TARİHE GEÇECEK MESAJLAŞMA
“28
Şubat sürecinin en haraketli olduğu dönemde,
İstanbul Lütfi Kırdar
Kongre ve
Sergi Salonu'nda düzenlenen bir etkinliğe kaldım. Salona girdiğimde davetliler arasında yer alan
Çevik Bir'i de gördüm. Protokoldeki yerimi aldığımda birisi yanıma yaklaştı ve ‘bu notu size
paşam gönderdi' diyerek bir kağıt uzattı. Kağıdın üzerinde
‘Türkiye'nin İran olmasına asla izin vermeyeceğiz?' yazıyordu. Hemen cebimden kalemi çıkarttım. O notun altına aynen şunu yazdım:
‘Biz de Türkiye'nin Suriye olmasına izin vermeyeceğiz.' Kağıdı bir arkadaşımla tekrar Çevik Bir'e gönderdim.”
Çevik Bir ve
Muhsin Yazıcıoğlu arasındaki İran-Suriye “atışması” ne anlama geliyordu. 28 Şubat sürecinin kudretli paşası Çevik Bir, Refahyol iktidarını 7 milletvekiliyle ayakta tutan BBP Genel Başkanı'na “irtica” içerikli bir
mesaj yolluyor, tabiri caizse ‘ayağını denk almasını” söylüyordu. Muhsin Bey de Türkiye'nin Suriye'deki Baascı rejim gibi bir
baskı rejimiyle (ki o dönemde Suriye'de daha
baskın bir
yönetim vardı) idare edilmesine izin vermeyeceklerini, dolayısıyla
darbelere direneceğini söylüyordu.
Hem de kime gönderiyordu bu mesajı?
Bizzat postmodern darbenin komutanı olan Çevik Bir'e. Sözkonusu mesajın anlamı şudur, “siz darbe yapabilirsiniz, ama bizler de bu darbeye direneceğiz. Halkımızın baskıcı bir rejimle ezilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.” Sadece bu söz bile ölümünün ardından bir değil, onlarca kapağın Muhsin Bey'e ayrılmasına yeter de artar bile.
İşte Muhsin Bey böyle bir adamdı. O dönemde istese çok rahat bir şekilde kendisi de dahil bir iki arkadaşı
bakanlık koltuğuna oturabilir, bürokraside istediği makama
dava arkadaşlarını yerleştirebilirdi. Ama o “Müslümanların iktidarı”na karşılıksız
destek verdi. İşte bu yüzden de başta Sivaslılar olmak üzere
halk da onu karşılıksız sevdi.
Rabbim rahmet eylesin, mekanı
cennet olsun…
GERÇEK HAYAT DERGİSİ