Torba kanun tasarısında yer alan ve Risale-i Nur’ları devlet tekeline alan madde CHP,MHP ve HDP’lilerin karşı oy kullanmasına rağmen AKP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. CHP ve MHP maddenin tasarı metninden çıkarılmasını teklif etti, AKP kabul etmedi. Plan ve Bütçe Komisyonunda Torba Kanunu için önerge vererek bu maddeyi ilâve ettiren AKP’li vekillerin ne madde üzerinde ne de önergeler üzerinde konuşma yapmaması dikkat çekti.
OKTAY EKŞİ: FİKİR HAKLARINA SALDIRI
CHP adına konuşan İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, “Tamamen keyfî bir şekilde, Bakanlar Kurulunun bazı yayınlanmış eserlere el koyup tekel uygulamasını sonuçlandıracak ve fikir haklarına ciddî şekilde saldırı teşkil edecek nitelik taşıyor. Aslında, yürürlükte bulunan yasanın hükümleriyle ilgili uygulama devam etseydi şikâyete sebep olan hiçbir bir husus yoktu. Nereden çıktığı belli değil, niçin getirildiği belli değil, tamamen keyfî bir şekilde birilerinin, eğer e-maillerden anlaşıldığı doğruysa… Meselâ, ‘Said Nursî’nin eserlerinin Bakanlar Kurulu tarafından tekel altına alınmasını hedef aldık.’ deniyor. Bu, böyle mi bilmiyorum, ama ne olursa olsun fikir haklarına saldırı teşkil ettiği için önergemizin kabulünü istirham ediyorum” şeklinde konuştu.
HALAÇOĞLU: DÜNYADA EŞİ BENZERİ OLMAYAN MADDE
Madde üzerinde konuşan MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, 90’ıncı maddenin gerçekten dünyada eşi benzeri bulunmayan bir madde olduğunu belirterek, “Değerli arkadaşlar, benim bir eser yazdığımı düşünün. Benim eserimin kamuya mal edilmesi için devlet karar verecek; böyle saçma şey olur mu? Ben hayattayım, benim çocuklarım var, benim varislerim var; böyle bir saçmalık olabilir mi? Yani, Allah aşkına, ne yaptığınızı zannediyorsunuz ki?” sorularını sordu.
'KİTAP YAZSAM KİTABIMA EL Mİ KOYACAKSINIZ?'
Halaçoğlu, “Dünyanın hiçbir yerinde olmayacak bir kanun teklifi getiriyorsunuz. ‘Bu hususta karar verilebilmesi için eserin Türkiye’de veya Türkiye dışında Türk vatandaşları tarafından vücuda getirilmiş olması gerekir.’ O zaman, şimdi, İran’da vücuda getirilmiş millî kütüphanedeki bir eseri ne yapacaksınız? Ne kadar saçma bir şey getiriyorsunuz, farkında mısınız? Yani, Fransa’da, bizim, diyelim ki Osmanlı döneminde Balkanlarda yazılmış bir kitabı düşünün. Ne yapacaksınız bunu o zaman, bunun içerisine koymayacak mısınız? Diyelim ki bir Türk yazmadı, Osmanlı vatandaşı birisi yazdı. Böylesine saçma sapan bir şey olmaz. Diyelim ki ben aşiretlerle ilgili 6 cilt kitap yazdım. Kamuya da çok yararı görülüyor. Şimdi, benim kitabıma el mi koyacaksınız? Ya böyle saçma bir şeyi nereden buluyorsunuz? şeklinde konuştu.
KUR’ÂN-I KERÎM’İ DE Mİ GASP EDECEKSİNİZ?
“Said Nursî’nin Risalelerinden dolayı yaptığınızı biliyorum” diye konuşmasını sürdüren Halaçoğlu, “Tamam kardeşim, Risaleler gibi, daha da önemli başka bir eser söyleyeceğim size, o zaman onu da gasp edin. Kur’ân-ı Kerîm’i alın. Hayır, ‘kamu yararına’ diyorsunuz. Yapmayın. Bakın, ben size eserden bahsediyorum, kitaptan bahsediyorum. Demek ki Kur’ân-ı Kerîm’i siz sadece devlet olarak mı basacaksınız, insanların basmasına izin vermeyecek misiniz? Yapmayın, yanlış yapıyorsunuz. Böyle bir şey olmaz” şeklinde konuştu.
ZOZANİ: ESERLERE EL KOYUYORSUNUZ
HDP Hakkâri Milletvekili Adil Zozani ise, “Sayın Hükûmet üyeleri, sayın iktidar partisi milletvekilleri; bu maddeye açık açık şunu yazsaydınız, deseydiniz ki: ‘Bediüzzaman Saidi Kürdi’ye ait eserlere el koyuyoruz. Devlet dışında hiç kimse bu eserlerin basımını ve yayımını gerçekleştiremez’ deseydiniz maksat hasıl olurdu, bu kadar kargaşaya gerek kalmazdı. Açık açık maksadınız bu, bu şekilde ifade etseydiniz, en azından maksadınız açık açık ortaya çıkmış olurdu” şeklinde konuştu.
TAHRİFAT YAPILAMAZ DESEYDİNİZ YETERLİ OLURDU
Zozani konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun yerine şöyle bir şey yapsanız daha hayırlı bir iş yapmış olmaz mıydınız: ‘Bu ülkenin değerleri, bu ülkenin kültürel altyapısına zemin hazırlayan kültürel değerleri, fikir ve sanat eserleri üzerinde hiçbir şekilde tahrifat yapılamaz.’ deseydiniz daha doğru bir iş yapmış olmaz mıydınız? Daha doğru bir iş yapmış olurdunuz… Konuyu da sadeleştirin, bu kadar genelleştirmeyin. Sayın Halaçoğlu’na bu noktada katıldığımı ifade etmek isterim. Evet, bu iş Kur’ân’ı müsadere etmeye kadar götürür sizi. Bu kadar açık bir başlık tutuyorsunuz, bu kadar genişlikte bir düzenleme yapıyorsunuz; bu, doğru değil.”
Yeni Asya