Bunlardan biri de
Danıştay kararı ile
benzin istasyonunun ruhsatı iptal edilen
işadamı Murat Oran. Dün suç duyurusunda bulunan Oran'ın,
Savcı Zekeriya Öz'e anlattıkları ise yüksek yargıdaki bu çarkın nasıl işlediğini gösteriyor.
Oran'ın iddiasına göre, aynı
soruşturma kapsamında aranan Reina'nın sahibi Mehmet Koçarslan, 6 yıl önce Bebek'teki benzin istasyonunu kendisinden satın almak istemiş. Koçarslan'ın tüm ısrarlarına rağmen teklifi kabul etmeyen Oran, "Siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Burayı elinizden alacağım." diye tehdit edilmiş. Koçarslan, istasyonun ruhsatının iptali için
İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nde
dava açmış. Dava sürecinde adliyede Kocarslan'ın başka bir idare
mahkemesi üyesi S.Y. olduğunu öğrenmiş. İlişkilerden tedirgin olan Oran, mahkemenin davayı reddetmesiyle rahat bir nefes alır ancak sevinci uzun sürmez. Koçarslan'ın, ret kararını temyize götürdüğü tarihte S.Y. de Danıştay'a atanır. Dosya da ilginç bir şekilde S.Y.'nin üyesi olduğu Danıştay 8. Daire'ye verilir. Yerel mahkemenin kararını bozan Danıştay, daha sonra istasyonu
mühürler.
Edinilen bilgilere göre, Oran'ın Bebek'teki benzin istasyonu arazisi üzerinde iki katlı bir bina bulunuyor. Binanın alt katı Oran
Turizm Petrol Yatırım İşletmeleri AŞ'ye ait.
Market olarak işletiliyor. Üst kat ise 2003 yılına kadar Tefken Holding tarafından
restoran olarak işletiliyor. 2003 yılı sonunda Holding, restoranı Reina'nın sahibi Mehmet Koçarslan'a satıyor. Koçarslan, binayı ve çevresini gece kulübü şeklinde değerlendirmek istiyor. Bunun için de benzin istasyonu sahibi Murat Oran'a birlikte gece kulübü açma teklifinde bulunuyor. Ancak Oran, bu öneriyi kabul etmiyor. İddiaya göre, yargıdaki rüşvet soruşturması kapsamında aranan Koçarslan, işadamını "Siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Benim yargıdaki elimin ne kadar uzun olduğunu bilmiyorsunuz. Burayı da elinizden alacağım." diyerek tehdit etti. Ardından benzin istasyonunun ruhsatının iptal edilmesi için İstanbul 6. İdare Mahkemesi'ne 17
Eylül 2004 tarihinde dava açtı.
Dava süreci devam ederken adliyede ilginç olaylar oluyor. Oran'ın iddiasına göre Mehmet Koçarslan, yanında bir kişi ile sık sık davanın görüldüğü 6. İdare Mahkemesi üyelerinin yanına gidip geliyor. Oran, Koçarslan'ın yanındaki kişinin başka bir idare mahkemesi üyesi S.Y. olduğunu öğreniyor. 6. İdare Mahkemesi ruhsatın iptali istemini reddediyor. Gerekçe olarak da 1997'de
İmar ve
İskan Bakanlığı'nın yayımladığı genelgeyi gösteriyor.
DANIŞTAY DEVREYE GİRİYOR
Mehmet Koçarslan, ret kararını temyize götürüyor. Ancak tam bu tarihlerde ilginç bir gelişme oluyor. Koçarslan'ı 6. Daire üyeleriyle tanıştıran S.Y. Danıştay'a atanıyor. Danıştay dairelerinin görev taksimine göre imar planı ve turizm merkezleri ile ilgili davalara Danıştay 6. Dairesi'nin bakması gerekiyor. Ancak bu
kural benzin istasyonu davasında uygulanmıyor. Dosyaya Danıştay 8. Dairesi bakıyor. Bu dairenin üyeleri arasında S.Y. de bulunuyor. Danıştay 8. Daire, yerel mahkemenin Oran'ı haklı bulan kararını 13 Temmuz 2007'de bozuyor. Gerekçe olarak da benzinliğin imar planına uymadığını belirtiyor. Dosya tekrar 6. İdare'nin önüne geliyor. Davayı incelemeye alan mahkeme, bu sefer ilk kararının tam tersi yönde bir hükme varıyor.
Benzin istasyonunun imar planına aykırı şekilde inşa edildiğini savunan mahkeme, ruhsatı iptal ediyor. Ve 1964'ten beri işletilen benzin istasyonuna mühür vuruluyor.
Konuyla ilgili konuştuğumuz S.Y., Mehmet Koçarslan diye birini tanımadığını savundu. Danıştay'daki
dosya yoğunluğundan ötürü önlerine binlerce klasörün geldiğini kaydeden S.Y., Bebek'teki benzin istasyonuna ilişkin davayı hatırlamadığını belirtti. Mehmet Koçarslan'ın
avukatı Mehmet
Işık da S.Y.'yi tanımadığını iddia eti. Işık, davayı hukuki yollardan kazandıklarını söyledi.
Oktay'a: Emrinizdeyim
İşadamı Murat Oran'ın iddialarına göre davanın aleyhlerinde sonuçlanmasında en önemli etken Danıştay 8. Daire Üyesi S.Y. Yüksek yargıdaki çete soruşturması kapsamında eski Adalet bakanlarından
Seyfi Oktay ve bazı avukatların yasal yollarla elde edilen dinleme kayıtlarında S.Y.'nin adı sıkça geçiyordu. Telefon konuşmalarına göre Oktay'la çok samimi oldukları anlaşılan S.Y.'nin meslekten
ihraç edilen hakim ve savcılar için aracılık yaptığı görülüyor. S.Y.'nin 25
Mayıs 2009 tarihindeki
Seyfi Oktay ile konuşması dikkat
çekici ayrıntılar içeriyor. Konuşmadaki üsluptan S.Y.'nin, Oktay'ın emrinde çalışan alt hiyerarşide biriymiş gibi bir izlenim doğuyor. Oktay'ın "Müsait olur musunuz yarın
akşam?" sözüne S.Y., şöyle karşılık veriyor: "Eğer acelesi yoksa önümüzdeki hafta olabilirse ben şeref duyarım efendim. Salı gününden itibaren emrinizdeyim."
S.Y., yargıdaki çete soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Ali Hadi Emre ile 18 Mayıs 2009 tarihinde yaptığı görüşmede Emre'nin emrinde çalışan bir kişiymiş gibi hitap ediyor. Şöyle diyor: "Bir emriniz var mı? Saygı sunuyorum. Teşekkür ediyorum."