17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu gerçekleştirenler arasında yer alan İstanbul Organize Suçlarla Mücadele eski Şube Müdürü Nazmi Ardıç ve eski Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu, rüşvet aldığı iddia edilen dört bakanla ilgili TBMM’de kurulan soruşturma komisyonuna ifade vermek için TBMM Başkanlığı’na başvurdu.
Bugün öğlen saatlerinde TBMM’ye gelen iki eski polis, dilekçelerini TBMM Başkanlığı’na verdi. “Soruşturma süreci içerisinde yaşanan bütün hadiseler, dosya içerisinde hangi delilin nasıl elde edildiğine yönelik yapılan tüm aşamalar çalışmalar bunların tamamı ile ilgili olarak tanıklık yapabilecek bir pozisyonum var.” diyen Ardıç, soruşturmaya daha sonra atanan Cumhuriyet Savcısı’nın da bazı delilleri görmezden geldiğini, planlanan delilleri de temin etmediğini söyledi. Topçu ise "Yaptığımız inceleme neticesinde hem dosyadaki somut maddi gerçeklerle çelişen hem de şu andaki yasal mevzuatla çelişen bazı unsurlar tespit ettik. Tespit ettiğimiz bu unsurların değerlendirmelerin konuyu şu an Meclis’te inceleyen komisyonumuzca da ele alınıp değerlendirilebilmesi için biz de tarih önünde tarihi bir sorumluluk gereği milletimiz bizi yetiştiren devletimize ve milletimize borcumuzu ödemek adına tarihi sorumluluğumuz gereği dilekçemizi sunduk.” diye konuştu.
SORUŞTURMA SÜRECİNİN BAŞTAN AYAĞA BÜTÜN AŞAMALARINA VAKIFIM
Dilekçelerini sunduktan sonra çıkışta gazetecilere açıklamalar yapan Nazmi Ardıç, başvuru sebeplerini “17 Aralık yolsuzluk soruşturma süreci sonrasında Meclis’te bir soruşturma komisyonu oluşturuldu dört bakanla ilgili olarak. Bu komisyona dilekçe vermek üzere geldim. Komisyonun yapmış olduğu çalışmalarda birçok kişiyi dinliyor komisyon. Ben de bu soruşturma ile ilgili olarak özellikle soruşturmanın Çevre Bakanlığı, Anıtlar Kurulu Fatih Belediyesi ve TOKİ’deki yolsuzluk boyutuyla ilgili aşamalarında bu süreci yürüten emniyet ayağında kolluk ayağındaki işlemeleri yürüten Organize Suçlar Şubesi’nin o dönemdeki şube müdürüydüm. Adli kolluk Amiri sıfatıyla soruşturma sürecinin kolluk ayağındaki tüm işlemlerin koordinesinden yönetiminden sorumluydum. Ve o soruşturma sürecinin baştan ayağa bütün aşamalarına vakıfım.” diye açıkladı.
“Soruşturma süreci içerisinde yaşanan bütün hadiseler, dosya içerisinde hangi delilin nasıl elde edildiğine yönelik yapılan tüm aşamalar çalışmalar bunların tamamı ile ilgili olarak tanıklık yapabilecek bir pozisyonum var.” diyen Arıç, bu komisyona böyle bir tanık olarak beyan vermenin gerekli olduğunu düşündüğünü belirtti. Nazmi Ardıç, “Bir Türk vatandaşı olarak milletime borcumu ödemek adına bu tarihi süreçte komisyona tanılık müracaatımı yapmamın bir borç olduğunu düşündüğüm için geldim, dilekçemi yazdım ve Meclis Başkanlığı’na sundum. Kabul ettiler kayda aldılar, değerlendirecekler.” diye ekledi.
"TAKİPSİZLİK KARARI YANLI"
Ardıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ayrıca komisyona dilekçemde de bunu özellikle belirttim. Kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verildi savcılıktan. Birkaç karar var. 17 Aralık soruşturması ile ilgili olarak. Bu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların bütün detaylarını da inceledim. Soruşturma sürecinin de tüm detaylarına vakıf olduğum için savcının elbetteki takdiridir bir soruşturma makamıdır yetkili makamdır ancak biz de bu işi ilk defa yapmıyoruz ve bu zaman kadar birçok soruşturmada görev aldım yer aldım. İddianameler nasıl hazırlanır takipsizlik kararı nasıl verilir, delil nasıl elde edilir bunlarla ilgili tüm süreçleri yüzlerce defa binlerce defa yaşamış biriyim. Bu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yansız bir soruşturma sonrasında yapılmış olduğuna dair kalbim mutmain değil. Yanlı olduğu yönünde bir kanaatim var bu kararın. Bu benim şahsi kanaatim tabi. Bununla ilgili de şu anda Meclis’te bir komisyon var. Ben bu komisyonun incelemesine katkı sunacağımı düşünüyorum.”
