Yapı denetimindeki usulsüzlüklerin ardından zemin etütleri de kara bir tablo ortaya çıkardı. İnşaat zemininin depreme dayanıklılığını gösteren
raporlar baştan savma hazırlanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin İnceleme Müdürü uyardı: “Etüt-ler artık fason üretime dönüştü. 15 dakikada önümüze geliyor.” 17
Ağustos Marmara Depremi’nde yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetti. 365 bin konut
hasar gördü.
Türkiye deprem kuşağında olduğu için
ülke genelinde sürekli bir hareketlilik yaşanıyor. 15 milyona yakın nüfusuyla Türkiye’nin can damarı olan İstanbul için özel tedbirler konuşuluyor. Ancak acılar unutuldukça ihmalin boyutları da büyüyor. Güvenli bina yapımının en önemli şartı olan zemin etütleri baştan savma yapılıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürü Mahmut Baş’ın verdiği bilgiler bu konuda yaşanan acı gerçekleri gözler önüne seriyor. 15 günde hazırlanması gereken zemin etütlerini 15 dakikada getirenlerin olduğunu vurgulayan Baş, bu raporların artık ‘fason üretime’ döndüğünü belirtiyor. “Bina Kağıthane’de,
sondaj çalışması Zeytinburnu’nda yapılmış. Jeofizik incelemeler ise Kartal’da çıkıyor.” diyen Baş, ciddi firmaların iş yapamadığını, yarım saatte kim rapor verirse ona gidildiğini anlatıyor. 10 metre sondaj yapılıp 30 metre gibi gösterildiğini belirtirken, can ve mal güvenliğini hiçe sayanlar için meslek odalarını göreve çağırıyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 2. Başkanı Doç. Dr.
Oğuz Gündoğdu da benzer tespitlerde bulunuyor; depremden sonra gelişigüzel zemin etüdü yapılmaya başlandığına dikkat çekiyor. Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Yard. Doç. Dr.
Yıldırım Güngör ise işsiz ve tecrübesiz mühendislerin bu işi çok
ucuza yapmalarından şikayetçi. Güngör, 2-3 milyon YTL’lik bir binanın etüdünün 200-300 yeni liraya yaptırılmak istenmesini anlayamadığını ifade ediyor. Bayındırlık Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, çok
komik raporlarla karşılaştıklarının altını çizerken,
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür’e göre bu tablonun tek tanımı var: ‘Cinayet’.
Marmara Depremi’nin ardından 19 ilde inşaat denetimini belediyelerden özel sektöre devreden ‘yapı denetim
sistemi’ getirilmişti. Ancak sistem kısa sürede çatırdadı. 2004 yılında sahte
belge kullandıkları gerekçesiyle 5 firmanın faaliyetleri askıya alındı.
Zaman, 6
Mart 2005'te konuya dikkat çekmiş, bu firmaların başka isimler altında tekrar çalıştıklarını duyurmuştu. 25
Ekim 2005'teki haberde ise sorumlu oldukları inşaatları
denetlemeyen 48 firmanın kapatıldığı yazılmıştı. Çarpıklığın bir benzeri şimdi de zemin etütlerinde yaşanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zemin İnceleme Müdürü Mahmut Baş, denetlediği raporlarda karşılaştığı manzarayı şöyle anlatıyor: “Bina Kağıthane'de, sondaj çalışması Zeytinburnu'nda yapılmış. Jeofizik incelemeler ise Kartal'da çıkıyor. 15 günlük incelemelerle hazırlanması gereken raporları 15 dakikada sağdan soldan alarak veriyorlar. Yani iş fason üretime dönmüş.” Ciddi firmaların iş yapamadığını ileri süren Baş, “Yarım saatte kim rapor verirse ona gidiliyor. Başkasının raporundan çalıyor kendi raporuna koyuyor. Sondaj yapması gerekirken boş veriyor. 30 metre yapması gereken sondajı 10 metre yapıyor ve 30 metre gösteriyor. Can ve mal güvenliği hiç umurlarında değil.
