“TAYYİP ERDOĞAN'IN YAPTIKLARININ %70'İNİ ÇOK BAŞARILI BULUYORUM”
Samanyolu Haber Televizyonunda yayınlanan Prof. Dr.
Mümtazer Türköne ve
Faruk Mercan'la
Endaze programına
Hürriyet Gazetesinin şimdiki yazarı ve eski genel yayın yönetmeni
Ertuğrul Özkök katıldı ve çok çarpıcı açıklama ve itiraflarda bulundu.
Tayyip Erdoğan'ın yaptıklarının %70'ini çok başarılı bulduğunu ama %30'luk bir kısmını da eleştirdiğini söyledi.
Tayyip bey'in şu anda yaptıklarının %70'inde tamamen mutabıkım. Yani ekonomide aldığı kararlar, cesur adımları,
demokratikleşme konusunda aldığı bazı kararlar, bunların hiç birinde şeyim yok, tamamen Özal'ın devamı gibi gördüm. Ama bir % 20-30 var ki, o da beni çok endişelendiriyor. Orda mutabık değilim. Yani başka bir şeyim yok Tayyip beye karşı. Dış politikada ben de görüyorum, Türk olarak hoşuma giden bir sürü şeyler yapılıyor. Bazı eleştirilerim var orda, yani arogans noktasına gelen bir tavır sergilemeye başladığı endişem de var yapılan çok güzel işlerin yanında. Ama dış politikada her Türk gibi benim de gururumu okşayan şeyler oluyor.
Ekonomide keza, ekonomi yönetiminin çok güzel yönetildiğini düşünüyorum ben. Onun dışında bir sürü şey sayabilirim size. Ama gerçekten
demokrasiye doğru gidiyorsak orda da endişelerim var, onu da yazıyorum zaten. Bu kadar da olsun yani neticede Tayyip beyle benim geldiğim yerler aynı yerler değil.
“TOPLUMSAL DALGAYLA GELDİĞİ İÇİN İSTESEYDİK BİLE TAYYİP ERDOĞAN'A MANİ OLAMAZDIK”
Programa katılan
Ertuğrul Özkök hiçbir
gazetenin aslında sanıldığı kadar gücünün olmadığını, toplumda yükselen bir dalga yoksa hiçbir gazetenin önemli bir şey yapamayacağını söyledi. Cem
Boyner hakkında 17 yazı yazdığı halde Yeni Demokrasi hareketinin sadece %0,5 oy aldığını,
Tansu Çiller'i de Hürriyet'in seçtirdiği iddialarına katılmadığını belirtti. Tayyip Erdoğan'ın toplumsal bir dalgayla geldiğini, mani olmaya çalışsalardı bile buna engel olamayacaklarını ifade etti. İşte sözleri;
"Ben yirmi yıl boyunca hiçbir gazetenin sanıldığı kadar güçlü bir şey olmadığını öğrendim yaşayarak. Ama senin gibi bu değerler atfedilince onlar çok büyük güç şeyleri haline geliyor. Şimdi bu Tansu çiller
manşeti, Leydi'nin topuk sesleri manşeti… Bu manşeti ben oturdum o gün hiç unutmuyorum Pazar günüydü, Leydi'nin topuk sesleri manşetini attım. Sonra
Tansu Çiller, Doğru Yol Partisinin genel başkanı oldu. Ve sonra da
Demirel cumhurbaşkanı olduktan sonra başbakan oldu. O sabah
Yalçın Doğan beni aradı. Ya ne biçim başlık atmışsın, bütün kariyerini şey yaptın dedi, riske attın, ya seçilmezse Tansu hanım dedi. Dedim Yalçın, ben bütün araştırmalara baktım bir, iki, muhabirlerimiz bütün delegelerle tek tek konuştular dedim. Doğru Yol partisinin delegeleriyle. Delegelerin söylediği şuydu: “Karılarımız evden çıkarken bize Çiller'e oy vermezseniz bir daha bu eve dönmeyin dediler” dediler. Ben dedim bunun üzerine attım bunu. Fakat ne oldu biliyor musunuz? Tansu Çiller'i Hürriyet seçtirdi oldu. Bakın hayat bana bir şey öğretti. Yükselen bir dalga yoksa toplumda hiçbir gazete bir şey yapamaz.
Hayatımda en büyük desteği ben kime verdim biliyor musunuz? Hayatımın en büyük desteğini ben
Cem Boyner'e verdim. Yeni Demokrasi hareketine. Çünkü çok inanıyordum ben ona. Ben kendim 17 civarı yazı yazdım Cem'i desteklemek için. Yüzde kaç oy aldı. Hatırlıyor musunuz? Yüzde iki bile değil, 0,5 oy aldı. Nerde hani Hürriyet'in o sonsuz gücü?"
Mümtazer Türköne: Manşet atmamışsınız. Manşet atsaydınız belki olurdu.
Ertuğrul Özkök: Neler attık neler, olmuyor kardeşim, eğer bir dalga yoksa toplumda. Mesela biz Tayyip Erdoğan'a mani olmaya çalışsaydık olabilir miydik zannediyorsun. Yok öyle bir şey.
Samanyolu Haber TV'de Endaze programına katılan Ertuğrul Özkök hayatındaki çok önemli bir ayrıntıyı paylaştı. Endaze Programına katılan Ertuğrul Özkök 12
Eylül darbesinde çok yakın bir arkadaşının evinin 300 metre ilerisinde öldürüldüğünü,
ölüm korkusunu çok yakından hissettiğini bu yüzden depresyon tedavisi gördüğünü anlattı.
Ertuğrul Özkök 2 kez
bombalanmadan dolayı ölümden nasıl kurtulduğunu da anlattı.
Ertuğrul Özkök: Ben 12 Mart'ta Paris'te öğrenciydim, çocuğum yeni doğmuştu, bursumu kestiler. 12 eylül'de Ecevit ile Arayış
dergisin çıkarıyorduk. Ama buna rağmen hep şunu söyledim çıktığım her yerde, çok eleştirdiler. Ben
12 Eylül'de oh hayatım kurtuldu dedim. 12 eylülde ben hapishanelere girmedim. Ama 12 eylülde ben Ecevit ile beraber bir dergi çıkardım. Ve en yakın arkadaşım
Bedrettin Cömert'i kaybettim. Evimin 300 metre ilerisinde öldürüldü benim. Ondan sonra depresyon tedavisi gördüm ben, ölüm korkularım yüzünden. Korku dendiği zaman anlıyorum ben bu ölüm korkusunun ne olduğunu.
Faruk Mercan: Yani sizi öldürecekler diye mi korktunuz.
Ertuğrul Özkök: Evet,
evet, hayatım böyle geçti benim. Kimse bakmıyor şimdi bir arkadaşımıza PKK'dan ölüm tehdidi var deyince. Ben iki defa bombadan kurtuldum ya tesadüfen. Kandilli'de Sedat Simavi'nin mezarında şey yaparken, bir bakarsanız Hürriyet'in arşivlerinde vardır. Kimse çıkarmıyor onları. İki defa arabam kaydığı için tekerleği kaydığı için Doğan Hızlan ile, konuşma yapacağım yere iki dakika geç girdim ve bomba patladı orda. İki dakika geç kaldım,
Allah korudu beni. Ondan bir hafta sonra, Ankara'da bu defa odamın altında bomba patladı. Odamın altında yola bomba koydular ve benim odam bütün şeyim gitti. Dümdüz oldu. Hepimiz ordaydık,
Enis Berberoğlu,
Fatih Çekirge hepimiz ordaydık. 20 yıl boyunca ben öldürülmüş bir genel yayın yönetmenin koltuğunda oturdum ya, onun hayaletiyle yaşadım. (
merhum Çetin Emeç) Şimdi bu işler baktığın zaman tak oraya sınıflandır, öyle değil. Hepimiz bir toplumda geçtiğimiz dönemin acılarını ızdıraplarını yaşadık. Arkadaşımızı kaybettik, kendimiz kurtulduk. Çok yakınlarımız öldü. Şimdi geçmişe bakarken şunu yapıyoruz şimdi. Bir tane günah keçisi yaratalım. Bu günah keçisi üzerine yükleyelim her şeyi gidelim. Bütün bir süreç boyunca yeni bir devlet inşa ederken Türkiye'de
sivil kurumların sorumluluklarını hiç konuşmayacak mıyız?'