15
Kasım 2003 tarihinde Şişli'de bulunan Neve Şalom Sinagogu'na, 20 Kasım'da ise
HSBC Bankası'na saldırıda bulunulmuştu. Kanlı eylemlerde 27 kişi hayatını kaybetmişti. Olayda onlarca kişi de yaralanmıştı.
Şener Eruygur'da ele geçirilen
belgeye göre, üst düzey
İsrailli bir polis ataşesi ile dönemin Jandarma
İstihbarat Başkanı
Tuğgeneral Levent Ersöz ile yine dönemin İstihbarat Başkanlığı Teknik Takip Daire Başkanı
Albay Hasan
Atilla Uğur 3
Aralık 2003'te bir araya gelmiş. İsrail polis ataşesi, Ersöz ve Uğur'u El Kaide'nin
Türkiye yapılanması konusunda uyarmış.
Şişli'de ve Taksim'de bulunan iki sinagoga düzenlenen saldırının ardından da
Amerikan CIA ve FBI,
Alman BND, İsrail'in MOSSAD,
İngiliz M16 ve Scotland Yard'ın Türkiye
masa şefleri bir araya gelerek saldırının değerlendirmesini yapmış. Atilla Uğur ve Ersöz, tutanakta yer alan bilgilere göre Türk polisini ve MİT'i adeta İsrailli ateşeye şikayet ediyor. Daha da önemlisi, sinagoga saldırıda bulunan Bingöllü Gökhan Elaltuntaş, Azad Ekinci ve Feridun Uğurlu'nun bu olaydan önce
Amerikan ve İsrail konsolosluklarına saldırı planladıkları da konuşmada geçiyor. İsrailli ataşe, Ersöz'e istihbaratını şöyle aktarıyor: "Yusuf Bolat istihbarat yapmadı. Asıl istihbaratı Feridun yaptı. Üçü bir aradaydılar. Bunlar İstanbul'da bizi aradılar. Bunların hazırladıkları kitaplar vardı. Asıl olarak Amerika ve İsrail konsolosluklarına saldıracaklardı. Ancak güvenlikten dolayı sinagoga saldırdılar."
İSTİHBARAT BİLGİLERİ PAYLAŞILMIYOR
Konuşmanın ilerleyen bölümünde İsrailli ataşe, El Kaide'nin sadece Türkiye'nin değil, dünyanın problemi olduğunu da ifade ediyor. Görüşmelerde önemli bir ayrıntıyı da Bingöl'de gizlenmeye devam eden 10 farklı Selefi grubunun varlığı oluşturuyor. Bingöl'deki yapılanmayı 'uyumuş bir
ajan' olarak değerlendiren İsrailli ataşe, "Ne zaman uyanacakları bilinmez. Bu bir sene tutabilir belki iki. Bunlar devamlı gözaltında tutulmalılar." diyor. Ataşe, Azad Ekinci ve Gökhan Elaltuntaş'ın saldırı öncesi bulundukları ülkeler ve yaptıklarıyla ilgili detaylı bilgi veriyor. Ersöz'ün "Bütün bunların kayıtları vardı da niye bu adamların giriş, çıkışlarını takip etmemişler? Olay olduktan sonra bu adam nereye gitmiş, nereye gelmiş, neye yarar?" demesi üzerine ataşe, "Bütün bu istihbarat ortamında bir kaynaşma yok. Herkes elindeki kartları saklıyor. Kimse elimde kardeşim bu var demiyor." şeklinde karşılık veriyor.
İkiz saldırıların ardından MİT, istihbarat açığı olduğunu kabul ediyor. Dönemin
MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un basın mensuplarıyla yaptığı görüşme de Eruygur'da ele geçirilen belgeler arasından çıktı. Buna göre Atasagun, şöyle diyor: "Evelemeye gevelemeye gerek yok. Bu eylemin olmasında istihbarat açığı var. Biliyorduk ama falan sebeplerden dolayı önlem almadık dersek
komik olur."
ZAMAN