Türkiye’de birileri hala Emasya’yı kaldırarak 28
Şubat’ın bittiğini düşünenlere “yanılıyorsunuz” diyor.
28 Şubat’ın ürünlerinden biri Emasya ise, diğeri de üniversiteye girişe konulan
katsayıdır.
28 Şubat’ın dayandığı temellerden Emasya ne kadar gayrı meşru ise, eğitim
sistemine balyoz indiren katsayı da o kadar gayrı meşrudur.
Danıştay’ın bir kez daha iptal ettiği katsayı düzenlemesi 28 Şubat zihniyetinin hala bu
ülkeden elini ayağını çekmediğini gösteriyor.
Emasya protokolü iptal edildi diye 28 Şubat’ın tarihin karanlık odalarına gömüldüğünü kimse düşünmesin.
“
Eşitlik eşitler arasında olur” diyenler bu ülkenin evlatlarının önünü kesmek için çabalayacaklarını ve hiç yılmayacaklarını anlatmaya çalışıyor.
Onların tek derdi Türkiye’nin önünü tıkamak.
Ülkenin tepesinde
kaos karabulutları dolaştıran zihniyetle hangi çağdaş
medeniyeti yakalayabilirsiniz ?
Gelecekleriyle ilgili sınava başvurmalarına 3 gün kala, gençlerin hayatını allak bullak eden zihniyetle hangi muasır medeniyet seviyesine çıkabilirsiniz ?
Türkiye yol ayırımında.
Birileri direksiyonu sürekli uçuruma doğru çevirmeye çalışıyor.
Ülkenin geleceğine ipotek koyan, gençlerin önünü daha çocukken kapatıp onları dışlayan bir sistem hala yaşatılmaya çalışılıyorsa bu ülkeye henüz “bahar” gelmemiş demektir.
Ama gelecek.
Bu ülke er ya da geç “bahar ülkesi” olacak.
Bu ülkenin; okumak için kazurat zihniyetleri aşmaya çalışan çocukları da bahar ülkesinin gençleri olacak.
Birileri sırf bu ülkede
İmam hatip liselerine olan düşmanlıklarından ötürü mesleki eğitimi bitirmeyi, ülkenin geleceğini mahvetmeyi göze alabiliyor.
Bu ülkenin istikbali bazılarının hiç umurunda değil.
Bazılarının bütün derdi bu ülkede ayrıcalıklı elitler topluluğu oluşturabilmek.
Bazılarının bütün derdi bu ülkenin inançlı çocuklarının devlet kadrolarına talip olmalarının önüne geçebilmek.
Hatta bunun ihtimalini bile sıfırlamak.
Ve bu amaçlarına ulaşabilmek için bazıları gözlerini kırpmadan her yolu deniyor.
Bugün katsayı uygulamasında ısrar edenler Deniz İşletmelerinde
işçi olan bir babanın oğlunun bu ülkeye bir daha Baş
bakan olmasını istemiyor.
Katsayıda sonuna kadar diretenler
çiftçi Abdullah Efendi’nin oğlunun bu ülkede bir daha
Meclis Başkanı olmasını istemiyor.
Katsayıyı bu ülkenin evlatlarına dayatmaya çalışanlar Demiryolları işçisinin çocuğunun bir daha bu ülkede bakan olmasını istemiyor.
Buna tahammülleri yok.
Bazıları bu ülkede bir daha korkulu
rüya görmek istemiyor.
Ve bunun için bütün gençlerin geleceğini ellerinin tersiyle bir kenara itip ideolojilerini yaşatmaya çalışıyorlar.
Gözleri hiçbir şey görmüyor.
Üzerinde oturdukları
adalet sistemini kullanarak adaletsizliği savunabilecek kadar gözleri dönmüş.
Ama bunların hiçbiri sızlanmanın sebebi olmamalı.
Bu ülkenin geleceğini “bahar” görenler şikayet etme hakkına sahip değil.
Bu ülkeyi karanlığa hapsetmek isteyenler başaramayacak.
Yüz binlerce öğrencinin yaşadığı mağduriyet, vicdanı olan herkesi birleştirmeli.
Herkes sınavda önü kesilecek olanın kendi çocuğu olduğunu düşünmeli.
Bütün mağdurlar bütün mağduriyetlere karşı ortak tepki vermeli.
Bütün hakları
gasp edilenler, gasp edenlerin karşısına hep birlikte dikilmeli.
Bu ülkenin
Başbakan’ının eşinin başörtüsü sebebiyle GATA’ya alınmaması da, binlerce öğrencinin katsayı sebebiyle üniversiteye girememesi de hepimizin ortak derdi olduğu zaman ancak bu sorunlar çözülür.
Düşüncesi ne olursa olsun kendisine ayırımcılık yapıldığını hissedenin derdinin de, farklı inançlara sahip olanların bu ülkede güven içinde yaşayabilmesinin de garantisi hepimiz olursak sorunlarımızı çözeriz.
Haksızlık karşısında kenetlenebildiğimizde sorunlarımızı çözeriz.
İşte o zaman bu ülkeye bahar gelir.
Ve o “bahar” gelecek.
Bu ülkeyi seven herkes tek bir şey için çabalıyor.
O “bahar” gelsin diye.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER.COM