YAZICIOĞLU'NUN VEFATINDA SORGULANMAYAN KONU
Büyük Birlik Partisi'nin
merhum genel başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin vefatıyla ilgili
soruşturma Özel Yetkili Ağır
Ceza Mahkemesinde görülecek.
Bu durum;
kazanın basit bir
helikopter kazası olmadığını, soruşturmanın
sabotaj, kasıt ve örgütlü bir
eylem olarak devam edeceğini gösteriyor.
Vefatının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bir
arpa boyu yol alınamayan, daha helikopterin düşüş sebebinin bile kesin olarak açıklanamadığı, ihtimaller üzerinde durulsa da
toplum vicdanının rahatlatılamadığı bir süreç yaşanıyor.
Açık söylemek gerekirse merhum Yazıcıoğlu'nun vefatının zaman zaman bir siyasi malzeme olarak da kullanıldığı izlenimi oluşuyor kafalarda.
Sorular, tartışılan konular çok fazla.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun hazırladığı
rapor, konuyu yeniden tartışmaya açtı.
Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan ve
Malatya Özel Yetkili
Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen fezlekede, 7 kişinin
şüpheli sıfatıyla yargılanması talep ediliyor.
Fezlekede sabotaj ihtimali üzerinde duruluyor.
Helikopterin düşmesinden sonra yapılan
arama kurtarma faaliyetleri sırasında yaşanan gecikme zaten en baştan beri soru işareti.
Toplum bu gecikmede bir kasıt olduğu konusunda neredeyse hem fikir.
Üstelik yanlış yerlerde arama yapılması, köylülerin gösterdiği bölgeler yerine tam tersi istikamete yönelinmesi, Yazıcıoğlu'nun yaşadığı bilgisinin kamuoyuna verilmesi de hep kafaları kurcalıyor.
DDK raporu helikopterin düşmeden önce bir savaş uçağının hava dalgasında kalma ihtimalini de ortaya koydu.
Bölgenin askeri uçuş alanı olarak belirlenmesi sebebiyle helikopterin
dağa yönelmek zorunda kalmış olma ihtimali de önemsenmesi gereken bir konu.
Olumsuz hava şartlarında tek motorlu basit ve güçsüz bir helikoptere, kar ve sisle kaplı dağı aşmaktan başka çare bırakmazsanız, sonucun ister istemez bu olma ihtimali yükseliyor.
Savcılığın hazırladığı fezlekede helikopterdekileri telefonla arayan gazeteciler, uçuştan önce yedikleri dürümü hazırlayan kişi, iki
muhtar,
Kahramanmaraş İl Jandarma komutanı ve
emniyet amiri şüpheli sıfatıyla yer alıyor.
Ancak bu kazayla ilgili bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen bir konu var.
O da helikopter konusu.
Aslında ortada iki helikopter var.
Büyük Birlik Partisi;
Muhsin Yazıcıoğlu'nun
seçim çalışmaları için iki helikopter kiralamış.
Helikopterin kiralandığı şirketle, iki helikopter üzerine
anlaşma yapılmış ve iki helikopterin parası ödenmiş.
Helikopterlerden biri 25
Mart'ta yapılacak uçuş için, ikincisi ise bundan 3 gün sonra 2
8 Mart'ta yapılacak uçuş için kiralanmış.
Kazadan 9 gün önce helikopterin kiralandığı şirketle yapılmaya başlanan yazışmalarda, iki helikopterin kiralanması için anlaşılmış ve 25 Mart'taki ilk uçuştan iki gün önce her iki helikopterin kiralama ücreti bankaya yatırılmış.
Ve helikopterin sahibi olan şirket tarafından iki helikoptere ait uçuş planlamaları hazırlanmış.
25 Mart 2009 tarihindeki ilk uçuş ve 28 Mart tarihinde yapılacak ikinci uçuş için ayrıntılı program çıkarılmış. Ancak anlaşma gereği ilk uçuşta helikopter düştüğü için ikinci uçuş gerçekleştirilememiş.
Hazırlanan bu uçuş planlarındaki bazı noktalar dikkat çekiyor.
