Kendi yaptığı 4 katlı binada eşini, 4 çocuğunu ve annesini kaybeden Sönmez, “Yuva değil
tabut inşa etmişim” derken gözyaşlarına boğuldu.
Deprem felaketiyle sarsılan
Van ve Erciş yaralarını sarmaya çalışıyor. İş makineleri sesinin
ambulans seslerine, çığlık ve gözyaşının
toprak kokusuna karıştığı şehirde hayat durmuş. Tüm dükkanlar kapalı ve sadece kefen satılıyor.
Elektrik ve suyun olmadığı Erciş, depremin şiddetinin en çok hissedildiği yerlerden biri. Birçok binanın tamamen yıkıldığı ilçede ekipler
arama kurtarma faaliyetlerine devam ederken vatandaşların umutlu bekleyişi sürüyor. Yıkılan her binanın altından farklı dramlar çıkıyor.
BAKIŞLARI HEP AKLIMDA
Erciş'in girişinde bulunan 4 katlı binanın sahibi Murat Sönmez, kendi eliyle yaptığı binada tüm ailesini kaybetti. Eşi, 4 çocuğu ve annesi
beton yığınlarının altında can verdi. Sönmez, “Her köşesini kendi elimle yaptım.Ama yuva değil tabut yapmışım” derken ağlıyor. Keresteci olan Sönmez, eşi Meral ile kızları Nisa (4), Meryem (7), Aslı (13) ve Zeynep'i (16) yitirmenin acısını yaşıyor. Deprem sırasında annesi Hatice ile ailesi evdeymiş. Kendisi ise dışarıda. Sönmez, “Daha kızlarımı gelin edecektim. Hepsi pırıl pırıldı. Son sözleri, bakışları zihnimden gitmiyor. Bu acıya nasıl dayanacağım” diyor. Tüm yakınlarını defneden Sönmez, yıkıntı evin bahçesinde kurulan taziye alanında
başsağlığı dileklerini kabul ediyor.
ELİNDE KUR'AN'LA ÇIKARDIK
6 katlı binanın 2 katını barınmak, alt katını pastane dükkanı olarak kullanan Talip Alakul da yakınlarını kaybetmiş. 25 yaşındaki oğlu Vedat'ın eşi Sevim ile 40 yıllık hayat arkadaşı Saliha'yı kaybeden Alakuş, 16 kişinin
enkaz altında kaldığı binanın önünde umutla bekliyor.Ailesiyle vedalaşıp evden ayrıldığını söyleyen Alakuş,müteahhite
isyan ediyor. Yandaki binaya hiçbir şey olmadığını gösteren Alakuş, “Bizim bina neden bu hale geldi? Bir eksiklik, sıkıntı olmasa bunlar yaşanmazdı” ifadesini kullanıyor.Alakuş eşinin çıkartılış anını ise şöyle anlatıyor: “Gece geç saatlerde hareketlilik olunca evin tepesine toplandık.Amaçıkan eşimin cansız bedeniydi. Elinde
Kuran-ıKerim yani depremsırasında
ibadet ediyormuş. İnşallah öte dünyada kavuşuruz.”
YAVRUMUN ÖRTÜSÜNE TAŞ DOLUYOR
13 yıllık eşi ile 3.5 yaşındaki kızının çıkartılmasını bekleyen Yozgatlı öğretmen
Cemal Uçer, dualarına gözyaşlarını akıtıyor. Tamamen yıkılan 6 katlı Dağ Apartmanı'nın önünde umudunu yitirmeyen Uçer, 10 yıldır Erciş'te Elazığlı eşi Saadet ile birlikte görev yaptığını anlatıyor. Uçer, deprem sırasında dışarıda olduğunu söylüyor. Kirada oturduğu evde bina sahiplerininde enkaz altında olduğunu belirten Uçer, enkazdan çıkartılan her parçaya dikkatle bakıyor. Katların birbirine girdiğini söyleyen Uçer “Kızım Zeynep'im” diyerek ağlıyor. Uçer'in titreyen dudaklarından şu sözler dökülüyor: “Zeynep'imin severek aldığı
yatak örtüsüne taş dolduruyorlar. Kızımın bisikleti. Onları yalnız bırakıp gittim. Keşke gitmeseydim de ben de onlarla olsaydım.”