CHP GENEL BAŞKANI DENİZ BAYKAL
Baykal, özel uçakla Malatya'ya gelerek, 15 bin konutluk Kentsel Dönüşüm Projesi'nin başlatıldığı Yamaç Mahallesi'nde vatandaşların sorunlarını dinledi.
Kentleri güzelleştirirken, yıllardır orada yaşayan insanların huzursuz edilmemesi gerektiğini belirten Baykal
Ergenekon ile ilgili soruları yanıtsız bıraktı.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN
Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin, ''Ergenekon''
iddianamesiyle ilgili olarak, ''Bizim savcılarımız ve hakimlerimiz hiç kimsenin hasımı değildir, hiç kimseyi de hasım olarak görmezler. Onlar sadece yasaların kendilerine verdiği görevleri ifa ederler.
Adalet Bakanı Şahin, ''Ergenekon'' iddianamesiyle ilgili sorular üzerine, iddianameyi henüz okumadığını söyledi.
İddianamenin
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kitap haline getirildiğini, iki cilt olacağını ve iddianamenin taraflara ve
avukatlarına kitap halinde teslim edileceğini bildiren Şahin, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in dün kendisini aradığını, iddianamenin
mahkemece kabul edildiğini söylediğini kaydetti.
Davanın Silivri'deki ceza
infaz kurumunun
duruşma salonunda görüleceğini anımsatan Şahin, bu duruşma salonunda yeni düzenlemeler yapılarak salonun genişletileceğini ve yapılan çalışmaların duruşma gününe yetiştirileceğini söyledi.
İddianamenin içeriğiyle ilgili bilgileri dün
akşam haber bültenlerinden öğrendiğini kaydeden Şahin, şöyle konuştu:
''Benim için de
sürpriz olan bir iddia ve bu iddiaya dayalı delillerle karşılaştım. Bu kadar önemli görevlerde bulunmuş kişilerin bu tür iddialara muhatap olması kişisel olarak, bir vatandaş olarak beni üzmüştür.
Türkiye bir hukuk devletidir, Türkiye'de kurallar vardır, bu kurallara herkes uyacak. Kurallara uymamanın müeyyideleri vardır, müeyyidelerin de uygulamasını bağımsız yargı organlarımız yapacak. Bizim savcılarımız ve hakimlerimiz hiç kimsenin hasmı değildir, hiç kimseyi de hasım olarak görmezler. Onlar sadece yasaların kendilerine verdiği görevleri ifa ederler. Böyle bir iddianameyi hazırlayan ve aylardır çalışan savcı arkadaşlarımız hukukun gereğini yerine yerine getirme çabası içerisindeler. Dün iddianameyi kabul eden 13. Ağır
Ceza Mahkemesinin başkan ve üyeleri de aynı şekilde hukuk çerçevesinde kendi görevlerini yapıyorlar.
Yargılama yapılacak sonuç ne olacak hep birlikte göreceğiz.''
Şahin, bakanlığın idari görevleri dışında, bağımsız yargı organlarına talimat vermelerinin,
davaları nasıl takip edecekleri ve nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda görüş bildirmelerinin mümkün olmadığını vurguladı.
TBMM ESKİ BAŞKANI BÜLENT ARINÇ
Bülent Arınç, ergenekon
soruşturması ile ilgili iddianamenin kabul edildiğini anımsatarak, ''Bu son yıllarda yapılan
emniyetin ve daha sonrasında da bizzat savcı ve hakimlerin yürüttüğü bir yargı operasyonudur. Burada ne Hükümetin, ne
AK Parti'nin, ne senin ne de benim hiç birimizin dahili yok. Türkiye'de zaten bu işler böyle olur. Herhangi bir
suç örgütü varsa, herhangi bir suçun işlendiğini haber almışlarsa, bu konuda güvenlik güçleri gerekli çalışmayı yaparlar'' diye konuştu.
