Star Gazetesi yazarı
Ramazan Bingöl'ün köşesinde adını anmadan kendisini eleştiren Yılmaz Özdil'e cevabı şöyle;
Köşemde yemek kültürü dışında pek yazı yazmak istemem. Fakat bazı durumlarda buna mecbur kalıyorum.
Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in 25
Ağustos tarihli yazısında isim belirtmeden de olsa (ki ismimi biliyordur);
Esenler Belediyesi'nin verdiği dünyanın en kalabalık
iftar yemeğini ve yemekteki jürilik görevimi alaycı ve küçümseyici bir tavırla yazmış olduğu yazıya cevabımdır..
Geçtiğimiz günlerde hayatım boyunca hiç yapmadığım kadar keyifli bir iftar yaptım. 70 bin kişiyle beraber iftar yapmanın mutluluğunu yaşadım. Ramazan'ın bilincine vardığımız, paylaşmanın bize verdiği mutluluğu tekrar yaşadım. Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun organize ettiği yaklaşık 40 binden fazla insanın katıldığı bir etkinlikti bu iftar.
Türkiye'nin birliğini, beraberliğini gösteren; kardeşliğimizin pekiştiğini anlatan çok önemli bir etkinlikti. Kimsenin kimseye; ‘Zenginsin, fakirsin, Kürtsün, Lazsın, Türksün, Alevisin, Sünnisin' diye ayrım yapmadığı bir sofrada iftarımızı yaptık.
İşte bu biziz... Esenler Belediyesi'nin hazırladığı yemekleri ve bunun için hiçbir
ücret almadığı bir organizasyonda dahi benliğimizi ortaya koyabiliyoruz. Bizlere verilen iftara hiçbir şey götürmemize gerek yokken bile, evimizde pişirdiğimizden paylaşma isteğini taşıyoruz içimizde. Daha önce hiç tanışmadığımız, belki sokakta gördüğümüz ama kim olduklarını bile bilmediğimiz binlerce insanla aynı sofrada olmak; onlarla aynı anda aynı şeyi paylaşmak ortak bir hatıra oluşturuyor. Her şeyi bireysel yaşadığımız bu günlerde
toplum olarak birlikte yaptığımız muhteşem bir olay. Takdire şayan bir iş. Demek ki özlemişiz böyle etkinlikleri. Hep beraber yaptığımız bir
ibadetin eziyete dönüşmeden de (iftar çadırları gibi) yapılabileceğini ve bundan keyif alınabileceğini görmüş olduk.
Bu özellikleriyle değerlendirmek gerekiyor bu iftarı. Beni de değerlendirmelerim için jüri üyesi olarak çağırdılar.
Yemeklerin sunumu, yemek kalitesi gibi konuları değerlendirdim. Her biri kendi alanında uzman başka jüri üyeleri de mevcuttu. Yılmaz Bey'in söylediği gibi küçümsenecek nitelikte insanlar da değiliz. Kendi adıma konuşmam gerekirse TURES olarak kuruluşumuzdan bu güne kadar parmakla gösterilecek başarılara
imza attık. Yılmaz Bey kendi alanı olmadığı ve bu işlerden anlamadığı için çok rahat yazabiliyor küçümseyici bir üslupla ‘Lokantacılar Derneği Başkanı' diye. Kendisinin bu işlerden hiç anlamadığı ve bu yazıyı yazarken üzerinde bir an bile düşünmediği ortada. Lokantacılar Derneği olarak yazısında bahsi geçen
dernek ‘Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği'dir. Yani bir sektörün alanında söz sahibi olan ve Türkiye'nin kendi alanında en büyük derneklerinden birisidir. Gururla
başkanlık yaptığım bu derneğin, eğer isterse, bütün etkinliklerini ve başarılarını kendisine gönderebilirim. Kendisi bu iftar sofrasının sadece
rekor kısmını görebilecek bakış açısına sahip. Benim gördüğüm, naçizane sizlere göstermeye çalıştığım noktalardan bahsetmemiş yazısında. Bahsedememiş daha doğrusu...
Aynı sofrada oruç açmanın bilincinde değil çünkü kendisi. Bizlerin o ortamda aldığı hazzı alamaz, bizlerin gördüklerini göremez. Aynı yerden bakmıyoruz ki.
Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiş girmemiş benim için çok da önemli değil aslında. Bizler kendi rekorumuzu kırdık. Aynı zamanda yaptığımız bu ibadetin hakkını verdiğimize inanıyorum. Ayrı ayrı evlerimizde açacakken, aynı anda aynı sofrada açtık orucumuzu. Paylaştık, ibadetimizi yerine getirmenin sevincini. Yılmaz Bey de eğer isterse kendisine bu bilinci aşılayabilir ve aynı lezzeti birlikte yaşayabiliriz. Kendisini davet ediyorum...
Bu kadar büyük sofra ol
masa da şu anda belediyelerin gayet güzel bir şekilde yaptıkları mahalle iftarlarına beraberce gidip, halkla beraber iftar açmanın güzelliğini (bekli de hayatında ilk defa) yaşayabilir. Karar kendisinin. Elini çabuk tutsa iyi olur. Ramazan'ın bitmesine az kaldı...
RAMAZAN BİNGÜL - STAR
İŞTE YILMAZ ÖZDİL'İN O YAZISI...
Şovsuz ibadet, ibadetten bile sayılmıyor artık!
AKP'li Esenler Belediyesi “
İstanbul için rekor vakti” sloganıyla, “aynı anda iftar rekoru” kırıp, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için, trafiği kesti, caddelere masa kurdu, 70 bin kişiyle “aynı anda iftar rekoru” kırdıklarını açıkladı... Guinness'in Türkiye temsilcisi
profesör de, sonuçları İngiltere'ye göndereceğini, “rekor tasdiki”nin bir ay içinde yapılacağını söyledi.
*
Birincisi:
İstanbul'da o dakikada “aynı anda” en az 5 milyon kişi iftar açmadı mı birader? “Evinde” iftar açanların iftarı, “aynı anda” iftardan sayılmıyor mu? İftarımızın “aynı anda” iftar olması için, illa caddenin ortasına masa kurup, kameraları mı çağırmamız gerekiyor?
*
İkincisi:
Sokakta aynı anda iftar rekoruysa bu... Neden Esenler Belediyesi'yle sınırlı? Kutsal topraklar mıdır Esenler? Mesela,
Üsküdar Belediyesi'yle sokakta açtıysak iftarı, başka bi anda mı açmış olduk?
*
Üçüncüsü:
Allah rızası için oruç tutarız, “sana inandım, sana güvendim, senin rızkınla orucumu açıyorum”
diyerek, Allah'ın kabul etmesi için dua ederiz... İftarımızın iftar kabul edilmesi için İngiltere'ye göndermek nerden çıktı kardeşim? Ya tasdiklemezse
İngiliz?
*
Dördüncüsü:
Allah kabul etsin ama...
Guinness kabul etmez!
*
Çünkü, Guinness'in Türkiye temsilcisi olduğu söylenen profesör, Guinness'in temsilcisi memsilcisi filan değil... Kendi kendine gelin güvey... Hatta, “dünyanın en çok konferans veren profesörü benim” diye Guinness'e başvurdu, kendi başvurusu bile kabul edilmedi.
*
Guinness'in Türkiye temsilcisi yok. Sadece, Guinness Rekorlar Kitabı'nın
Türkçe basımını yapan anlaşmalı
yayınevi var. Zaten, temsilciye de gerek yok.
Guinness'e internet üzerinden başvuruluyor. Resmi internet sitesinde de, “söz konusu profesörün Guinness'le alakası yoktur, Guinness adına konuşma hakkı yoktur, onun üzerinden gelen başvuru şak diye reddedilir” uyarısı var!
*
Peki, Esenler Belediyesi internet üzerinden başvuru yapmış mı? Yapmış... Ama “İftar sadece
İslam âlemini kapsar, tüm dünyayı kapsamaz, o nedenle iftar
dünya rekoru denemenizi kabul edemeyiz, isterseniz, dünyanın en uzun masası rekoru deneyin” demişler... Ve, “çatal
bıçak sayısı” gibi şartlar istemişler. Cevap gelmemiş... Bunun üzerine başvuru reddedilmiş.
*
Başvuru reddedildiği için,
hakem göndermemişler... Guinness'in dünyanın hiçbir ülkesinde hakemi yok. Başvuru kabul edilirse, Londra'dan hakem gönderiyorlar.
Denemeyi izliyor,
rapor tutuyor, sonra da Guinness'in merkezi tasdikliyor. Hakem makem göndermemişler...
*
E hal böyleyken...
Esenler'de kimdi hakem?
Lokantacılar Derneği Başkanı, bi tane doktor, bi de Esenler Müftüsü iyi mi!
*
Cümleten hayır'lı rekorlar. (YILMAZ ÖZDİL - HÜRRİYET)