Yargının Ergenekon'la imtihanı

Ergenekon soruşturması kapsamında dün Ankara ve İstanbul'u da kapsayan 5 ilde yeni operasyonlar düzenlendi.

Yargının Ergenekon'la imtihanı

Aralarında eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın da bulunduğu birçok isim gözaltına alındı. İlk bilgilere göre operasyonun amacı, bu isimlerin Ergenekon'da yargılama sürecini etkilemeye yönelik faaliyetleri. Eski Bakan Oktay ve diğer avukatlar, bir albayın da aralarında yer aldığı isimler gözaltında. Soruşturma kapsamında Ankara'daki Yargıtay Lojmanları'nda da polisin arama yaptığı ileri sürüldü. Yargıya, hassaten yüksek yargıya etki etmek için Ergenekon'un olağanüstü gayret ettiği herkesçe malum. Gözaltındaki isimlerin neyle suçlandıkları, cumhuriyet savcılarının iddianameleri ve mahkemelerin kararıyla kesinleşecek. Ancak bugüne kadar Ergenekon davalarını yürüten mahkemelere ve iddianamelere yansıyan delilleri hatırlamakta fayda var. Örneğin kamuoyunun 51 no'lu DVD diye bildiği Ergenekon sanığı Albay Levent Göktaş'ta ele geçirilen DVD'de bazı askerler, öğretim üyeleri ve yargı mensuplarının özel hayatlarına ilişkin kaydedilmiş video görüntüleri ve fotoğraflar olduğu iddiası Ergenekon'un 3. iddianamesine yansımıştı. Ancak bu, 51 no'lu DVD'nin ortaya çıkarttığı 'yargıyı yönlendirmek isteyenlerin yargıçları tehdit etmek için bu yollara tevessül ettiği ve edebileceği' gerçeğini ortadan kaldırmıyor. 51 no'lu DVD ile ilgili yargının en üst makamlarının bilgilendirildiği de basına yansıdı. Bir kişi haricinde kimsenin şikayet etmediği biliniyor. Hangi kasetlerle hangi davaların etki altına alındığı, en makul hakimin en olmadık kararları nasıl imzalayabildiği belki zamanla ortaya çıkacak. Bu tip iddiaları yakından takip etmek, basının ve öncelikle yargının ilk görevleri arasında yer almalı. Kimse, hakim ve savcıları ırki kökenleri, dini inançları, siyasi düşünceleri ve ahlaki eğilimlerine göre hukuka aykırı bir şekilde kaydetmenin haklılığını savunamaz. Hakim ve savcı teminatı, bağımsız ve tarafsız yargı gibi anayasa ve kanunların çizdiği çerçevede bir hukuk devleti anlayışı içinde bu tür şantaj düzeneklerini çözme işi, yine Türk halkı adına hüküm icra eden Türk mahkemelerine ait. Ergenekon örgütü ve benzer yapılanmaların inşa ettiği 'şantaj ahlakı'nın zararını siyasiler de çekti. CHP lideri Deniz Baykal'a yönelik kaset ve komplo iddiaları iki hafta gibi kısa bir sürede siyasi tabloyu değiştirdi. Anlaşılan o ki ses kayıtlarını, internete düşen görüntüleri, DVD'lere kayıtlı video ve fotoğrafları üreten hastalıklı yapılarla karşı karşıyayız. Yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in Ergenekon sanığı bir gazeteciyle ses kayıtları olduğu iddia edilen kayıtların yıllar sonra internetten kullanılması, Erzincan'daki Ergenekon soruşturmasıyla ilgili Yargıtay'da iki yüksek yargıcın mahkemeyi etkileme girişimi iddialarına ilişkin ses kayıtlarının ortaya çıkması, bu meselenin başka boyutlarını da gözler önüne seriyor. Yine son ses kayıtlarında Ergenekon davasının görüldüğü mahkeme hakimlerinden birini etkileme girişimlerinde bulunulduğu iddiası da ortaya çıktı. Kim ne derse desin Türkiye'de son 2-3 senedir çetelere ve Ergenekon gibi derin yapılara karşı yürütülen hukuki süreçler en çok yargının elini güçlendiriyor. Siyasetin ve yargının tam bağımsız hareket etmesi için yargının içindeki gizli el ve illegal yapılanmaların çözülmesi şart. Fakat öncelikle siyasetin ve yargının tam bağımsız hareket edebilmesi için yargı ve özellikle yüksek yargıdaki şantaj kumpaslarının, kirli ilişkilerin çözülmesi şart. Aksi takdirde hukukun yerini başka şeylerle doldurmak isteyenlerin emelleri; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışına zarar veriyor. FATİH UĞUR- ZAMAN
<< Önceki Haber Yargının Ergenekon'la imtihanı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER