Cumhurbaşkanlığı seçimi için en az 367 oy aranacağını seçimden çok önce ilan eden
Yargıtay Onursal Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu, bir süredir
AK Parti'nin
laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline geldiğini, bu nedenle kapatılması gerektiğini savunuyordu.
Kanadoğlu,
Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi'nin şubat başında düzenlediği panelde şöyle demişti:
"Siyasi partiler, Ana
yasa'nın ve yasa hükümlerinin içinde faaliyette bulunmak zorundadır. Siz bu zorunluluğu bir kenara bırakıp, laiklik ilkesine aykırı eylemde bulunursanız, siz kapatılmayı hak edersiniz."
Başsavcı, Kanadoğlu'nun beklentisini boşa çıkarmadı ve dün piyasaların kapanmasının ardından
kapatma davasını açtı.
Karar istendiği gibi çıkarsa, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül Çankaya'dan inip partinin başına geçmesin diye olsa gerek, ona da 5 yıl
siyaset yasağı istenmiş.
Demokrasiler tarihinde bir ilk de bu olsa gerek.
Bugün pek çok şey belirsiz.
Belli olan bir şey var, TBMM'de grubu bulunan iki parti hakkında "
kapatma davası" açılmış olması gerçeği.
Kapatılmış parti mezarlığına dönen
Türkiye'de bugüne kadar 30'dan fazla parti
mahkeme kararıyla siyasi yaşama
veda etti.
AB reformları çerçevesinde
Anayasa'nın parti kapatmayı düzenleyen 69'uncu maddesinde köklü değişiklik yapıldı. Maddenin son hali kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nde beşte üç çoğunluk arıyor.
Bu koşullar bir parti hakkında kapatılma kararı verilmesini son derece zorlaştırıyor.
Ancak unutmamak gerekir ki, 367 şartı da "Bu kadarı da olmaz" denmesine rağmen büyük çoğunlukla alınmıştı.
Biz yine de Türkiye'de siyasetin mahkeme kararlarıyla değil de, halkın serbest iradesiyle belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Siyasete
doğal olmayan yollarla müdahale, Meclis'teki AK Parti Grubu'nun aynı çoğunlukla yoluna devamını engelleyemeyeceği gibi, önümüzdeki ilk seçimde planlananın çok dışında bir tabloyla karşı karşıya kalmanıza yol açabilir.
Tarih, bize bunun hep böyle olduğunu gösteriyor.
Bu işin birinci yönü.
İkincisi ise
cumhurbaşkanının bile kapatma davasında siyaset yasağına konu olabilmesi, rejimin ciddi bir sarsıntıdan geçtiğini gösteriyor.
Dileriz, Türkiye bu büyük kavgadan yara almadan çıkar.
ERGUN BABAHAN- SABAH