'Yeni bir hayat' böyle başladı!

Samanyolu Televizyonu'nda Yapımcı Veysel Karani Gümüşdereli, Erbil'de silah sesleri arasında insanların yaşadığı korkuyu ve o korkulara rağmen şahit olunan güzellikleri kaleme aldı.

'Yeni bir hayat' böyle başladı!

Erbil'de yeni bir hayat alanına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gümüşdereli, dünyanın dört bir yanına hizmet için giden gönül erlerinin, bu ihtiyaç için nasıl canla başla çalıştığını anlattı.


Belirsizlik bu kadar mı yapışır bir milletin üzerine. 

Herkes bir yere koşuyor ama nereye koştuğunun farkında değil. Herkes bir destekçinin peşinde. Bir taraf bir ülkeye diğer taraf başka bir ülkeye ya da başka bir güce yaslanmaya çalışıyor. Saddam’ın ordusu Erbil’e saldırıyor, buna mukabil karşı güçler de Saddam’ın ordusunun hava savunma mevzilerini bombalıyor. 32. Paralel 33. Paralelin güneyine taşınıyor. Binlerce insan yerinden kaldırılıp başka bir yere taşınıyor. Ülkeler kendi zaviyelerinden endişeler taşıyor, fakat uzaktan kumandalarla hayat hiçe sayılıyor.

Oysa yeni bir hayat alanına ihtiyaç var... 

İnsanlara ümitlerine yeniden geri verebilecek bir hayat alanına... Ne yaparsanız yapın, günü kurtarma anlamında değil de hayatı geleceğe taşıma anlamında ihtiyaç var...

Yeni bir eğitim yuvası gibi mesela. 

Yeni bir kolej yeni bir hayat... 


Yüzlerce öğrenciye ulaşmak, onları bütün insani erdemlerle hazırlamak geleceğe... Harekete geçilince, zemberek de boşalmış oluyor. Ruh abidesini ikame etmeye matuf yeni hamleler peşisıra geliyor. Bu yüzden heyecanlılar. Bu yüzden topa, tüfeğe ve yağmur misali mermiye rağmen sokaktalar. Herkes kapısını içten sürgülerken, onlar bu yüzden yaşarlar. Estağfurullah yaşatmak için yaşarlar... 

Bu kez kızlar için bir okul açılacak. Bir bebeğe hazırlanırcasına devam ediyor hazırlıklar. Bina sözü alınmış ancak henüz gerçekleşmemiş. Bir taraftan da okul malzemelerinin bulunması için çalışmalar yapılıyor Türkiye’de. Okul için gösterilen binalar tam istedikleri gibi değil malesef. Bir bina var gördükleri, beğendikleri. Lakin hayırlı bir iş olunca sayısız muzır maniler hücum ediyor ve bir türlü verilmiyor bina kendilerine. Sebeplere riayet edip dua ediyorlar sadece. Erbil’de olmaları bile yeterli görülebilir belki. Hele hele “bir okul açmışsınız zaten. Daha ne istersiniz ki?” diye düşünülebilir. İdeallerin yüksek, hedeflerin ali olduğunu bilirseniz eğer, denmiyor işte öyle. 

İstenen bina hem okul hem de yüksek öğrenim merkezi olarak kullanılan bir mekandı. Şartlardan dolayı görevini yerine getirdiği pek de söylenemezdi. Ama yine de binayı vermek istemiyorlardı onlara. Belki de ısrarla engellenmek isteniyordu. Ya da çaresizlik!

O sıralarda yönetim değişikliği gerçekleşti. Görevlerin tanımı değişti, görevliler yenilendi. Konuyla alakalı bakanlığa, ilk zamanlardan bir tanıdık dost, Iraklı bir civanmert, eğitim ihtiyacını görüp ona göre hareket eden bir idealist insan getirildi. Sebeplere göre şekillenme böyle bir şeydi işte. Siz işin ızdırabını yaşarsınız. Çözülemeyecek gibi görünen düğümler de birer birer açılıverir. 

O sabah Muammer Bey, Salih Bey bir kaç adanmış gönül bakanlığa gittiler. İçlerinde ümidin yansımaları vardı. Yoğunlaştırılan güvenliğin arasından geçip makama doğru yürüdüler. Kapı açıldı, sanki kapalı bütün kapılar açıldı... Makamdaki dost Hacı Hüsrev Beydi. Hacı Hüsrev Bey Muammer Beyi karşısında gördüğüne şaşırmıştı. Kalktı ve mesafeyi hızla aşıp bu eğitim sevdalılarına tek tek sarıldı. Duygulu bir an yaşanıyordu. Uzun süredir görüşemeyen dostlar bir araya gelmişti. Kısa sürede nasıl böylesine içten, riyasız dost olabilmişlerdi? 

-Hoş gelmişsiniz arkadaşlar. 

-Hoş bulmuşuz efendim.
-Siz gitmediniz mi buralardan? Nasıl kaldınız bu kıyamet içerisinde? Nasıl korundunuz?


Muammer Bey aynı sıcaklıkta karşılık verdi bu civanmert insana.
-Çok şükür buradayız ağabey. Çok şükür ki gitmedik ve siz de biliyorsunuz ki okulumuzu açtık. 

Koltuklara oturduklarında herkes kendince bu buluşmanın keyfini yaşıyordu. Çaylar geldi ve bir koyu sohbet başladı. 

Hacı Hüsrev Bey,
-Ne iyi ettiniz geldiniz. Ve tam zamanında geldiniz. Yoksa bulamazdınız beni. Ortalık bir hayli karışık ha! Dikkatli olmanız lazım. Bir derdiniz, sıkıntınız var mı? 

Ortam samimileşince dertler de samimi bir şekilde dile getiriliyor tabiiki.
-Abi biliyorsunuz. Bir okul açtık şimdi de bir kız koleji açmak istiyoruz. İzin verildi ancak bina bulamıyoruz.
-Bina baktınız mı peki?
-Baktık ve bir bina beğendik. Lakin engel çıkartıyorlar ve bir türlü o binayı vermiyorlar bize. Eğitim sezonu da kısa bir süre sonra başlayacak. Ne yapabiliriz? 


Şehrin eteklerinde hala çatışmalar devam ediyor. Ve siz bu isteğe bakın. Anlaşılmaz bir durum. Hacı Hüsrev Bey dikkatle inceledi onları. Bunca kargaşanın içinde nasıl terk etmezler buraları diye. Yüzünde bir takdir ve minnet ifadesi oluştu. Telefona sarıldı...
-Bir arayalım bakalım acaba neden vermemişler binayı. Bu arada çaylar da tazelenir...

Kısa bir sessizlikten sonra telefon konuşması başladı. 

<< Önceki Haber 'Yeni bir hayat' böyle başladı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER