- Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın kayınbiraderi Salih Yoğunali çarpıcı açıklamalarda bulundu.
- Bir astsubayın itirafı: ‘Ben bütün bildiklerimi anlatırım fakat beni kimse koruyamaz’
- O astsubay daha sonra geçirdiği bir rahatsızlık sonrası dili tutulmuş ve hayatını kaybetmiş!
Diyarbakır'da zamanaşımına bir gün kala iddianamenin kabul edilmesini değerlendiren Yoğunali, “Terör saldırısı diye bizi kandırdılar. Paşanın şehit edildiği Lice'ye neden 12 gün boyunca kimseyi almadılar? Olaya hep şüphe ile bakmıştım.” dedi. İyi bir avukat aradıklarını belirtirken ailece davaya müdahil olacaklarını da açıkladı.
1993 yılında dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Lice’de bölük komutanlığının bahçesinde helikopterden indiği sırada keskin nişancı tüfeğiyle vurularak şehit edildi. Olayla ilgili soruşturma, geçtiğimiz günlerde zamanaşımına bir gün kala tamamlandı. İddianamede, olayla ilgili olarak dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası isteniyor.
İddianamenin ardından gözler Aydın’ın ailesine çevrildi. “Oğlumu öldürenlerle hesabı ahirete bıraktım. Onları Allah’a havale ediyorum.” diyen Aydın’ın annesi Hatun Aydın’ın ardından şehit generalin kayınbiraderi Salih Yoğunali de konuştu. Giresun’un Bulancak ilçesinde fındık tüccarlığı ile uğraşan Yoğunali, Bahtiyar Paşa’yı öz ağabeyi gibi sevdiğini anlatıyor. “Paşanın ölümüyle hayatımız değişti.” diyen Yoğunali, ablası Şahin Aydın’ın birçok sıkıntıyla mücadele etmek zorunda kaldığını belirtiyor. Zaman'ın haberine göre, Yoğunali, Bahtiyar Aydın'ın ölümünde her zaman şüphe duyduğunu kaydederek, paşayla ilgili bilinmeyenleri şöyle anlatıyor: “Üsteğmen olduğunda Hatay’ın Samandağ ilçesi jandarma karakol komutanı olarak görev yaptı. Samandağ’da o zamanlarda kaçakçılık had safhadaydı. Eniştem orada kaçakçılığı bitirdi. Çok kişi araya girmek istedi, biraz esnek davranması için fakat hiç taviz vermedi. Boğazından bir kuruş dahi rüşvet geçmemiştir.”
Salih Yoğunali, eniştesinin şehit haberini ise İstanbul’dayken almış. Paşanın oğlu Bülent ile birlikte hiç vakit kaybetmeden Diyarbakır’a gitmişler. “Bize terör saldırısı sonucu şehit olduğunu söylemişlerdi.” diyen Yoğunali, buna inanmakta zorluk çektiklerini dile getiriyor. Dönemin Asayiş Bölge Komutanı Eşref Kundakçı’nın da Diyarbakır’dayken yanlarına geldiğini ifade ederek, ‘İçiniz rahat olsun, teröristlerin bulunduğu yeri dümdüz ettik.’ dedi. “Bize nasıl bir operasyon yaptıklarının bilgisini verdiler. Şimdi soruyorum, neyi dümdüz ettiler? Kime kurşun sıktılar? Bahtiyar Paşa’nın şehit edildikten 10 gün sonra, saldırıyı yapan teröristi bulduklarını ve öldürdüklerini söylediler. Nerede bu teröristlerin cesetleri?” diye soruyor.
Yoğunali, olayın ardında Lice’ye neden 12 gün boyunca kimsenin alınmadığının da savcı tarafından soruşturulmasını istiyor. Bu sorunun cevabının düğümü çözeceğini savunarak, şu bilgiyi paylaşıyor: “Şu an ismini hatırlayamadığım bir astsubay bize gelerek şu itirafta bulundu: ‘Bize 12 gün boyunca boş duvarları kurşunlattılar.’ Ablama konuşan bu astsubay, ‘Ben bütün bildiklerimi anlatırım fakat beni kimse koruyamaz.’ demiş. Ardından geçirdiği bir rahatsızlık sonrası dili tutulmuş ve yakalandığı bir hastalık sonucu hayatını kaybetmiş.”
Şehit paşanın kayınbiraderi, olayın peşini bırakmayacaklarını vurguluyor. Bu işin altından kalkacak bir avukat aradığının altını çizerek davaya müdahil olacaklarını aktarıyor. Aynı yıl şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile eniştesinin ilişkisine de temas eden Yoğunali, şöyle devam ediyor: “Aydın ile Bitlis birbirlerini çok severdi. Birçok kez ailecek bir araya gelirlerdi. Ben de bu tarz buluşmalara şahitlik ettim. Eniştem, Bitlis Paşa gibi düşünüyordu. Terörün sadece silah ile çözülemeyeceğine inanan insanlardandı. Siyasilerin yer alacağı bir çalışmayla bu terörün bitirilebileceğini ifade ediyordu.”