Türkiye Ekonomik ve Sosyal Enstitüler Vakfı (TESEV), ‘Demokratikleşme Programı olarak, Yargı Paketleri: Hak ve Özgürlükler Açısından Bir Değerlendirme’ raporunu açıkladı. Raportör Naim Karakaya, açıklanan yargı paketlerinin yargı reformunu sağlaması açısından yetersiz olduğunu söyledi. 

Rapor, AK Parti hükümeti tarafından 2011 yılından bu yana hazırlanıp yürürlüğe konulan 4. yargı paketini hak ve özgürlükler bağlamında değerlendiriyor. Rapor ayrıca, birçok kanun maddesinde değişiklik getiren 4. yargı paketinin düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve ceza infaz sistemine etki eden maddelerini ele alıyor. 

TESEV binasında 4. yargı paketiyle ilgili bir açıklama yapıldı. Raporu hazırlayan Naim Karakaya, ifade özgürlüğü, örgütlü suç, adil yargılanma ve infaz hukukunu değerlendirdiklerini ifade etti. Yargı paketleriyle gelinen noktanın doğru alanlara yöneldiğini ancak, çözümün yetersiz olduğunu söyleyen Karakaya, “Bunun temel sebeplerinden birisi paketlerdeki hükümlerin yeterli sonucu sağlayacak etkinlikte olmamasıdır. İkincisi uygulamada alınan kararlar yerine getirilememiştir. Bu yönüyle paketlerin yargı reformu sağlaması açısından yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Bölge ağır ceza mahkemeleri kurulmuştur. Ama istisnai uygulamalardan vazgeçilmiş değildir. Bu mahkemeler istisnai uygulamaları öne çıkarıp kural olarak uygulayan kurumlardır. Yargılamanın uzunluğu kısaltılamamıştır.” dedi. 

İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiş konusunda azalma görünse de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılmasıyla bu sayıda suni bir düşme olduğunu anlatan Karakaya, “Tutukluluk sayısı düşürülememiştir. Tutuklulu sayısındaki düşüşün sebebi, yerel mahkemelerce verilen mahkumiyet kararı üzerine bu kişilerin tutuklu değil hükümlü statüsünde olmasıdır. Hukuken bunlar tutukludur. Tutuklu sayısı rakamsal olarak değişmiştir. Tutuklu ve hükümlü hastaların sorunu da değişmemiştir.” diye konuştu. 

Demokratikleşme paketinden beklentilerinin daha etkin bir çözüm olduğunu aktaran Karakaya şöyle devam etti: “Paketle gelinen nokta bir yere kadardır. Algının değişmesi lazım. Temelde daha nitelikli adalet sistemine ulaşılması gerekir. Tutuklama kültürü hakim ve savcıya yönelik bir şey değildir. Tutuklama kültürü topluma dayanmaktadır. Tutuklama olmayınca yargının etkisiz olduğu yönünde bir algı vardır. Oysa ki yargı etkin bir şekilde çalışırsa tutuklamacı kültürden kurtulacağız." 

CİHAN