327 oyun perde arkası!

Parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa değişikliği maddesinin 327 oy alarak paketten düşmesinin perde arkasına farklı bir açıdan baktığınız zaman aslında çok farklı bir tablo karşınıza çıkıyor.

<b>327 oyun perde arkası!</b>

327'nin ardından “ben demiştim” diye ne kadar isabetli tespitler yaptıklarını anlatma gayretine girenler, söylediklerinin doğru çıkmasının sarhoşluğuyla bardağın dolu tarafını göremiyorlar. “Hayır görülende şer, şer görülende hayır vardır.” Biz buna inanırız. Gelelim bu işin neresini hayra yormak gerektiğine. Anayasa değişikliği paketi içinde aslına bakarsanız Anayasa Mahkemesine gitmesi durumunda tek sıkıntı çıkabilecek madde dün reddedilen parti kapatma maddesiydi. Bu maddede iki önemli sıkıntı vardı. Birincisi; düzenleme yapılırken BDP'nin de desteğinin alınabilmesi kaygısıyla Venedik Kriterlerinde bir şart olarak ortaya konulan; “parti kapatmada şiddeti siyasal bir yol olarak görme” kriteri bu maddede yoktu. Dolayısıyla paketten düşen madde aslında Venedik Kriterlerine de aykırıydı. İkincisi ve daha da önemlisi ise; parti kapatmanın parlamento iznine bağlanması sırasında ortaya konulan yöntemin, Anayasaya aykırı olduğu yönündeki iddianın yargı çevrelerinden de kuvvetli destek görmesi. Şöyle ki; Yeni düzenlemeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bir kapatma davası açmadan önce hazırladığı iddianameyi parlamentoda her partiden 5 kişinin yer alacağı kurula sunacak ve o kurul gerekçeleri kabul ederse Başsavcıya dava açma onayı verecekti. Başka bir deyişle Başsavcı dava açmak için izin alacaktı. Yargı çevrelerinde bunun yasamanın yargıyı etkilemesi anlamına geleceği bakımından sıkıntı çıkaracağı yönünde değerlendirmeler bulunuyordu. Ve bu durum Anayasaya aykırı olarak görülüyordu ki; bu yönteme Ak Parti'ye yakın hukukçular bile çekince koymuştu. Bu paketin Anayasa Mahkemesine gideceği kesin. Böyle bir durumda parti kapatma maddesinin Anayasa Mahkemesinden dönmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Normal şartlarda parti kapatmaya karşı olan yargı çevreleri bile maddenin bu haliyle Anayasa Mahkemesinden dönme ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çekiyordu. Dolayısıyla aslında Ak Parti içinde gerek başka çevreler tarafından etki altına alınanlar olsun gerekse gerçekten kendi rahatsızlıkları sebebiyle pakete oy vermemiş olanlar olsun hiç hesap etmeden daha sonra yaşanabilecek bir sıkıntının önüne geçmiş oldular. Ak Parti'de demokratik açılım sebebiyle rahatsız olanlar olduğu biliniyor. Ve parti kapatma maddesinin; “talimatlarını İmralı'dan alan” bir partinin de kapatılmasını zorlaştıracak şekilde düzenlendiği için buna karşı oy kullananlar olduğu da biliniyor. Ak Parti fire verdi diye erken bayram yapanların bugün görüşülecek olan Anayasa Mahkemesinin yapısını düzenleyen maddeyi beklemelerinde fayda var. Eğer Ak Parti içinde parti kapatma maddesine samimi duygularla ve samimi rahatsızlıklarla red oyu vermiş olanlar varsa; bu isimlerin bugünkü Anayasa Mahkemesinin yapısını düzenleyen maddeye kabul oyu vermeleri gerekir. Çünkü o isimler rahatsızlıklarının sebebi olan “terör ve şiddet” kriterini parti kapatmayı mevcut halde bıraktırarak sağlamış oldular. Dolayısıyla eğer samimilerse maksatları hasıl olmuş oldu. Ak Parti'nin BDP ile bir işbirliği yapmasının kendilerine hiçbir şey kazandırmayacağını, aksine kendi içlerinde huzursuzluğa sebep olduğunu göstermiş oldular. Bu isimler önümüzdeki dönem yeniden aday gösterilmeyebilir muhtemelen böyle bir beklentileri de olmayabilir. Ama eğer samimilerse kendilerince gösterdikleri dik duruş maksadına ulaşmış oldu bundan sonrası için bu pakete destek verirler. Böylece Anayasa Mahkemesinin yapısı değişip daha demokratik bir hale geleceğinden parti kapatma konusunun düşmüş olması fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Bugün bazı basın organlarının giriştiği panik haldeki hummalı çalışma da çok dikkat çekici. Ak Parti'de kimlerin fire verdiğini açıklama yarışına girerek bazı isimleri kışkırtmaya çalışıyorlar. O isimleri hedef haline getirerek parti yönetimine karşı kin duymalarını sağlayıp diğer iki önemli maddeye de red oyu vermelerini istiyorlar. Dün bir gazetenin attığı Saadet Partisi-BDP ittifakı manşeti boşuna mıydı sanıyorsunuz ? Hem BDP'ye hem de AK Parti içindeki Milli Görüş kökenli isimlere ayrı ayrı verilen bir mesaj vardı o manşette. Haberin tamamı seçim barajı üzerine kurulmuştu. BDP'ye seçim barajının düşürülmesi için Ak Parti'den beklenti içinde olma; bak burada Saadet var. İşbirliği yaparsanız barajı geçersiniz aman ha seçim barajı yüzünden Anayasa paketine destek olmaya kalkma” deniliyordu. Ak Parti içindeki milli görüşçülere de “ayrılırsanız sizin parlamentoya girebilmeniz için bir yol var. O da BDP ile birlikte hareket etmek. Korkmayın Ak Parti'den ayrılma fikrini düşünün” denilmek isteniyordu. Ayrıca tam da anayasa oylamaları başlamışken şu anda milletvekili olan iki eski Ak Partili bakanla ilgili yolsuzluk haberlerinin manşetlerden verilmesi bu bakanlara şantaj yapmak demek değil mi ? “Pakete kabul oyu vermeyi düşünmeyin bu haberler devam eder” mi denilmek istendi acaba ? Siyaset mühendisleri hükümeti içerden devirmek için devrede. Eğer bugün Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili düzenleme kabul edilirse dünkü 327'nin hiçbir anlamı kalmaz. Değişimciler açısından üzülmek için, statüko açısından sevinmek için henüz erken. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER.COM
<< Önceki Haber 327 oyun perde arkası! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER