Hukukçular, bu durumun
yasaların savcılara verdiği
yetkileri ortadan kaldırdığına dikkat çekerek,
delillerin karartılmasına ve
soruşturmaların akamete uğramasına yol açacağı görüşünde.
Balyoz soruşturması kapsamında gerçekleştirilen üçüncü dalga
operasyonu sürerken, soruşturma savcılarının görevden el çektirilmesine tepki büyüyor. Mahkeme kararıyla gerçekleştirilen
arama, savcıların
imza kararıyla gerçekleştirilen tutuklama ve
gözaltıların yarıda kesilmesi hukukçuları hayrete düşürdü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in, soruşturma savcıları Bilal
Bayraktar ve Mehmet Berk'i görevinden alması sonrası
Balyoz soruşturmasının sağlıklı şekilde nasıl sürdürüleceği tartışması başladı.
Savcıların delil toplama aşamasındayken soruşturmadan alınmalarının
Anayasa'daki 'hakimlik ve
savcılık teminatı'na aykırı olduğu belirtiliyor. Anayasa'nın 139. maddesine göre, "
Hakimler ve savcılar azlolunamaz." Başsavcı Engin'in hakimlik teminatı esaslarına göre görev yapan soruşturma savcılarına görevden alarak anayasa suçu işlediği belirtiliyor. Diğer bir konu ise savcıların soruşturma sırasında yakalama ve
gözaltılar için başsavcıdan izin alacağı iddiası.
Hukukçular, '
Ceza Muhakemeleri Kanunu'na (CMK) göre, cumhuriyet savcısı adli kolluk görevlileri, yani polis ve
jandarma aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir, gerektiğinde yazılı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise sözlü olarak yakalama ve gözaltı kararı verebilir" uyarısında bulunuyor. CMK'da savcıların soruşturmayı yürütürken, yapacakları yakalama ve gözaltı kararları için başsavcıdan izin alacağına dair bir
düzenleme bulunmuyor. Başsavcının, gözaltı ve yakalama kararları için onaylarının alınması yönündeki talebi CMK'ya da aykırı bulunuyor.
Bu yüzden hukukçular, İstanbul Başsavcısı Engin ile Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın soruşturmayı yürüten iki savcıya görevden el çektirmelerine sert tepki gösterdi. Hukukçular,
doğal hakimlik ve savcılık ilkesini ortadan kaldıran Anayasa, yasa ve CMK'nın savcılara verdiği yetkileri ortadan kaldıran bu yeni duruma, delillerin karartılacağı ve hassas soruşturmaların akamete uğratılacağına dikkat çekerek tepki gösteriyor.
Emekli Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başkanı Ahmet
Çağlayan:
Yargının yargıya müdahalesi
Başsavcılar, soruşturma savcılarına talimat veremez, delillerin toplanması aşamasında müdahalede bulunamaz. Bir savcı eğer kötü niyetli değilse, emrime aykırı hareket ettin diye görevden alınamaz. Bunu yargıya yargının kendi iç müdahalesi olarak değerlendiriyorum. Türkiye'nin hukuk tarihinde çok az rastlanan bir şey. Ne uluslar arası ne de etik hukuka uygundur.
Eski Savcı
Sacit Kayasu: Soru işaretlerine yol açıyor
Bu şekilde yürümekte olan bir soruşturmaya müdahale edilmesi çok yanlış. Zaten başsavcının savcıların görev yerini değiştirmeye yetkisi yok. Eğer başsavcının talimatıyla bu savcıların dosyalarının alınması söz konusu ise başsavcı orada görevini kötüye kullanmış oluyor. Böyle apar topar tam soruşturmanın orta yerinde alınması vatandaşların ve hukukçuların akıllarında soru işaretlerine yol açıyor.
Eski
Cumhuriyet Savcısı Gültekin
Avcı: Başsavcı
disiplin suçu işledi
Başsavcı disiplin suçu işlemiştir. Soruşturma savcısını hukuken
görevden alma yetkisi var, lakin bu yetki keyfî olarak kullanılamaz. Hukuken bu yetkiyi soruşturmayı durduracak, delilleri karartacak şekilde kullanırsanız, hukuk vicdanı bunu açıklayamaz. Bu tür soruşturmalarda sürat esastır. Alınması düşünülen 90 küsur kişiden bazısı kaçacak, bazısı deliller yok edecek. Soruşturma yara aldı.
Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük: Başsavcının iknasına ihtiyaç yok
Her bir savcının yargı kararına yetkisi varsa icra etme konusunda da salahiyeti vardır. Başsavcının ne imzasına ne iknasına gerek yoktur. İcra konusunda yetkili olan bir savcıya illa "Benim de iznim olacak." şartının koşulması yargı kararının icrasının zorlaştırılmasıdır. Bir savcının görevi değiştirilir ama görevini icra ederken "yetkilerini alıyorum" demek o savcının cezalandırılması demektir.
Ümit Kardaş (Emekli Askeri
Hâkim): Yargının işleyişine engel olunuyor
Burada bir problem, bir tuhaflık var ve bu durum yargının işleyişini engelliyor. Bu soruşturmanın yürütülmesini adeta engelleme ve köstekleme gibi bir durumla karşı karşıyayız. Makul olan savcılar Balyoz soruşturmasında başından beri dosyalara bakıyorlardı. Bu savcıların görevden alınması hiç uygun olmadı. Operasyonlarda bir
takım deliller elde edildiyse bunların da kaybolmasına neden olacak.
Kayseri Baro Başkanı
Ali Aydın: Deliller karartılabilir
Meslek hayatım boyunca böyle bir olayla karşılaşmadım. Bu yargıya direkt müdahaledir. Tutuklanma talebi bulunan daha 75 kişi var. Savcıların görevden alınarak davanın yavaşlatılmasıyla tutuklama talebi bulunan diğer kişiler delilleri karartabilir. Bu da soruşturmanın selametine zarar verir. Suç işleyen kişilerin gerçekten hak ettikleri cezaları almaları engellenmiş olur. Hiçbir hukuk sistemi bunu hazmedemez.
Avukat
Necati Ceylan: Subaylara dokulunca harekete geçildi
Dış tehlikelere karşı güvenliğimizi koruyacak subayların ya da başka subayların Balyoz
Eylem Planı,
darbe ya da ihtilal ile uğraşması ne kadar doğru? Kendilerini aklasınlar biz de diyelim ki bu insanlar haksız olarak gözaltına alınmışlar. Başka zaman sesleri çıkmıyor da gözaltı ve tutuklamalar subaylara olunca mı hukuk işliyor. Kanun önünde herkes eşittir, insanlara ayırım yapamazsınız. ZAMAN