İSRAİL'İ ÇILGINA ÇEVİREN NEYDİ?
İsrail Gazze'ye insani
yardım götüren gemiye
baskın yaptı ve silahsız insanları öldürdü. 9 vatandaşımız gerçek mermilerle vuruldu, hayatını kaybetti.
İsrail bu hareketiyle
kural tanımazlığını, aymazlığını, şiddet sevdasını ve
katil unvanını dünyaya bir kez daha tescilledi.
32 milletten
sivil insanların bulunduğu bir yardım gemisine saldırıp insanları katletti.
İsrail'in derdi ne ?
Niçin çıldırdı ?
Bir kural vardır; gücün bittiği yerde şiddet başlar.
İsrail'in gücü bitti.
Asırlardır dünyaya nizam vermeye kalkan İsrail'in artık gücü yok.
İsrail'in gücünü
Türkiye bitirdi.
Ortadoğu'da çok büyük bir misyon üstlenen Türkiye, herkese korku salan, bütün
ülkelere kabadayılık yapan İsrail'in bu imajını yerle bir etti.
Türkiye; İsrail'den korkulmaması gerektiğini, korkulmadığında hiçbirşey olmayacağını dünyaya gösterdi.
Türkiye en çok da bu bölgenin ülkelerine özgüven kazandırdı. Artık İsrail'den kimse korkmuyor.
İşte bu İsrail'i çıldırtıyor.
Türkiye; İsrail'in kendi vatandaşlarına ve dünyaya karşı hep tehdit olarak gösterdiği
İran'ı bile dünyayla entegre edecek çok önemli bir adım attı.
Türkiye; İsrail'in sürekli kendilerine nükleer silahlarla saldıracağı yaygarasını yaptığı İran'ı çok önemli bir anlaşmaya ikna etti.
İsrail iyice yalnız kaldı.
İsrail çevresinde, kendi insanına bile artık onları koruduğunu bahane edeceği bir düşman üretemeyecek.
Nükleer silahsızlanma konusunda Türkiye ve Brezilya'nın öncülük ettiği, İran'ın imzaladığı 1200 kilogramlık
uranyum takası anlaşması İsrail'i çok kızdırdı.
Artık yürüttüğü şiddet politikasını kendi vatandaşına bile izah etmekte zorlanan İsrail yönetimi, günlerdir uranyum takası anlaşmasıyla İran'ın, Türkiye ve Brezilya'yı kandırdığını iddia ediyor. Ve hala İran'ın nükleer silahlarla kendisine saldıracağı korkusunu diri tutmaya çalışıyor.
İsrail; İran'ı nükleer silahlanma eleştirilerinden kurtardığı için Türkiye'ye çok kızıyor, bunun bedelini ödetmeye çalışıyor.
İki hafta önce İran'ın imzaladığı nükleer silahsızlanmayı garanti eden anlaşmadan sonra İsrail için artık yeni ve zor bir dönem başladı.
İsrail Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılması anlaşmalarına ve bu konuda yapılması planlanan organizasyonlara hep karşı çıkıyor.
Şu ana kadar nükleer silahlar konusunda hep İran'ı ortaya sürerek kendini kamufle eden İsrail şimdi apaçık ortaya çıktı.
Mesela daha
Mayıs ayının başında İsrail, 189 ülkenin kabul ettiği, Orta Doğu'nun nükleer silahlardan arındırılması amacıyla 2012'de bir konferans düzenlenmesi hedefini reddetti. Buna gerekçe olarak da Ortadoğu'nun gerçeklerini bahane gösterdi.
İşte İran'ın uranyum takası anlaşmasını imzalaması İsrail'in sarıldığı “bölgenin gerçekleri” bahanesini de boşa düşürmüş oldu.
Bölgesinde çok güçlü bir hale gelen Türkiye, komşularıyla yürüttüğü sıfır problem anlayışıyla İsrail'i adeta köşeye sıkıştırdı.
Dünyanın bu bölgede önemsediği Türkiye'nin, çevresiyle sıfır problemi
tesis etmesi Ortadoğu'ya birlik beraberliği getiriyor.
İşte buna tahammül edemeyen tek ülke; İsrail.
Sadece son bir haftada yaşananlar bile bize çok önemli ipuçları veriyor.
İran'ın uranyum takasını imzalamasından sonra İsrail denizaltıları geçen hafta İran'ı
taciz ederek gerilim oluşturmaya çalıştı.
İngiliz Sunday
Times gazetesi, İsrail'in nükleer
füze yüklü üç denizaltıyı İran kıyıları yakınına konuşlandırdığını yazdı.
Sunday Times 50 gün denizde kalabilen denizaltıların istihbarat toplamak ve Mossad ajanlarını bölgeye göndermek amacıyla konuşlandırıldığını, İran'ın nükleer
bomba üretme konusundaki programına devam etmesi durumunda da kullanılabileceği yorumunu yaptı.
İsrail, İran'ı kışkırtmaya çalışıyor.
Bu olay Türk yardım gemisine yapılan saldırıdan sadece 2 gün önce gerçekleşti.
İsrail bir yandan bu anlaşmayı imzalayan İran'a bulaşıp, diğer yandan da bu anlaşmaya ön ayak olan Türkiye'deki iktidara bedel ödetmek istedi.
Ve Türkiye'den giden yardım
konvoyuna saldırdı.
Oysa bu gemiyi hiçkimsenin burnunu bile kanatmadan durdurmanın birçok yolu vardı.
Çünkü İsrail'in gücü bitti, yapayalnız kaldı.
Bugünlerde İsrail'i içine düştüğü bu zor durumdan
kurtarma çabasına girenlerin en büyük korkusu da bu.
Efendilerinin itibarını kaybediyor olması onları da telaşlandırıyor.
Gazze'ye yardım götüren konvoyları Pkk'ya yardım yapılmasına benzeterek güya Türkiye'deki iktidarı bu işin arkasında durmaması için uyarıyorlar.
Efendileri kaybettiği gibi Efendilerinin borusunu öttürenler de kaybedecek.
Şimdi İsrail'in iki yolu var.
Ya kendine çeki düzen verip aklını başına alacak, medeni dünyanın ve bu bölgenin kurallarına uyacak.
Ya da şiddetini sürdürerek Ortadoğu'daki bu yeni kendisinden korkulmayan düzende yok olacak.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]