Yazıcıoğlu, annesine, "Bu millet beni çok sevdiğini söylüyor, ama oy vermiyorlar" diyerek serzenişte bulunduğu öğrenildi.
Büyük Birlik Partisi'nin
merhum genel başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter
kazası sonucu hayatını kaybetmesinin üzerinden bir yıl geçti. Hala kafalarda soru işareti olan kazayla ilgili araştırma komisyonları,
denetleme kurulları ve teftiş kurulları bir yıldır olayı araştırıyor.
YAZICIOĞLU İLK KAZASINI BAHÇELİ'NİN ARACIYLA YAPMIŞ
Yazıcıoğlu,
helikopter kazasında hayatını kaybetmeden önce geçirdiği
trafik kazalarıyla da kamuoyunda suikast şüphelerinin oluşmasına neden olmuştu. Ancak merhum Yazıcıoğlu'nun ilk trafik kazasını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin
arabasıyla geçirdiği ortaya çıktı.
Abdülkadir Selvi ile Erhan Seven'in kaleme aldığı 'Alperen' adlı kitabın genişletilmiş yeni baskısında yer alan bilgiye göre, Yazıcıoğlu'nun, Bahçeli'nin '01 plakalı' otomobiliyle hacı karşılamasına giderken kaza yaptığı ortaya çıktı.
Yazıcıoğlu'nun vefatının ardından kendisiyle çocukluk dönemlerinden bu yana yoldaşlık yapanların anlatımlarıyla oluşan 'Alperen' kitabının yenilenen baskısında, o anda aracı kullanan BBP Genel Sekreteri Mustafa Destici'nin anlatımıyla kaza olayına da yer verildi.
Yazıcıoğlu'nun Bahçeli'nin aracında yaşadığı kazayı Destici, kitapta şu şekilde aktarıyor: "Ocak Genel Başkanımız
Suat Başyaran aradı. 'Partiye git, Devlet Bahçeli'nin arabasını al, dergiye gel, Muhsin başkanla hacı karşılamaya gideceğiz' dedi. Devlet Bahçeli'nin 01
Adana plakalı arabasını aldım, Muhsin Başkan'ın bulunduğu
Necatibey'deki binanın önüne arabayı bırakıp binaya girdim. Aşağıya indiğimde aracın başında polis bekliyordu. Ehliyetim olmadığı için '
ehliyet, ruhsat sorarsa başım belaya girecek' diye düşünürken polis 'buraya araba park edilir mi, sana ceza yazacağım' dedi. Ben de 'başkan geliyor, istersen yaz' dedim.
Polis de 'Başkan'ın kimmiş?' deyince, '
Muhsin Yazıcıoğlu' cevabını verdim. Polis memuru da bunun üzerine, 'Ben de göreyim başkanı' diyerek bekledi, aşağıya inince elini sıktı ve uğurladı. Karşılayacağımız hacı Necati
Bayram amcamızdı. Muhsin Başkan arka koltukta oturuyordu. O dönemde hacılar şimdiki
Atatürk Kültür Merkezi'nin olduğu eski hipodroma geliyorlardı. O zaman otobüsle AKM'ye dönüş yapıyorlardı. Sıhhiye'den çıkınca bir Cebeci'ye giden, bir de eski terminale giden iki yol vardı. Biz ikinci yoldan gidecektik ama Suat Ağabey, birinci dönüşün yanına geldiğimizde aniden 'buradan döneceğiz' deyince ben de ani bir şekilde arabanın yönünü çevirdim. Bu dönüşümle birlikte arabayı orta refüje vurdum. Başkan, arka koltukta oturduğu yerden diğer tarafa savruldu. 'Kardeşim ben 7,5 yıl hücrede yattım, şimdi dışarı çıktım, iki rahat nefes alalım diyorduk, az da siz buna engel olacaktınız, dönüşü sizin arabanızla yapmayacağım' diyerek şakayla karışık beni uyarmıştı."
"SENİ SEVİYORUZ DİYORLAR AMA OY VERMİYORLAR, ZORUMA GİDİYOR"
Yazıcıoğlu,
siyaset yaptığı dönemde doğruları söylemekten çekinmemesiyle tanındı. Doğruları söylerken iktidardan uzak kalacağını bile bile bir duruş sergilemesiyle dikkat çeken Yazıcıoğlu, ölümüne yakın bir zamanda annesiyle bu konuda dertleştiği de ortaya çıktı.
Yazıcıoğlu'nun annesine, "Bu millet beni çok sevdiğini söylüyor ama oy vermiyorlar" diyerek serzenişte bulunduğu belirtildi. Son döneminde siyaset sahnesinde birlikte yer alan Destici bu konuda kitapta şunları aktarıyor: "Başkan'ın ölümünden sonra başkanın annesi Fidan anne ile beraberdik. O anlattı, 'Oğlum hiç şikayette bulunmazdı, serzenişte bulunmazdı. Ama oğlum bana (seni seviyoruz, sen temizsin, sen dürüstsün deyip oy vermemeleri zoruma gidiyor demişti) diyerek annesine milletin oy vermemesiyle ilgili kırgınlığını aktarmış. İçinde bir serzeniş vardı. Kendi vefasına karşı yapılan vefasızlıklar kendisini biraz yıpratmıştı. Ailesine çok düşkündü. Eşini, çocuklarını çok seviyordu. Onlara yeterince
vakit ayıramamak onu üzüyordu. Zorda kalanlara maddi, manevi yardımlarda bulunurdu. Öldükten sonra yardımda bulunduğu birçok insan ortaya çıktı."
"EŞİMİN, SAATLERCE KURTARILMAYI BEKLEDİĞİNİ BİLMEK BENİ KAHREDİYOR"
Kitapta Muhsin Yazıcıoğlu'nun kazasından sonra yaşanan araştırma ve
soruşturma süreçleri yeralıyor. Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu'nun
ocak ayında Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede ve 7 sayfalık dilekçe- mektubunun tam metni kitapta yer alıyor. Gül'e verilen mektupta olaydan sonra yaşanan süreç ve bu süreçle ilgili olarak duyulan şüphe ve sıkıntılar tek tek dile getirilirken, Gülefer Hanım'ın duygu yüklü ve çaresizliğini dile getiren cümlesi de dikkat çekiyor.
Gülefer Hanım dilekçenin 5. sayfasında "Eşimin, İsmail Güneş'in ve Erhan Üstündağ'ın saatlerce kurtarılmayı beklediğini biliyoruz. Bu gerçek beni kahrediyor" ifadesini kullandığı gözlerden kaçmadı. Kaza sonrasında yaşanan süreç de kitapta detaylı bir şekilde aktarılıyor. (CİHAN)