İlgili Video: Meclis'te Kızıl elma oluşumu iddialarına çarpıcı yorum
Kimin aslında kim olduğu, neyin niçin mücadelesini verdiği, kimlerin kimlerle hareket ettiği ayan beyan ortaya çıkıyor.
Her şey aslına dönüyor.
Anayasa değişikliği görüşmeleri milletin çözmeye çalıştığı bulmacanın
cevap anahtarını herkesin önüne koydu.
Başka bir deyişle; ak
koyun kara koyun ortaya çıktı.
Parlamentodaki muhalefet partilerinin tamamı Ak Parti karşısında kenetleniverdi.
Bugüne kadar birbirlerine ateş püsküren, birbirlerinin boğazına yapışanlar şimdi el ele aynı saftaki yerlerini aldı.
Bir yanda Ak Parti diğer yanda
CHP-MHP-BDP-DSP birlikteliği.
Parlamentodaki bütün partiler 12
Eylül'den
mağdur olmalarına rağmen hiçbiri çıkıp
12 Eylül darbesiyle hesaplaşmaya cesaret edemedi.
Parti kapatmadan en çok muzdarip olan BDP'liler bu maddenin meclisten geçmesine onay veremediler.
Ağızlarından
demokrasi kelimesini düşürmeyenler ülkenin kurumlarının demokratikleşmesi için oy kullanamadılar.
Elleri gitmedi.
Bir şey onları engelledi.
Yolun sonuna yaklaştıkça geçmişten bugüne gelen tüm kirli ilişkiler bir bir kendini göstermeye başladı.
Peki bugün parlamentoda şahit olduğumuz CHP-MHP-BDP-DSP ittifakı birdenbire mi oluştu ?
Hayır.
Çok daha gerisi de var ama geçen hafta Meclis'te kabul edilen 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasından başlayalım.
Bu maddenin oylamasından iki gün sonra 1
Mayıs'tı.
Ve 33 yıl aradan sonra
1 Mayıs Taksim'de kutlandı.
1 Mayıs 1977'de Taksim'de çıkan olaylarda 36 kişi hayatını kaybetmişti.
Taksim olayları;
12 Eylül 1980 darbesine giden yolun düğmesine basılan yerdi.
Başka bir deyişle darbe öncesi şartların olgunlaştırılmasına Taksim'de başlanmıştı.
Asıl amaç
Ergenekon'un bizzat operasyonu olan
27 Mayıs darbesinden sonra güçlenen solu bölme planıydı.
Bunun için dış istihbarat servisleriyle de
işbirliği yapıldı.
1 Mayıs günü Taksim'de DİSK'in önderliğinde gerçekleşen kutlamalarda daha önceden planlı bir şekilde kalabalığın üzerine ateş edilerek bir katliamın düğmesine basıldı.
Taksim'de ortalığı kana bulayan tetiğe basanların o dönem Doğu Perinçek'e bağlı Milli Demokratik Devrimciler adıyla Maocu bir grup olduğu biliniyor.
1 Mayıs 1977 Taksim katliamının failleri bugün Ergenekon'un yöneticisi olmaktan Silivri'de.
Doğu Perinçek'in
teröristbaşı
Öcalan ile ne kadar samimi olduğunu fotoğraflar ve
tanık ifadeleri anlatıyor.
İkilinin örgütün kampında baş başa yaptığı görüşmelerde hiç kimsenin 100 metreden daha yakın mesafeye sokulmadığı biliniyor.
Ergenekon-
PKK ilişkisinin delilleri iddianamelerin ek klasörlerinde fazlasıyla var.
Ergenekon'un PKK'yı nasıl
taşeron olarak kullandığını bugün bile askerlerimize yapılan saldırılarda görüyoruz.
Ergenekon'un Ulusalcı kanadını Perinçek'in yönettiği, Kürtçü kanadını da Öcalan'ın yönettiği artık bir gerçek.
Kumandası aynı yerde olan ve birbirine düşmanmış gibi görünen cepheleri çatısı altında birleştiren
ihanet örgütü ülkede istediği gerilimi çıkarabiliyor.
Perinçek ile Öcalan danışıklı bir
kavga çıkarıyor ve ülkede bir gerilim süreci başlıyor.
CHP'nin genelbaşkanı
Baykal ise kendisinin Ergenekon'un avukatı olduğunu bizzat söylüyor.
CHP'li vekiller Ergenekon'in altına imzamızı atarız diyorlar sanıkları gidip mahkemede
destekliyorlar.
MHP lideri Bahçeli teşkilatını
sokak olaylarına karışmama konusunda uyarsa da MHP içindeki
kaçaklar Ergenekon'un emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyor, özellikle şehit cenazelerinde provokasyonlara karışıyorlar.
Açılıma karşı provokatif söylemlerde bulunan MHP aslında tetiklediği kesimleri harekete geçirerek Ergenekon'un yapmaya çalıştığı ülkede
kaos ortamının oluşmasına katkı sağlıyor.
DSP ise kendi onursal genel başkanları rahmetli Ecevit'i ortadan kaldırmayı planladığı iddia edilen Ergenekon'u savunanlarla hala işbirliği yapabilmeyi kendi içine sindirebiliyor.
DSP; Anayasa Mahkemesine gitmek için CHP'ye destek vereceklerini açıklıyor.
Ergenekon'un taşeron olarak kullandığı terör örgütünün lideri Öcalan ise verdiği talimatlarla parlamentodaki BDP'yi yönetiyor.
İşte bu partiler öyle bir gün geliyor ki; hepsi aynı yerde buluşuveriyor.
Mağdur edebiyatı yaptıkları 12 Eylül'le bile hesaplaşamıyorlar.
Maalesef 12 Eylül'de tabanları canlarını vermiş olan bu partilerin tepeleri bu acı geçmişin sorgulanmasına yanaşamıyor.
Bugün ortaya çıkan tabloda Ak Parti bir tarafta CHP-MHP-BDP-DSP bir tarafta duruyor.
Ak Parti
Türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesi için reformlar yapmaya çalışıyor, karşısındaki blok direniyor.
Ak Parti değişimi simgeliyor.
CHP-MHP-BDP-DSP hep birlikte statükonun bayrağını sallıyor.
İşin ilginç yanıysa CHP ve MHP pimi çekilmiş Öcalan
bombasını hep Ak Parti'nin üzerine atmaya çalışırken o bomba şimdi kendi kucaklarına düştü.
Millet herşeyi görüyor.
İşte bunu bildikleri için de anayasa değişikliğinin referanduma gitmesini istemiyorlar.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER.COM