"SAVCININ TOPLAMADIĞI BİRÇOK DELİL VAR"
Takipsizlik kararı veren savcının da dosya içerisinde görmezden geldiği deliller olduğunu söyleyen Ardıç, "Bir de toplamadığı deliller var. Çünkü o soruşturma sürecinde birçok delil operasyon sürecinden sonra toplanmak üzere planlanmış ve o süreçten sonra toplanacak delillerle soyanın ikmal edilmesi düşünülmüştü. Çünkü soruşturmanın operasyon yapılacağı ana kadarki aşamasında birçok delil toplanıyor ama örtülü bir soruşturma süreci yürütülüyor. Daha sonraki aşamada aleniyet kazandıktan sonra bir açık soruşturmayla birçok kurumla yazışmalarla alacağınız kayıtlar deliler belediyeden bankalardan vergi dairesinden birçok kurumdan yazışmayla alabileceğiniz birçok delil daha sonraya bırakılıyor operasyon sürecine ve ondan sonraki soruşturmaya bırakılıyor. Sebebi soruşturmanın gizliliğinin ihmal edilmemesi ve açığa çıkmadan soruşturmanın yürütülebilir olması. Bütün soruşturmalar böyle yürütülür bu soruşturmaya mahsus değil. Tüm soruşturmalarda soruşturmanın açığa çıkmasına neden olacak deliller planlanır programlanır operasyon sürecinden sonra ayniyet kazandıktan sonra yazışmalar yapılmak suretiyle alınır ve dosyaya eklenir. Planlanan birçok delilin hiç birisini Cumhuriyet Savcısı dosyayı devraldıktan sonra temin etmedi, almadı bunları. Toplamadığı birçok delil var. Dosyanın içerisinde toplanması gerektiği açık bir şekilde görülen. Benim böyle yanlı bir soruşturma yapıldığı kanaatini sahip olmamın ana etkeni bu. Toplanması gereken birçok delilin toplanmamış olması.”
İkinci etkenin de cumhuriyet savcısının kararında, dosyada açık bir şekilde görülen delillerin olmadığını beyan etmesi olduğunu söyleyen Ardıç, "Takipsizlik kararında, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında. Bu gerekçeyle ben bu takipsizlik kararını çok da sağlıklı bir soruşturma sürecinden sonra verilmiş bir karar olmadığını, ya da tarafsız yansız yürütülen bir soruşturma sonrasında verilmiş bir karar olmadığı kanaatindeyim. Bu kanaatimi de vicdanen bu meseleyle alakalı bir komisyon kurulmuş meclis bu konuya el atmış bu konuyla ilgili şu anda başlangıcı itibariyle aksayan birçok yönleri olsa bile halihazırda yürüyen bir Meclis soruşturma komisyonu var. Bu komisyonda bu meselelerin ele alındığı değerlendirildiğini biliyorum ve vicdani bir kararla Meclis’e gelmek, düşüncemi ve tanıklık yapabileceğim hususları Meclis komisyonuna Meclis Başkanlığı’na arz etmek, tanıklık yağabileceğimi beyan etmek, tanıklığım kabul edilmesi durumunda da bildiğim her şeyi kendilerine anlatabileceğimi izah edebileceğimi ifade etmek adına yazdığım dilekçemi Meclis Başkanlığı’na sundum.” şeklinde konuştu.
Kendisine görmezden gelinen delillerin neler olduğu sorulan Ardıç, bu konuda kamuoyuna açıklama yapamayacağını ama yetkili kişilere açıklayabileceğini ifade etti: “Bu husus çok ayrıntılı bir konu. Sormuş olduğunuz soru çok ayrıntılı bir konu. Henüz takipsizlik kararına itirazlar sonuçlanmadı kesinleşmediğinden dolayı bu konuda açık bir beyanda bulunmam çok mümkün değil şu an itibari ile. Soruşturmanın gizliliği yasal süreçler halen devam ediyor. Bunu ancak yetkili bir makamın bana sorması durumunda ifade edebileceğim. Kamuoyuna bunu deklare etmem yasal olarak sorumluluk doğurur. Bundan dolayı şu an ifade etmem mümkün değil. Ancak günü geldiğinde bunları da ifade etmek mümkün hale gelebilir.”