Soruşturma kapsamında bazen gözaltına almalar, bazen tutuklama ya da tutuksuz yargılama sürecinin yaşanabileceğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Bu iddianamede görüyoruz ki içlerinde
emekli subaylar da var. En üst rütbesine kadar isimler
sanık olarak geçmektedir. İçlerinde
sivil kişiler bulunmaktadır. Gazeteciler, yazarlar bulunmaktadır. Bir suç örgütü ile ilgili yargı süreci başlamıştır. Bütün bunların ortaya çıkarılması, iyi bir yargı sürecinden sonra hak edenlerin layık olduğu cezalara kavuşturulması, bizim hukuk adına dileğimizdir. Hiçbirisi ile şahsi olarak ne kırgınlığımız ne düşmanlığımız var.''
BBP GENEL BAŞKANI MUHSİN YAZICIOĞLU
BBP Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu, ''İddianame (Ergenekon), son derece kapsamlı, vahim iddiaların yer aldığı, toplumu şok edecek iddiaların olduğu bir iddianame'' dedi.
İzmir'de düzenlenen basın toplantısında Türkiye gündemiyle ilgili açıklamalar yapan Yazıcıoğlu,
darbelere karşı olduklarını, sandıktan gelenin, sandıkla gitmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'yi yıllardır idare edenlerin güvenlik,
özgürlük ve
refah konularını sağlayamadıklarını savunan Yazıcıoğlu, şöyle devam etti:
''
Ergenekon davası ile bir siyasi partinin
kapatma davasına baktığımızda bunu açıkça görüyoruz. Neden bunlar gündemimizde var? Siyasilerimizin gerçek anlamda
demokrasi ve hukukun üstünlüğünü sağlamada yeterli olmadıklarını görüyoruz. Ergenekon davası ne olacak? Bir hukuk devletinde bu sorular sorulabilir mi? Olmaz, neden? Çünkü hukuk devletinde yargıya güven tamdır, yargı görevini yapar, nereye gidiyorsa götürür. Yargı kararına göre icra gerekeni yapar, kim tutuklanacaksa bulur cezaevine koyar. Ama Türkiye'de biri gözaltına alındığı anda ya kahraman ilan ediyoruz ya da suçlu.
Medya hemen ikiye ayrılıyor, ideolojik gözlüklerle bakıyorlar.
İstihbarat, emniyet gerçekten zamanında görevini yapıyor, savcı ve yargıçlarımız bağımsız karar veriyorsa, yasama, yürütme, yargı ayrı işleyebiliyorsa, ne Sayın Erdoğan'ın savcılığına ne Sayın Baykal'ın avukatlığına ihtiyaç olur. Tersine bir dava olsaydı da eminim Sayın Baykal
savcılık, Sayın Erdoğan avukatlık yapacaktı.''
Davanın ne kadar derin ilişkilerin oluştuğunu ortaya koyduğunu ifade eden Yazıcıoğlu, ''İddianame son derece kapsamlı, vahim iddiaların yer aldığı, toplumu şok edecek iddiaların olduğu bir iddianame. Hepimizin beklentisi, suça kim bulaşmışsa, rütbesi, şöhreti, görevi,
ekonomik durumu ne olursa olsun yargının ona dokunabilmesidir. Kimsenin imtiyazı olmamalı, ama kişilik hakları da korunarak
adalet sağlanmalı. Vatandaşımızın vicdanı, yargı sonuçlarıyla örtüşmelidir'' diye konuştu.
Muhsin Yazıcıoğlu, Ergenekon operasyonunun
temiz eller operasyonuna benzetilmesinin doğru olmadığını savunarak, ''
Hayır,
temiz eller değil. Kim devletin imkanlarını kullanarak çeteleştiyse çökertilmesini bekliyoruz, ama aynı zamanda,
ihale mafyalarının da iktidarların devlet kaynaklarıyla istediği kimselere imkan sağlamasının da bitirilmesini bekliyoruz'' dedi.
