"
İran,
PJAK'a karşı şiddetli savaş gösteriyordu. Ondan sonra bu savaşın olmadığı ortaya çıktı. Şimdi de Şemdinli'deki olayları
Kuzey Irak'tan değil İran tarafından sızan
teröristlerin gerçekleştirdiği görülüyor."
“Geçmişte bunlar olmamıştı. MİT ile İran arasında bilgi paylaşımı vardı. Bu paylaşımda
PKK ile mücadele konusunda işbirliğine gidilmişti. Komisyon kurulmuştu. Toplanmadı."
28 ŞUBAT MAĞDURU VAKIFLARA İADE-İ İTİBAR
Baş
bakan Yardımcısı
Bülent Arınç, 1990 ile 2010 yılları arasında kapatılan
vakıfların tamamını açıp
gayrimenkullerini iade edeceklerini açıkladı. Çalışmanın
Meclis açılır açılmaz kanunlaşacağını belirten Arınç, "Bu vakıflar belli
fişlemelere göre kapatılmış. O fişlemeler elimizde. İnsanlık ayıbı,
facia" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetelerin
Ankara temsilcileri ile iftarda buluştu. Gündeme ilişkin çok önemli açıklamalarda bulunan Arınç,
Suriye'nin yanında tavır alarak katliamı destekleyen İran'ın kendisini hayal kırıklığına uğrattığını vurguladı. Arınç Şemdinli'deki yüzlerce teröristinde İranüzerindengeldiğini açıkladı. Meclis'in terör gündemiyle toplanmasının PKK'nın planı olduğunu söyleyen Arınç, "
CHP bu tuzağa düşmemeliydi" dedi. 28
Şubat darbesinde bazı vakıfların haksız yere kapatıldıklarını da hatırlatan Arınç, "Meclis açıldığında kanunu getireceğim. 1990 ile 2010 yılları arasındakapatılanvakıfların tamamını açıpgayrimenkullerini iade edeceğiz" dedi. İşte Arınç'ın
tartışma doğuracak ifadeleri:
İran beni sukut-u hayale uğrattı
Suriye'de meseleye
insan hakları açısından baktık. İnsanlar kandil gecesinde bile hunharca katlediliyordu. Kendi
halkına karşı şiddeti tasvip etmedik. Biliyoruz ki İran Suriye'yi destekliyor. Yönetim olarak Esed'in yaptıklarını görmezden geliyor. 20 bin katledilmiş insan onların gözünde adeta bir suçlu. İran'ın açık desteğini görünce sukut-u hayale uğradım. Adında
İslam olan bir Cumhuriyet'in, Müslümanların,
hedef gözetmeksizin çocukları, kadınları öldürmesi
vahşetine sessiz kalmasını kabullenemiyorum. "Bu katliama neden sessiz kalıyorsun adeta destekliyorsun. Bu nasıl İslam Cumhuriyet'i" gibi ifade sarf ettim. İran'ı eleştirdim. Onlardan da bana yönelik bir iki cılız
eleştiri geldi. Önemli olan İslam ise dünyanın neresinde bir vahşet varsa, sahip çıkmak bir tarafa bunun kınanması lazım.
Salihi'nin söyledikleri çok yanlış
Bir mezhepsel yaklaşım, tarafgirlik ya da Suriye'nin kendisi açısından stratejik öneme sahip olması temel kabul edilerek Esed'in binlerce insanı öldürülmesine İran'ın sesiz kalmasını yakıştıramadım. Aradan 6-7 ay geçti. İran desteğini açıkça sürdürüyor. Esed'in zor durumda olduğunu bile bile. İşin içerisine başka argümanlar da katmaya başladı.
Türkiye ile İran arasındaki ilişkilere zarar verebilecek bir boyutu gösteriyor. Salihi geldi. Kendisi iyi bir diplomat. “Siz bizim Ayetullah'ın, Ahmedinecad'ın, Başbakan'ın söylediklerine bakın gerisine bakmayın” diyor. Bu çok yanlış bir şey. Onlar istediğini söyleyecekler? Böyle şey olur mu? Ama Ahmedinecad'ın Suriye'ye gittiğini görmedik. Desteğini rejimini korunmasına yönelik olmak üzere Esed'den yana kullanıyor. Başbakan ve
Dışişleri Bakanımızın İran'ı eleştiren yorumlarına katılıyorum.
Şemdinli'ye İran üzerinden gelmişler
O tarihlerde İran, PJAK'a karşı şiddetli savaş gösteriyordu. Ondan sonra bu savaşın olmadığı ortaya çıktı. PJAK elemanlarının başka yerlere gönderildiği değerlendirildi. Bunları MİT başkanı değerlendirebilirse değerlendirir.
