Balyoz Davası'nda cezalar verildi ancak gerek siyasiler, gerek sanıklar, gerekse Genelkurmay'dan peşpeşe Yargıtay vurgusu yapıldı ve Yargıtay'ın temyizde alacağı pozisyon tartışmaya açıldı.
Bugün Gazetesi Yazarı Adem Yavuz Arslan ise yazısında bu konuya değinerek Yargıtay üzerinde ciddi bir baskı ortamı oluştuğuna dikkat çekiyor ve muhtemel kampanyayı dile getiriyor... İşte yazısından ilgili bölüm...
Yargıtay ısrarı neden?
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin kararından sonra
siyaset cephesinden yapılan
ilk açıklama Başbakan Erdoğan'dan geldi.
Ukrayna seyahati dönüşü beraberindeki gazetecilere 'Anlatamayacağım çok şey var' dediği Balyoz ile ilgili 'Yargıtay' safhasını işaret etti.
Başbakan yardımcıları ve çok sayıda bakandan da benzeri açıklamalar gelince 'acaba hükümet bu karardan rahatsız mı' yorumları yapıldı.
Özellikle de
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın 'Bereket versin ki nihai karar değil' demesi soru işaretlerine neden oldu.
Üzerine
Genelkurmay'ın da aynı yönde açıklaması gelince herkesin alıcıları Yargıtay'a döndü. Acaba 21 ay süren yargılama sonucu çıkan ve birçok kesim tarafından 'ağır' bulunan karar bozulacak mı?
Şimdi önümüzde şöyle bir süreç var.
Gerekçeli karar yazılacak ve tebliğ edilecek ki sanık sayısı göz önüne alındığında
en az iki aylık bir zaman dilimine tekabül ediyor.
Sonrasında da Yargıtay'ın incelemeye başlaması olacak.
Yargı kulislerinde yaklaşık
5 aylık bir zaman diliminden bahsediliyor. Yani önümüzdeki nisandan önce karar çıkamaz. Yargıtay bozarsa kuvvetle muhtemel
dosya İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeniden görülecek.
Tabii burada bir başka sorun daha var.
Malum olduğu üzere 3.
yargı paketi ile özel
yetkili mahkemeler kaldırıldı. Tek istisna süren
Ergenekon, Balyoz ve 28
Şubat gibi yargılamalara getirildi. Eğer
Yargıtay bozarsa İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yönelik yetki tartışması çıkarılması da muhtemel.
Her ne kadar ilgili yasada 'kesin hüküm icra edilene kadar' gibi bir madde olsa da bunca Balyoz deliline kulp takan sanık avukatları mahkemeye de benzer bir muameleyi yapacaktır.
Orantısızlık eleştirisi
Ankara kulislerinde ve kapalı kapılar arkasında konuşulanlara bakarsak Balyoz'dan çıkan kararla ilgili öne çıkan iki yorum var.
Öncelikle
siyaset sahnesinde 'Balyoz yoktur' diyebilecek kimse yok. En azından
AK Parti cephesinde. Çünkü AK Parti bu
darbe planının hedefindeydi ve partideki birçok isim o günlerin şahidi.
O açıdan eleştiriler daha çok verilen cezalarda 'kademelendirme' yapılmaması yönünde. Yani kimse
Çetin Doğan'ın neden ceza aldığını sorgulamıyor. Ama alt kademelerde emre uymaktan başka bir şey yapmayan personelin de aynı cezalara çarptırılmasına eleştiriler var.
Nitekim bu yönde görüşler en yetkili kurullarda dile getirildi.
TSK'nın dünkü 4 maddelik açıklamasında da yer alan 'yargılamanın hakkaniyete uygun' şekilde neticelendirilmesi talebi benzer bir gerekçeye dayanıyor.
Kimse resmen mikrofonlara söylemiyor ama Çetin Doğan ve yakın kurmaylarının Balyoz Planı'ndan dönemin ve sonraki dönemin komuta kademesi haberdardı.
Nitekim internete düşen ses kaydında
Işık Koşaner'in " Balyoz 1. Ordu'nun günahı. Ne varsa çaldırmışız. Namerde malzeme verdik" ifadeleri de bunun itirafı.
Bu aşamada şunu söylemek mümkün.
Yargıtay safhasında alt rütbedeki bazı personelin cezalarının azaltılması yönünde bir formül çıkabilir.
Ancak şunu da söylemek, not düşmek şart.
Az önce ifade ettiğim sonuç iyi niyetli bir beklenti. Bir de tümden bozulması,
Balyozcular'ın kurtarılmasına yönelik senaryo var ki şimdiden üzerine yoğun bir çalışma yapıldığı
sır değil.
Şöyle ki;
Balyoz sanıkları ve avukatları mahkemede işlerinin zor olduğunu görünce
yargılamanın bir an önce bitirilmesini ve Yargıtay safhasının gelmesini istediler. Hatta
İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın meşhur ismi Dursun Çiçek'in
"Bizi Yargıtay salacak" dediği de gazetelere konu oldu.
Bu konuda yaşanmış somut örnekler de var.
Başkentin havasına bakarak bundan sonrası için şunu söylemek mümkün:
Özellikle sanık yakınları ve avukatları ile 'Balyozsever medya' el ele verip toplumu maniple etmek isteyecekler.
Hükümeti,
yerli ve
yabancı medyayı baskı altına alıp
Yargıtay'dan davanın bozulmasını temin için çalışacaklar.
Kampanyanın hayli gürültülü olacağını şimdiden söylemek mümkün.