Garipoğlu Holding'in önünde kırmızıya boyanmış
testereyle yaptığı açıklamalarla hafızalara kazınan
Karabulut, medyanın
reyting için kendisini kullandığını söylüyor.
Türkiye Süreyya Karabulut'u, kızının ölümünün ardından çıktığı onlarca televizyon programıyla tanıdı.
İstanbul Etiler'de bir çöp konteynerinde başı kesilmiş halde cesedi bulunan
Münevver Karabulut'un
babasıydı.
Kadın programlarından
ana haber bültenlerine kadar birçok kanal ve gazetede defalarca haber oldu. Katil zanlısı
Cem Garipoğlu'nun yakalanmasından 4 ay sonra o dönemin muhasebesini yapan Süreyya Karabulut, yaşadıklarını Zaman'a anlattı. Acılı baba, çıktığı programlar sebebiyle büyük pişmanlık yaşıyor. "
Medya beni kullandı. Ellerinde
maymun oldum. Onlar reytingi konuşurken, ben programlarında hüngür hüngür ağlıyordum." diyor. Medya dünyasında dürüstlük ve merhametin olmadığına işaret eden Süreyya Karabulut, "Onlar her şeyi kendileri için yontuyor. İnsanların acılarından
rant elde ediyorlar. Kızımın kanından kim nemalandıysa Allah'ından bulsun." diye dert yanıyor. Bir gece içerisinde birkaç kanal gezen ve programlardaki agresif tavırlarıyla dikkat çeken Karabulut, bunu program yetkililerinin isteğine bağlıyor. Başından geçen bir hadiseyi ise şöyle aktarıyor: "Ben yayındayken bir yetkili karşıma geçerek beni
tahrik ediyordu. Bana bağırmamı söylüyordu. Şöyle yap böyle yap diye direktifler veriyordu."
Türkiye'nin gündemini uzun süre meşgul eden
Münevver Karabulut cinayeti 10. ayına giriyor. Zanlı Cem Garipoğlu'nun yakalanmasından bu yana basına konuşmayan acılı baba, medyanın tutumunu eleştiriyor. Karabulut sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bir gün bana bir restoranda çalışan garsondan
telefon geldi. 'Abi, şu an iki kanal yöneticisi katıldığın programların iyi reyting yaptığını konuşuyor. Ne olur televizyona çıkma.' diyerek yalvardı. Ne yazık ki medya yöneticileri
içki masalarında reytinglerini konuşurken, ben programlarında hüngür hüngür ağlıyordum." Kızımı toprağa verdiği gün dağa çıktığını anlatan Karabut, "Orada acımdan bağırdım, çığlıklar attım. Dört ayaklı kurt dediğimiz yırtıcı '
hayvan' benim derdimden anladı. Beni gördü, döndü gitti. Maalesef bu iki ayaklı kurtlara ben derdimi anlatamadım. Beni paçavraya çevirdiler." ifadelerini kullanıyor. Soruşturma sürecinde oldukça sıkıntılı zamanlar geçirdiğini belirten acılı baba, bazı medya organlarına sitem etti. Bir kısım medyanın kendisini kullanmaya kalktığını vurgulayan Karabulut şöyle devam ediyor: "Medya dünyasında dürüstlük yok. Merhamet yok. Çünkü onlar her şeyi kendileri için yontuyorlar. Süreyya Karabulut demek reyting demekti. Ben bu programlara o insanlara güvenerek çıktım. Çünkü acımın tartışıldığı programlarda reytingin, ticaret hesaplarının olacağını düşünemedim. Ancak medya dünyası Karabulut ailesini iyi kullandı. Yüksek reytingler aldı. Benim kızımın kanından kim nemalandıysa Allah'ından bulsun. Bu tür kadın programlarına katılmak en büyük hatadır. İnsanların acılarından rant elde ediyorlar. Para kazanıyorlar. Çünkü ben yayındayken bir kanal yetkilisi karşıma geçerek beni tahrik ediyordu. Bana bağırmamı söylüyordu. Aynı yetkili, 'şöyle yap böyle yap' diye bana direktifler veriyordu. Bunların canlı şahitleri de vardır."
Süreçte en büyük desteği gördüğü ailesinin medyaya çıkmasına tepki gösterdiğini vurgulayan Karabulut, "Bugün bu ülkede insanların acılarıyla dalga geçerek halkın duygularını istismar edenler plazalarda, 5 yıldızlı otellerde, saltanat sürüyorlar. İşte basının, televizyonculuğun, gazeteciliğin gerçeği bu." diye konuşuyor. Karabulut, hayattaki tek istediğinin Cem Garipoğlu'nun hak ettiği cezayı alması ve saklandığı 197 günün aydınlatılması olduğunu söylüyor.
Münevver Karabulut cinayetinde neler yaşandı?
4
Mart 2009 gece yarısı İstanbul Etiler'de bir çöp konteynerinde Münevver Karabulut'un cesedi bulundu. Başı gövdesinden ayrılan 18 yaşındaki
genç kızın cesedi çöp konteynerine bir gitar kutusunda atılmıştı. Olay yeri inceleme ekipleri, yakındaki ikinci konteynerin üzerine bırakılmış dershane kimliğinden, cesedin 18 yaşındaki Münevver Karabulut'a ait olduğunu belirledi.
Soruşturmayı derinleştiren polis, Karabulut'un erkek arkadaşının
işadamı Hayyam Garipoğlu'nun yeğeni Cem Garipoğlu olduğunu belirledi. Cem Garipoğlu'nun Bahçeşehir'deki adresine
baskın düzenlendi. Ancak zanlı Garipoğlu'nun aynı gece saat 05.00 sularında evini apar topar terk ettiği belirlendi.
Cinayetin bir numaralı zanlısının Cem Garipoğlu olduğu belirlendi ancak Garipoğlu bir türlü yakalanamadı. Cinayetin 56. gününde Cem'in babası Nida Garipoğlu cinayete iştirak ve oğluna
yardım etmekten tutuklandı.
Cem Garipoğlu'nun 186 ülkede aranması için
Interpol tarafından kırmızı bülten çıkarıldı. Interpol, kırmızı bültenle aradığı Münevver Karabulut'un
katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun bulunması için 6 farklı dilde özel bir video hazırlattı.
Katil zanlısının yakalanması için birçok yürüyüş düzenlendi. Eylemlerde en ön sırada baba Süreyya Karabulut vardı. Cem Garipoğlu'nun bir türlü yakalanamaması nedeniyle ortaya birçok
senaryo atıldı.
Tüm bunlar yaşanırken Adlı Tıp Kurumu'nun
otopsi raporu ikinci bir tartışmaya neden oldu. Otopsi raporuna göre Karabulut'un cesedi üzerinde Garipoğlu ailesi dışında birine ait sperm örnekleri bulundu. Zanlının ailesi ve birçok arkadaşından sperm örnekleri alındı ancak bir sonuç alınamadı. Hazırlanan ikinci otopsi raporunda sperm örneğinin aynı gün otopsi yapılan başka bir cesede ait olduğu belirlendi ve bir görevli hakkında
soruşturma başlatıldı.
Cinayetin üzerinden 160 gün geçmişti ki, Hayyam Garipoğlu'nun baba Süreyya Karabulut'a para
teklif ettiği ve Karabulut'un 3 milyon
Euro istediği öne sürüldü. Görüşmeyi doğrulayan baba, zanlının teslim edilmesi karşılığında bu parayı istediğini ve parayı MS hastaları için
hastane açmak için kullanacağını açıkladı.
Kamuoyu olayı tartışırken, baba Süreyya Karabulut'un Garipoğlu Holding'in önünde kırmızıya boyanmış bir testere ile yaptığı açıklama hafızalara kazındı. Kamuoyu baskısı nedeniyle defalarca İçişleri Bakanı Beşir
Atalay,
Vali Muammer Güler ve Emniyet Müdürü
Hüseyin Çapkın, Garipoğlu'nun etrafındaki çemberin daraldığını, yakalanmasının an meselesi olduğunu söyledi. 197 gün saklanan Cem Garipoğlu, 17
Eylül günü yakalandı. SERKAN SAĞLAM-ZAMAN