Türkiye tarihinde ''darbe heveslilerinin'' hep olageldiğini öne süren Yazıcıoğlu, ''Zamanın gazetecileri ordu mensuplarıyla çember oluşturarak darbe heveslerine kapılmışlardır. 'Halka güvenmeyen,
halk yapamaz' diyen Jakoben anlayışla ülkeyi yönetmek isteyenler hep vardı. Başarılı olma ihtimali nedir, o ayrı. Ama böyle hevesler hep vardı'' diye konuştu.
Gözaltına alınan isimlerden bazıları hakkında ''Çok değerli insan, ona niye dokunuluyor?' dendiğini anlatan Yazıcıoğlu, ''Çobana dokunulsun ona dokunulmasın mı?'' dedi.
BBP lideri Yazıcıoğlu, mahkeme tarafından suçu sabit görülene kadar herkesin suçsuz görülmesi gerektiğini de vurguladı.
ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA SARIGÜL
Ergenekon ile ilgili Baykal'ın bazen savcı bazen hakim bazen de avukat olduğunu kaydeden Sarıgül, "Devlet herkesin devletidir. Devletin de kuralları vardır. Birilerinin devlet adına hareket etmesini, demokrasi dışı anlayışları doğru bulmuyorum ve de onaylamıyorum.
Savcılar cumhuriyetin savcılarıdır. Senin savcın, benim savcım olmaz. Senin partinin savcısı, benim partimin savcısı olmaz. Savcılarımız bütün yurttaşlarımızın savcısıdır." şeklinde konuştu.
"Savcıların ve hakimlerin işlerine hiç kimse karışmamalıdır" diyen Sarıgül, "Biz askerimizi severiz ama biz askerimizi kışlada severiz. Biz herkesin kendi işini yapmasını arzu ederiz. Sayın Baykal, bu davada avukatlığa soyunduğunu söyledi. Bekliyorum. Baykal şimdi Hurşit
Tolon paşanın ve diğer paşaların avukatlığını alsın ve avukatlığı yürütsün. Lafı söylemek kolay, arkasında durmak önemli. Onu diyen bir kişinin yüz binleri meydanlara dökmesi lazım. Laf olsun
torba dolsun diye konuşuyor." diye konuştu.
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI RECAİ KUTAN
Saadet Partisi Genel Başkanı
Recai Kutan, 'Türkiye'nin yeni bir demokrasi ayıbıyla karşı karşıya kalmaması için AK Parti kapatılmamalıdır'' dedi.
Saadet Partisi İl Başkanları ve İl Müfettişleri Toplantısı,
Ankara İl Başkanlığı Binasında gerçekleştirildi.
Kutan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, tarihi bir dönemeçten geçen Türkiye'nin ''AK Parti ve CHP'nin yanlış politikaları nedeniyle huzursuzluk ve kamplaşma ortamına sürüklendiğini'' öne sürdü.
Son günlerde ortaya çıkan bazı konuların ülkedeki gerçek gündemi unutturduğunu savunan Kutan, bunlardan birinin AK Parti hakkında açılan
kapatma davası olduğunu belirtti. Kutan, bu davanın ''Parlamenter demokratik
sistem açısından son derece kaygı verici'' olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Siyasi partilerin bir
takım faraziyelerle kapatma tehdidi altında bırakılması sonucunda, 'laikliği koruyalım' derken demokrasi çiğnenmekte,
milli irade ihlal edilmektedir. Bize göre şiddete bulaşıp terörü
teşvik etmedikçe,
siyasi partiler hakkında kararı mahkemeler değil, sandıklar vermelidir. Türkiye'nin yeni bir demokrasi ayıbıyla karşı karşıya kalmaması için AKP kapatılmamalıdır, diyoruz.''
Kutan,
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın'ın
seçimlere ilişkin açıklamasını da hatırlatarak, ''Türkiye, şu dönemde tam bir gerginlik içindedir. AKP'nin başarısızlıkları ortaya çıktı ancak bu dönemde seçim, milli menfaatlere uygun değildir'' diye konuştu.
''Ergenekon Davası''na da değinen Kutan, bu konunun derinlemesine araştırılmasını ve hukuki gereklerin yerine getirilmesini istediklerini söyledi.