Şimdi de Şemdinli'deki olayların Kuzey Irak'tan değil İran tarafından sızan teröristlerin gerçekleştirdiği görülüyor. Geçmişte bunlar olmamıştı. MİT ile İran arasında bilgi paylaşımı vardı. Bu bilgi paylaşımında da PKK ile mücadele konusunda işbirliğine gidilmişti. Komisyon kurulmuştu. Toplanmadı? Rahatsız edici durumlar derken; sadece Suriye rejimini tutmasının yanında Türkiye'yi rahatsız edecek bir
takım olayların duyuluyor olmasıdır. İlgililer ile konuşulur, bu konuda rahatsızlık varsa iletilir. Biz devlet olarak muhatap oluruz. Ben onların Dışişleri Bakanlarının Türkiye ziyaretini önemsiyorum. Önemli konular görüşülmüştür. 25 bin kişinin hayatını kaybettiği olaya
seyirci kalmak talihsizlik olur. Eminim bunu yapmayacaklardır.
28 Şubat mağduru vakıflara müjde
Vakıflarda sorumlu bir bakan olarak kimsenin düşünmediğini düşündük. Pek çok gayrimenkul yetimhane, okul ve arsaya el konmuştu. Tamamının iadesini sağladık. Müslümanlar'ın kurduğu vakıflarla ile gayrimüslimlerin vakıfları ve onların gayrimenkulleri ile ilgili bizim mevzuatımız açısından bir fark yok. 165 cemaat vakfı var. 70'i Rum vakfıdır. Bir tane Maruni vardır.
Allah rızası için vakfedilmiş mallarına sahip olmalılar. Geçmişte yaşanan olaylar sebebiyle el konulmuş. Biz bunlara size aitse vereceğiz diyoruz, veriyoruz. Geçmişte satılmış, el değiştirmiş.
Hazine olarak bedelini ödüyoruz. Özelikle 28 Şubat'ta bazı vakıfların haksız yere kapatıldıklarını biliyorum. Gayrimenkullerine el kondu. Çalışıyorum; ekim ayında Meclis açıldığında kanunun getireceğim. 1990 ile 2010 yıları arsında kapatılan vakıfların tamamını açıp gayrimenkullerini kendilerine iade edeceğiz. Milli Gençlik Vakfı ve Zehra Vakfı değil sadece.
O fişlemeler insanlık ayıbıdır, faciadır
Bu vakıflar belli fişlemelere göre kapatılmış. O fişlemeler elimizde. Vakıflara verilen talimatla müfettişlerinin el yordamı ile hazırladıkları teftiş kurulu raporları ile haklarında işlem yapılmış. Bu bir insanlık ayıbıdır, faciadır. Elimdeki listede fişlemeler sonucu kapatıldığını düşündüğüm 20 civarında vakıf var.
Asker de
sivil de fişleme yapmış. Zöhre Ana Vakfı'da var mesela kapatılanlar içinde. Kılıçdaroğlu çok sever o vakfı. O da var.
BELEDİYE BAŞKANLIĞINA NİYETİM YOK
Siyasette şahıs kültü ile yola devam edemeyiz. Beraberiz kardeşiz. Eşitler arasında birinciler var. Öndeki düştü. Bayrağı kim kaldıracak? Diğer partilerin çöküşe uğramasının sebebi budur. Liderin arkasında ikinci üçüncü kişi yok. AK Parti'de öyle olmaz. Arkası gelir, merak etmesin kimse. Kongrede
düzenleme yapılabilir. 2013 mahalli seçimler olabilir. 367 bulunabilecek gibi. Neredeyse bir sene kalıyor. Cumhurbaşkanı seçimi, sonra
genel seçimler. Hepsini stratejisi planlaması yapılır. Kalite bakımından çok güçlü kadrolar var. Belediye başkanlığına niyetim yok. 1994' te
adaydım Manisa'dan. Kaybettim. Şükür secdesi yaptım.
Cumhurbaşkanını yüzde 60'la seçeriz
Tayyip Bey de Abdullah Bey de konuştu. Önemli olan ikisinin bir şeyler söylemesi. Söylediler de. Zamanı gediğinde ne yapacağımızı biliriz. Bence bu yeter. Kanunen 20 milletvekili bir
cumhurbaşkanı aday gösterebilir.
Matematik olarak en az 25 aday çıkar. Gül başbakan olduğunda Tayyip Bey milletvekili değildi. Tayyip Bey milletvekili oldu, Abdullah Gül bu koltuk senin dedi. Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı'na layıksın dediler elimin tersiyle ittim. Bizim çizgimizde olur bunlar. Mesele Cumhurbaşkanlığı ise herkesin kucaklayabileceği bir adayla gideriz, yüzde 60'la geliriz.
‘Her yerde eylem' mesajı veriyor
Terör örgütünün planı büyük şehirler başta olmak üzere her yerde ses getirecek eylemler yapmak. Hedef sadece asker ve polis olmayacak. Sivil halkı da hedefe aldılar.