Kiralanan iki helikopterden; Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği, düşen helikopter; Bell 206 Long Ranger
modeli. Bu helikopter 1999 model ve
pilot hariç 5-6 yolcu kapasiteli.
İkinci uçuşun yapılacağı helikopterse Agusta A 119 Koala modeli. Bu helikopter 2006 model ve pilot hariç 6 yolcu kapasiteli.
İki helikopter kıyaslandığında ikinci uçuşun yapılacağı Agusta modeli helikopter çift pervaneli ve daha uzun menzil uçma kabiliyetine sahip,
teknik yönden daha güçlü ve diğerinden 7 yaş
genç bir helikopter.
Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu düşen helikopter tek pervaneli, daha az güçlü ve diğerine göre daha kısa mesafe uçuşlar için.
Bu bilgileri verdikten sonra helikopterin sahibi olduğu
firma tarafından yapılan uçuş planlamasına bakalım.
25 Mart'taki uçuş İstanbul'dan kalkış ve
Sivas'a inişten sonra; Sivas'tan
Çağlayan Cerid'e 1 saat 15 dakika olarak planlanmış.
Ve hemen ardından Çağlayan Cerid'ten
Yozgat Yerköy'e, Kayseri'den
yakıt ikmali yapılarak 1 saat 45 dakika uçuş planlanmış.
Birinci helikopterle aynı gün yaklaşık 5 saatlik süre içinde toplam 3 saat uçuş planlaması yapılmış.
28 Mart için planlanan ancak gerçekleştirilemeyen uçuş ise ilk helikopterden daha güçlü bir helikopterle Sivas'ın ilçeleri arasında gidiş gelişler şeklinde, yakıt ikmalini gerektirmeyecek mesafelerde uçuşları kapsıyor.
Planlama; Sivas-
Şarkışla 20 dakika, Şarkışla-Kangal 25 dakika, Kangal-Gürün 20 dakika, Gürün-
Suşehri 45 dakika ve Suşehri-Sivas 30 dakikalık ayrı uçuşlar olarak yapılmış.
İkinci helikopterle aynı gün toplam 2 saat 20 dakika uçuş planlanmış. Üstelik kısa mesafelerden oluşan ve birbirine çok yakın noktalar arasında.
Bundan sonra vereceğimiz bilgiler kafanızda soru işaretleri
oluşturabilecek cinsten.
Helikopterlerin sahibi olduğu şirket planlamayı yaparken; ikinci helikopterin yapacağı 28 Mart'taki uçuşlar için “menzili daha uzun olan 6 kişilik Agusta A 119 helikopterle yapılacaktır” diye programa not düşmüş.
Agusta helikopterin menzilinin daha uzun uçuşlar için uygun olduğu bilgisi doğru fakat ikinci günkü uçuşların toplam ve parçabaşı menzili, düşen helikopterle yapılanlardan çok çok daha kısa.
Üstelik ilk uçuşun yapıldığı menzil şehirler arası ve zor bir parkur.
Dolayısıyla aslında iki helikopter arasında tercih yapılacaksa; 28 Mart tarihi için planlanmış; güçlü, uzun menzilli ikinci helikopterin, kazanın yaşandığı 25 Mart gününe planlanması gerekmez miydi ?
25 Mart'ta düşen helikopterin kısa menzilli ve aynı şehir içinde gidip gelecek 20-25 dakikalık uçuşların yer aldığı planlamaya konulması gerekmez miydi ?
Madem 28 Mart için planlanan ikinci helikopter “menzili uzun uçuşlar için daha elverişliydi” niçin o helikopter kazanın yaşandığı birinci zorlu parkura verilmedi ?
Yoksa Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındakilerin hayatını kaybettiği helikopter kazasında planlama hatası mı yapıldı ?
Çok özel bir sebebi yoksa; diğer bütün konularla birlikte, bugüne kadar ortaya çıkmayan iki helikopter meselesi ve uçuş planlamasının da sorgulanması gerekebilir.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU
[email protected]
twitter.com/aabdulkadiroglu