Yurt
Madenciliğini Geliştirme Vakfınca düzenlenen ''
Madencilik Platformu''nda konuşan Bakan Yıldız, madencilik
sektörünün hem güzellikleri hem de sıkıntıları bulunduğunu ifade etti.
Yıldız, kendilerinin kamu tarafı olarak mevzuatlar ve sektörün denetimi, yönetimiyle ilgili doğru bir yerde durmaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Bu işin olumlu ve olumsuz tüm yanlarını karşılıklı aynı haneye yazmak ve itham yerine kamu ve özel kesim olarak sektörü beraber yapılandırmak durumundayız. Çünkü
kanun 2004 yılında düzenlenirken
sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ve şahsi inisiyatifler de dahil olmak üzere birçok ayrı görüş birleştirilerek yapılmıştı ve 100 üzerinden 85-90'lara yakın puan almıştı.
Şu an geldiğimiz ortamda kanunu tekrar değiştirme, yeni bir Maden Kanununa ihtiyaç hissedildi. Bunun mekanik ve fiili sebepleri var. Mekanik sebep olarak söylediğim bir zorunluluk. Gerek
Anayasa Mahkemesinin, gerekse
Danıştayın 7. maddeyle alakalı aldığı izin yönetmelikleriyle ilgili fıkra ve kısımların gerek yürütmesinin durdurulması gerekse tamamının iptali ile alakalı bir hukuki gelişme. Bu fiili bir durum oluşturuyor ve bu izin yönetmeliklerinin hızlıca ikame edilmesi lazım.''
Danıştayın izin yönetmeliğinin yürütmesini durdurmasıyla madencilerin bir kısmının orman izinlerini,
iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarını alamadıklarını bildiren Yıldız, şunları kaydetti:
''Geçen yılın 10. ayında
Bakanlar Kurulu kararı ile beraber bir yönetmelik çıkarmış olmamıza rağmen Danıştay bu yönetmeliği de durdurdu. Şu an geldiğimiz noktada Anayasa Mahkemesinin
iptal kararı ile beraber ortaya bir boşluk çıktı. Kanun çalışması Bakanlar Kurulundan geçtikten sonra, ilgili
komisyonlarla geçen çarşamba günü bunların görüşmesine başladık.
İktidarıyla muhalefetiyle 'Böyle bir Maden Kanununun yenilenmesine ihtiyaç olduğu, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarıyla bunun düzenlenmesinin doğru olduğu, ancak bunun üslubu üzerinde bir kısım tartışmalar açılabileceği' söylendi. Dün gece
yurt dışından geldim, geçen hafta içerisinde alt komisyon çalışmalarının biraz uzadığı söylendi bana... Ben, bu işin çok gecikmesinden yana değilim. Çünkü artık
mevsim de açılıyor. Madencilikle alakalı artık şantiyelerde, sahalarda tamamen çalışılabilecek bir ortam oluştuğu için bir an önce bunun çıkması lazım.''
-ARAMA RUHSATLARI-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, madencilik sektöründe yaşanan sorunlara da değinerek, her yıl 10 bin kadar
arama ruhsatı başvurusunun yenilendiğini, bunun en fazla yüzde 10'unun
işletme ruhsatına geçtiğini, geri kalanların da fiili olarak yüzde 50'sinin zaten geçmediğini kaydetti.
''Bu sefer ruhsat sayıları çok fazla arttı ve bir enflasyon oluştu. Arama sayılarının artmış olması aramaların arttığı anlamına gelmediği için önce bir fırsat olan bu durum tehdit unsuru konumuna geldi'' diyen Yıldız, o nedenle bunların düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Şartların bir kısmını, özellikle bu işletmeciliği yapan ve ciddi bir yatırıma yol açabilecek bir madencinin ürününü kolaylaştırmayı, ama spekülatif kazançla uğraşanların da işini bir miktar zorlaştırmayı amaçlayan bir kanun tasarısı üzerinde çalıştıklarını ifade eden Yıldız, ''
Kamunun elinde bulunabilecek ve her an hizmete arz olabilecek bir arama ruhsatının
özel sektörün ya da bir şahsın elinde bulunmuş olması her şeyi çözmüyor. Bu sefer bloke eden devlet yerine özel sektör oluyor. Bu da sektörün tamamına zarar veren bir unsurdur'' diye konuştu.
-''KENDİMİZİ ELEŞTİREREK SÖYLÜYORUM''-
Arama ruhsatlarıyla ilgili öz
eleştiri de yapan Bakan Yıldız, ''Kendimizi eleştirerek söylüyorum. 'Ne yapalım, çıkardığımız kanun böyle bir ruhsat veriyor' deyip, normal seyre de belli noktada
seyirci kalmamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Kanun düzenlemesinde bunlarla alakalı maddeler de olacak'' dedi.
Yıldız, madenlerin zamanında, yerinde ve doğru bir şekilde çıkartılması ve
ülke ekonomisine kazandırılması gerektiğine işaret ederek, madenciliğin istihdama olan katkısının göz ardı edilemeyeceğini bildirdi.
Meksika'da geçen hafta katıldığı toplantıdan da söz eden Yıldız, burada petrol ve
doğal gaz gibi kaynakların gittikçe daha da önem kazanacağı, ancak bunlarla ilgili yatırımların tehdit altında olduğu, bunun da malın giderek daha da pahalanacağı anlamına geldiği görüşünün ortaya çıktığını sözlerine ekledi.
AA