Yargıtay Başkanı Ali Alkan veda konuşmasında, "Yargı diğer kurumlarda olduğu gibi her zaman eleştiriye açıktır, bu eleştirilerden istifade eder. Ancak bu eleştiriler hakarete varmadan yargıya ışık tutmak amacı ile yapılmalıdır. Tabi bu ışık da gözümüze tutularak görmemize engel olacak şekilde değil, önümüze tutularak yolumuzu aydınlatacak şekilde olmalıdır. Yargı yıpratılarak sonuç alınamaz.” dedi. 

Yargıya eleştiri sınırını aşan hakaretler yapıldığına vurgu yapan Alkan, “Yargıtay’ın başkanı ve temsilcisi olarak bu gibi konularda hakimlerin kararları ile konuşacağı ilkesinden hareketle mecbur kalmadıkça konuşmamayı tercih ederken bütün arkadaşlarımın olduğu gibi benim de ne kimseden korkum vardı, ne de gelecek beklentim. Korktuğu ve beklentisi olduğu için doğru olduğunu bildiği kararı veremeyenler hemen cübbelerini çıkarıp görevlerini bırakmalıdır. Konuşma zorunluluğum hasıl olduğunda ise açıklamalarımı medeni ölçüler ve etik kurallar içerisinde yapmaya çalıştım. Polemiklerden kesinlikle kaçındım. Çünkü 18 yıllık Yargıtay Üyeliğim süresince konusu ne olursa olsun sık sık yapılan açıklamaların rutine dönüştüğü, etkinliğini azalttığı ve yargıya zarar verdiğini gördüm. Bu nedenle sadece yargı bağımsızlığı, hakimlik teminatı, hukukun üstünlüğü gibi konularda evrensel ilkeleri korumak amacı ile açıklamalarda bulundum. Bu durum zaman zaman meslektaşlarım tarafından 'niye konuşmuyorsun, açıklama yapmıyorsun' şeklinde eleştirilmiş ise de bu tutum ve davranışımın doğru olduğunu düşünüyor, bu konudaki sorumluluğu üzerime alıyorum.” şeklinde konuştu. 

Alkan sözlerine şöyle devam etti: “Yargıya olan güvenin azalmasında önemli nedenlerden biri de yargı çalışanlarının etik kurallara uygun davranmamasıdır. Toplumun yargı çalışanlarının etik dışı davranmayacağı konusunda tereddüdü yoksa verilen karar “şeriatın kestiği parmak acımaz” özdeyişinde olduğu gibi her zaman kabul edilir. Bu nedenle hakim ve savcılar başta olmak üzere tüm yargı çalışanları yüksek etik standartlara sahip olmalıdır.”