İyi bir istihbarat alındı ve tedbirlerle Şemdinli'de etkisiz hale getirildiler. Biz Foça'da bile yapabiliriz dediler. Orada yapınca filan yerde de yaparız mesajı verdiler. Propagandaya yönelik olarak güçlü olduğunu göstermek istiyor. Korku panik istiyor. CHP'nin bunu dikkate alması gerekirdi. Aceleyle hazırladılar herhalde olağanüstü toplantıya çağırma işini. PKK 'Biz Meclis'i bile toplayabilecek güçteyiz' mesajı vermek istiyor. CHP'nin bu tuzağa düşmemesi gerekirdi.
Kalkan ve Bıyık kontrol ediyor
İster Duran Kalkan ister Cemil Bayık. Hepsinin belli yerlerle irtibatları var. Şemdinli'deki saldırılar tamamen onların kontrolünde. İntihar saldırıları gibi. Savunma güçlerini yanlarında taşımıyorlar. Geriye dönmek için
ekip yok. Hepiniz öleceksiniz talimatı veriyorlar. 15-16 yaşında çocuklar da var. Örgütün 2012'yi önemli bir yıl olarak gördüğünü biliyoruz. Belli noktalarda hegemonya kurabilmek için önemli bir yıl. Biz de bertaraf etmek için çalışıyoruz. Umarım başka yerde yaşamayız.
Uçak olayı bize göre net
Akdeniz'in dibindeki uçağımızdan şu ana kadar 9'u hayati öneme sahip 42 parçayı çıkardılar. Sordum öğrendim, bu
uçaklarda kara kutu yokmuş. Olsaydı daha iyi sonuç alabilirdik. Bütün ihtimalleri uçak kalıntılarından ve 3. ülkelerin radarlarından da kontrol ediyoruz. Her ihtimal gündemimizde.
Bizim kayıtlarımıza göre vurulduğu ve düştüğü yer bizce belli. Elinizdeki kayıtlar varsa karşılaştıralım taleplerinde bulunduk başka ülkelere de.>
Uludere'yle her şey berbat oldu
Uludere'de kaçakçıların bombalanması ile ilgili adli ve idari soruşturmalar devam ediyor. Olayla ilgisi olduğu söylenen komuta merkezlerinde inceleme yapılıyor. Kendi aramızda da konuşuruz. Başbakan takibini yapar. Sonucu bir an önce almalıyız. Halkımıza en doğru şekilde açıklamalıyız diyoruz.
Uludere ile her şey berbat oldu. Öncesindeki terörle mücadele halkı o kadar çok rahatlattı ki kim yaptıysa kim düşündüyse, planladıysa Allah cezasını versin. Başarılı gidişatımızı olumsuz etkiledi.
Tutuklu vekiller çıkışı yalnız bıraktı
Tutukluluk süresi cezaya dönüşmesi, milletvekillerinin
tutukluluğu konusunda herkesin sustuğu, sağa sola baktığı bir dönemde ben konuştum. Bana vicdanım söyletti. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Bu bir tedbir. Kaçabilir mi, delilleri karartabilir mi? bunun dışında şartlar yoksa tutuksuz yargılamak lazım.
Milletvekili açısından aday gösterilmese iyi olurdu, gösterildi. Seçilmeseydi, seçildi. Kime kabahat bulacağız. Halka mı? Halk seçti kardeşim. Keşke aday yapmasalardı ama yaptılar. Bunlar aday oldu seçildi, tutanakları verildi ve maaşlarını alıyor. Halkın reyleriyle seçilmiş bir milletvekilinin artık yeri Parlamento'dur. Bu düşünce asıl olduğu için söyledim. Ama yalnız kaldım, eleştirildim dostlarımdan serzenişler aldım. Şimdi herkes aynı noktaya geldi. 3.
yargı paketi hazırlanırken bunlar dikkate alındı. Özel yetkili mahkemeler yetkilerini aşıyorlar. Sıfatı ne olursa olsun herkesi çağırıyorlar tutukluyorlar.
En ağır cezadan da ağır
Genelkurmay Başkanlığı yapmış birine her suç atfedilir ama
“sen teröristsin kardeşim” demek ne vicdana sığar ne hukuka. Adamın asli görevi terörle mücadele. Böyle bir
iddianame en ağır cezadan daha ağırdır. Bu nitelendirme, içinde bulunduğu camiayı da rencide eder. Bunlar nerede duracaklarını bilmiyorlar. Bu nasıl şey, her geleni içeri atıyorsun. Kanunda çağıramazsın denilen adamı çağırıyorlar. Gitse tutuklanacak. Bütün iş mahkemede... Tutuklama durumlarını,
tahliye taleplerini daha özgürlükçü ele almaları gerekir. Ama durum gerektiriyorsa delilleri ortaya koyar ve tutukluluk der. Bıraksanız nereye gidecekler, 4 senedir, 5 senedir yatanlar var.
BUGÜN GAZETESİ