Meslek odaları ve bakanlığa çok iş düşüyor.” diyor. Başkan Gündoğdu da deprem sonrasında herkesin
simitçi gibi zemin etüdü yaptığını ifade ediyor. Bu raporların ‘
rant alanı' olarak görüldüğünü savunan Gündoğdu, sorunu denetim eksikliğine bağlıyor. Yard. Doç. Dr. Yıldırım Güngör ise yönetmeliğe rağmen 2-3 milyon YTL'lik bir binanın etüdünün 200-300 YTL'ye yaptırılmak istendiğini iddia ederek, “Yapılması gereken sondaj yapılmıyor. Doğru dürüst etüt deneylerini yapmıyorsunuz ve yanlış iş ortaya çıkıyor.” diye konuşuyor. Meslekte yeterlilik aranması gerektiğini vurgulayan Güngör, inşaat mühendislerinin okulu bitirir bitirmez 15 katlı bina yapabildiğine işaret ediyor. Güngör, bazı meslektaşlarının sahte laboratuvar fişleri kullandığına da değiniyor. Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Gönülalan da
genelgelerin meslek şovenizmi altında çıkartıldığına dikkat çekiyor. Denetim mekanizmasının mutlaka getirilmesi gerektiğini söyleyen Gönülalan, “Kişi, yasalarda yer olmadığı için jeofizik etüt de yapsa hiç ilgisi olmayan bir odaya onaylatabiliyor. Bunu önlemek için afet kanunlarının güncelleştirilmesi gerekiyor.” tavsiyesinde bulunuyor.İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Cemal Gökçe, zemin etütlerinin doğru yapılmadığını dile getirerek, “Etütleri uzmanlaşmış geo
teknik mühendislerinin yapmaları gerekiyor.” ifadesini kullanıyor. Deprem Uzmanı Naci Görür ise zemin etütlerinin özellikle deprem bölgelerinde en önemli unsurlardan biri olduğunu vurguluyor. İncelemelerin mühendislik kurallarına uygun yapı yapmak kadar önemli olduğunu belirten Görür, “Hem işveren hem de bu işi yapanlar formaliteyi yerine getiriyor gibi. Bazı yerlerde hiç sondaj dahi yapılmadan etüt yapılıyor. Bir bölgede etüt yapmak için belirli sayıda ve belirli derinlikte sondaj yapmak gerekiyor. Ama bazen 4 sondaj gerekirken bir tane dahi yapmadan düzmece ve genel raporlar veriyorlar.” diyor. İncelemeleri ciddi şekilde yapan firmaların da iş yapamadığını öne süren Görür, şunları söylüyor: “Zemin etüdü olmadan herhangi bir binanın veya tesisin inşa edilmesi özellikle deprem alanlarında bir
cinayettir. Bu işi ciddi şekilde yapmayan merdiven altı yaklaşımlar var. Bu yanlışlıklar her iki tarafın da duyarlı, ahlaklı ve dürüst olmasıyla aşılabilir. Ayrıca sıkı bir denetim mekanizması işletilerek bazı akreditasyonlar yapılmalı.” Zemin etütlerindeki sağlıksız yapı üzerine Bayındırlık Bakanlığı 18 Ağustos 2005'te bir genelge yayımladı. Bir zemin etüdünde yapılması gerekenlerin ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı genelgede, ‘Raporu hazırlayanlar gerekli mesleki bilgiler ile ilgili standartlar ve güncel bilimsel çalışmaları göz önünde bulundurmak zorundadır' ibaresi de yer aldı. Ancak Bayındırlık Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, genelgeye rağmen bazı kişilerin ucuz iş karşılığında zemin etütleri yaptığını ve olmayacak raporlarla karşılaştıklarını açıkladı.
17 Ağustos depreminin bedelini ağır ödediklerinin altını çizen yetkili, “Bu deprem çok ciddi bir uyarıcı oldu ve meslek adına ciddi işler yapıldı. Görülen eksiklikler zamanla tamamlanacak. İşin ciddiyetini bilen insan, paradan kaçınmak amacıyla eksik iş yapmaz. Olmayacak raporlar görüyoruz ve bunları reddediyoruz. Devletin ilgili birimlerine düşen, tasdik merciinde ciddi şekilde denetleme yapmaktır. Belediyesinden bayındırlığına kadar herkes bu insanlara göz açtırmazsa gereği yerine yapılır diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Zemin etüdü nedir?
Yeraltı tabakalarının hangi tür jeolojik yapıdan oluştuklarını, derinlik, kalınlık, yoğunluk, elektrik özdirenci, sismik hız, ivme, yeraltı suyu derinliği ve deprem karşısında gösterecekleri davranışları tespit etmek amacıyla yapılan etütlere deniyor. Etüt, zeminin cinsine ve aranacak şeye göre çeşitli yöntemlerle yapılıyor. Bu yöntemlerin en önemlileri ise şöyle sıralanıyor: Sismik, elektrik, manyetik,
elektromanyetik, gravite, radyoaktivite.
ZAMAN