daha yüksek olması bekleniyor. Türkiye'de birçok sivil toplum kuruluşu yurtdışında insani yardımlar, eğitim, kültür, küçük ve orta ölçekli işletmeciliğin yaygınlaştırılması, kadının konumunun iyileştirilmesi konularında yapmış olduğu yardımlar yüz milyon doları geçtiği için Türkiye'nin OECD Kalkınma Yardımları Komitesi'ndeki gözlemci statüsünün daimi üyelik statüsüne dönüştürülmesi bekleniyor. Endonezya, Aralık 2004 ve Mart 2005 ayında yaşanan tsunami ve deprem felaketiyle sarsıldı. 300 bin kişinin hayatını kaybettiği tsunami felaketinde Endonezya'nın Açe şehrinde ağır kayıplar verilmişti. Ardından 25 Mart 2005 tarihinde yaşanan 8,7 büyüklüğündeki depremle de binin üzerinde insan hayatını kaybetmişti. Felaketin hemen ardındın harekete geçen Türk halkı, bölgeye en hızlı yardım ulaştıran ülkelerden biri olmamızı sağlamıştı. Bunda 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası'nın 7. maddesindeki değişikliğin de etkisi oldu. Değişiklik, yardım toplama faaliyetleri bir ilden fazlası için yapılan ilin valisinden izin alınmasının yeterli olmasına imkan tanıyordu. Oysa değişiklikten önce İçişleri Bakanlığı'ndan izin almak zorunluluğu vardı. Bakanlıktan izin alıncaya kadar doğal afetlerin ilk yaraları sarılıyordu. Yasada yapılan değişiklikle Türk sivil toplum kuruluşlarının yardımları kolaylaştı. Yardımların bir an önce sahiplerini bulması için izni kolaylaştıran devlet, yerine ulaşıp ulaşmadığını da ekip göndererek denetledi. Aralık 2005'te Pakistan'a denetleyici göndererek yardımların yerine ulaştığını Türk halkına duyurdu. İstanbul Valisi Muammer Güler'in 02.02.2006 tarihli oluru üzerine ise 4 denetçi Endonezya'ya gönderildi. 7 gün boyunca bölgeyi gezen ekip yapmış oldukları denetim neticesinde yardım toplamanın amacına ulaştığı, ortak bir amaca hizmet anlayışı içerisinde zor şartlar altında Türk kuruluşlarının, muazzam fedakarlıklarla görevlerini yerine getirdiği ve bu çalışmaların yerinde olduğu, halkın sevgi ve sempatisini kazandığı ve toplanan yardımları son kuruşuna kadar afetzedelere harcadıkları belgelendi. Ekip, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı, Kimse Yok mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, Deniz Feneri Derneği, İstanbul Uluslararası Kardeşlik ve Yardımlaşma Derneği, Kardelen Eğitim ve Kültür Sosyal Yardımlaşma Derneği ve Hakyol Eğitim Yardımlaşma ve Dostluk Vakfı gibi kuruluşları denetledi. Raporda Türk yardım kuruluşlarının yapmakta olduğu, bina ve tesislerin tamamlanması için yardımların devam etmesi gerektiği vurgulanmış. Raporda ayrıca şu kanaatlara yer verilmiş: - Endonezya Banda-Açe bölgesinin tarihsel olarak, Türkiye’ye yakınlığı bu eyaletle siyasi ve kültürel anlaşmalar yapılması gerektiği. Jakarta'da bulunan Türk büyükelçiliğinin Açe bölgesinde temsilcilik açması gerektiği. Türk ve Endonezya Milli Eğitim bakanlıkları arasında anlaşma yapılarak üniversitelerde öğrenci değişimi ve Türkçenin seçmeli ders olarak okutulması için gerekli girişimlerin yapılması. Denetime konu olan kuruluşların konut ve okul yaptığı, yapılan konutları ve okulları teslim ettiği, yapımı devam eden ibadethane, okul ve konutların bulunduğu ve ihtiyaç sırasına göre projelerin uygulamaya konulduğu tespit edildi. Osmanlı döneminde de Açe’ye yardım yapılmış Açe ile Türkiye'nin bağları Osmanlı’ya dayanıyor. Adalar ülkesi Endonezya'daki Sumatra Adası'nın kuzeydoğusunda bulunan Açe, 20. yüzyılın başlarına kadar Müslüman Açe Sultanlığı olarak hüküm sürmüştü. 16. yüzyılda Portekizlilerin saldırıları üzerine Açe Sultanı Alaattin Şah, elçisini İstanbul'a göndererek Osmanlı'dan yardım istemişti. Bunun üzerine koltuğa yeni oturan II. Selim, bir ferman hazırlattı. Fermanda "Mektubunuz makamımıza arz edildiğinde bizim gibi yüce bir padişahın şanına yakışan hareket sizin isteklerinizi kabul etmektir." denilerek net bir tavır sergilendi. Fermanda II. Selim, üzerlerine düşeni yapacaklarını ve 15 kadırga, yeteri kadar top ve asker gönderileceği sözü veriyordu. ZAMAN
<< Önceki Haber Yardımlar adımızı duyurdu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER