Ama işin aslı öyle değil. Anneanne
yastıkları diye tabir edilen dantelli ve işlemeli köşe süsleri artık daha işlevsel.
Anneannelerimizin
misafir odalarını süsledikleri dantelli, işlemeli, köşe yastıkları artık daha işlevsel ve hayatın her alanını işgal etmiş durumda. Evde, işyerinde,
arabada her yerde yanımızdan ayırmadığımız bir
eşya haline geldi yastık. Rengârenk, boy boy, dekoratif, ortopedik,
pamuk, yün, kuş tüyü, kaz tüyü yastıklar... Bu kadar yastık çeşidi olunca da 'Bir yastıkta kocayın' deyimi havada kalıyor. Çünkü artık kimse bir yastıkta kocamıyor.
Sabah yastığımıza
veda edip iş için yola koyulduğumuzda araba koltuğunda
küçük bir yastık karşılıyor bizi. İşyerine vardığımızdaysa sandalyemizdeki yastık belimize
destek olmak için hazır bekliyor. Yolculuğa mı çıkacağız? Yine bir
boyun destek yastığı omuzlarımızdaki yerini alıyor. Yanınızda yoksa da mola yerlerinde her boy, her çeşit yastık bulabiliyorsunuz. Artık 'aynı yastığa baş koymuyoruz.'
Bayrampaşa'da ev dekorasyonuna dair her şeyi bulabileceğimiz bir mağazanın yastık reyonuna yöneliyoruz. Tonton bir teyze sırt ağrıları için yastık bakıyor. Hamide Teyze
satış görevlisine bir yandan sırtında ağrıyan yerlerini gösteriyor, bir yandan kahverengi televizyon koltuğu için
krem rengi yastık baktığını söylüyor. Beylikdüzü'nde yastık satan bir mağazaya gidiyoruz.
Üniversite öğrencisi bir
genç kız, evinin yastık ihtiyacı için dolanıyor. Büyük yastıkları yoklayan İrem, dizüstü bilgisayarıyla
ödev yaparken yaslanacağı bir yastık arıyor. Hem de turunculu yeşilli odasına uygun olmasını istiyor. İşadamı Mustafa Gelgeç'in boynunda ve belinde fıtık var. Belini rahat ettirmek zorunda. O da arabasındaki ve işyerindeki koltuğunu yastıklarla donatmış. Kısacası dekoratif açıdan da önemli olduğu kadar konfor ve sağlık açısından önemli bir eşya haline geldi bu küçük yoldaşlar.
Günlük yaşamda da neredeyse hayati bir önem arz etmeye başladı.
Hayati önem demişken arabalardaki hava yastıkları işin ayrı boyutu. 1980'lerde ortaya çıkan hava yastıkları, binlerce hayatı kurtardı, kurtarmaya da devam ediyor. Hayat kurtardığı gibi savaş aracı olarak da kullanılıyor! Almanlar ve İspanyollar 'tehlikesiz' savaş aracı olarak bazı okul şenliklerinde yastık kullanıyor. Hatta her yıl nisan ayının ilk cumartesi günü 'Dünya Yastık
Savaşı' günü olarak kutlanıyor. "Başın yastık görmesin, boyun devrilsin" atasözünü bizim büyüklerimiz demiş ama ahını gariban elin yabancısı çekiyor işte. Bu savaşlarda başı yastık görenin boynu devriliyor. Büyüklerimize değinmişken yastığı 'para saklama
kasası' olarak kullandıklarına yer vermeden de geçmek olmaz. 'Yastık altı' şeklinde bir tabirin ortaya çıkmasına sebep olmuşuz neticede.
Yani yastıkla yatıyor, yastıkla kalkıyor, onunla savaşıyor, paralarımızı altına saklıyor, garibana kasa muamelesi yapıyoruz. Bel, boyun ağrısı çekiyor, hemen bir yastığa sarılıveriyoruz. Dinlenmek istiyoruz, bir yastığa dayanıyoruz. Velhasılı kelam, yastıklar sarmış dört bir yanımızı...