"ŞÜPHELİLERLE YAKIN İLİŞKİSİ OLANLARI DİNLEDİLER, AMA POLİSLERİ DİNLEMEDİLER"
“Komisyondan beklentiniz ne?” diye de sorulan Ardıç, şu cevabı verdi:
"Milletin iradesini temsilen oluşmuş bir Meclis’te yine milletin iradesinin ortaya konması icra edilmesi millet adına burada bir soruşturma komisyonunda bir soruşturma görevi ifa etmesi bu komisyonun yükümlülüğü. Şu ana kadarki süreçte aslında ben komisyonun kendiliğinden bizi çağırmasını beni çağırmasını Yakup Saygılı’yı çağırmasını ya da benim yardımcılarını da çağırmasını ya da bu soruşturma sürecinde aktif görev almış arkadaşlarımızı çağırıp görüşmesini beklerdim. Komisyonun kendisi böyle bir irade beyanında bulunmadı. Bizim vakıf olduğumuz bilgilerden çok daha sınırlı boyutlarda dahli olan müdahalesi olan ya da tanıklık potansiyeli olan kişileri çağırdılar. Ve bunları dinlediler. Bu dinlemiş oldukları kişilerin de çoğunluğu aslında şüphelilerin ilişkili olduğu kişiler. Şüpheliler ile direkt ilişkisi ve irtibatı olan kişiler. Kaldı ki bunlar bile komisyona dosya verilerini kısmen doğrulayan açıklamalar yapıyorlar bir kısmı itibariyle. Ama Meclis’in çağırmış olduğu kişiler daha çok şüphelilerin birebir ilişkili olduğu taraf olma ihtimali potansiyeli olan kişiler. Bunları dinliyor komisyon. Ben Komisyondan tarafsızlığı konusunda tarafsız ve etkin bir soruşturma yürütüyor olmalarının temini açısından gereklilikleri gözetmelerini bekliyorum. Millet iradesini temsil ediyorlar. Bu iradenin gereğini ifa etmelerini bekliyorum. Henüz komisyon da çalışıyor peşin bir hükümde bulunmamak gerekir şu aşamada. Komisyon çalışmasını tamamladığında ancak net bir değerlendirme yapmak mümkün olacaktır. Şu an itibariyle benim umduğum kişileri çağırıp dinlemedi komisyon. Umarım dinlerler. Ama komisyonun da sınırlı az bir süresi kaldı. Bunu da bildiğim için süre geçmeden geleyim ben de borcumu ödeyeyim, milletime olan borcumu ödeyeyim istedim. Onun için bu müracaatımı yaptım.”
Son olarak 17 Aralık’ın ardından ne görevler yaptığı ve şu an hangi konumda bulunduğu sorulan Ardıç, "Süreçten sonra 5 tane tayin gördüm. 3’ü İstanbul içerisinde geçekleşen tayinlerdi polis okullarına. Önce müdüriyet emrine görevden el çektirilip görev verilmeyen kızak pozisyonunda müdüriyet emrini aldım. Daha sonra iki polis okulunda görev aldıktan sonra Yozgat ardından Karaman iline tayinim yapıldı. Karaman ilinde göreve başladığım gün de açığa alındım görevden el çektirildim. Şu an itibariyle yaklaşık 3 ayı aşkın bir süredir açıktayım. Karaman Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görünüyorum ancak 17 Aralık’tan sonra 18 Aralık sabahı 18 Aralık 2013 tarihinden itibaren nasip olmadı bir gün hizmet etmek, görev yapmak. Ben halen görevde görünüyorum emniyet teşkilatı personeli görünüyorum ama bir gün bile aktif fiili bir hizmet sunabilmem mümkün olmadı. Çünkü daha önce verildiğim kadrolarda da bir iki saat bir iki hafta ders verme imkanım oldu ama onu istisna tutarsak herhalde hiç görev verilmeden bekletilen bir pozisyondaydım. Şu anki durumumu budur.”
YASİN TOPÇU: ASAL VE OBJEKTİF ŞEKİLDE ELDE EDİLEN DELİLLER GÖRMEZDEN GELİNDİ
Komisyona dilekçe veren bir diğer isim olan eski Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu ise şu açıklamada bulundu: “Ben İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Rıza Sarraf ve arkadaşları ile ilgili yürüttüğü soruşturmanın adli kolluk ayağını yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde Şube Müdür Yardımcısı olarak görevliyken operasyonun gerçekleştirilmesinin ardından 18 Aralık günü görevden alındım. Komisyonun şu an incelediği soruşturmanın başlangıç aşamasından görevden alındığım tarihe kadarki bütün aşamalarında olayları delilleri tarafımdan biliniyor. Bu soruşturma kapsamında yakalamalar ve aramalar icra edilene kadarki süreçte yasalar gereği gizli soruşturma teknikleri kullanıldı ve bu kapsamda oluşturulan süreç sonrasında yakalama faaliyetleri başladı. Akabinde biz görevden alındıktan sonra aslında yasalar gereği gizli olarak yürümesi gereken soruşturma tekniklerinden sonra işte aleniyet kazandıktan sonra operasyonla yakalamalarla aleniyet kazandıktan sonra dosyaya dosyanın tam olarak ikmal edilebilmesi için aramalarda elde edilen delillerin değerlendirilmesi analiz yapılması banka idarelerinden gümrük idarelerinden tapu idarelerinde belediye idarelerinden soruşturma kapsamında bağlantısı olan belgelerin temini bu temin edilen belgelerin kaynağından doğrulatılması, elde edilen bilgisayarlar el koyulan bilgisayarlar üzerinde yapılan incelemelerle ilgili analiz çalışmaları gibi çalışmalar operasyon aleniyet kazandıktan sonra gerçekleşecekti. Fakat bu delillere vakıf olan olaylara kişilere fiillerle failler arasındaki nedensellik bağını ortaya koymaya yarayan bütün unsurlara vakıf olan personel bu tasfiye sürecinde görevden alındıktan sonra bu süreç tamamlanamadı. Bu süreci gereği Cumhuriyet Savcısının tamamlaması gerekirken Cumhuriyet Savcısı da ilave bir delil eklemek yerine tamamen yasal ve objektif şekilde elde edilmiş delilleri de görmezden gelerek doya hakkında takipsizlik kararı verdi. Dosyaya verilen bu takipsizlik kararı ile ilgili bir inceleme yaptık. Yaptığımız inceleme neticesinde hem dosyadaki somut maddi gerçeklerle çelişen hem de şu andaki yasal mevzuatla çelişen bazı unsurlar tespit ettik. Tespit ettiğimiz bu unsurların değerlendirmelerin konuyu şu an Meclis’te inceleyen komisyonumuzca da ele alınıp değerlendirilebilmesi için biz de tarih önünde tarihi bir sorumluluk gereği milletimiz bizi yetiştiren devletimize ve milletimize borcumuzu ödemek adına tarihi sorumluluğumuz gereği dilekçemizi sunduk. Eğer arzu ederler ve uygun görürlerse biz değerlendirmelerimizi sayın komisyon başkanlığınca paylaşabileceğimizi ifade ettik. Uygun görürlerse kendilerinden davet bekliyoruz.”
Topçu, 17 Aralık sonrası yaşadıklarını ise şöyle özetledi: "Operasyonun gerçekleştirildiği 17 Aralık gününden bir gün sonra soruşturma savcısının talimatı gereği o ana kadarki gizli soruşturma teknikleri ile elde edilmiş deliller üzerinden bir rapor hazırlanarak 309 sayfalık bir rapor hazırlanarak Meclisimize gönderilmek üzere Cumhuriyet savcılığına teslim ettik. Sonraki süreçte Meclisimize gönderdiğimiz bu raporla ilgili İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu önce bir disiplin soruşturması açıldı ve bu kapsamda soruşturma kapsamındaki bakanlarla ilgili el aldığımız unsurlar onlarla ilgili elde edilen delilleri anlatmamız nedeniyle kendileri hakkında suç isnadında bulunduğumuz, görevi kötüye kullandığımız iddia edilerek meslekten ihraç talepli bir soruşturma başlatıldı. Ve ben 20 Ekim itibariyle meslekten ihraç edildim. Şu an meslekten ayrıyım.”
CİHAN