Erdoğan'dan
İran'a çarpıcı hatırlatma:
Bunu ben İranlılar'a daha önceki gidişimde sormuştum, yine soruyorum. Şu anda 250 bini aşkın, 300 bine yakın Suriyeli Müslüman eğer ülkesini terk ediyorsa, Ürdün'e kaçıyorsa, Lübnan'a kaçıyorsa, Türkiye'ye kaçıyorsa bunun hesabını sormak İran'a düşmez mi? Ve hesaba çekilmeden önce İran yönetiminin de kendini hesaba çekmesi lazım. Biz her an kendimizi hesaba çekmenin idraki içerisindeyiz."
Erdoğan,
terör örgütüne karşı da
terör örgütünün iplerini elinde tutan o Türkiye düşmanı o çevrelere karşı da en sert şekilde, en kararlı şekilde mücadelenin yürütüleceğini belirtti.
AK Parti Ankara İl Başkanlığı'nın Altınpark'ta düzenliği
iftar programına katılan
Başbakan Erdoğan, terör örgütünün
Ramazan ayında yaptığı saldırılarla hiçbir kutsalı tanımadığını, hiçbir milli ve manevi değere saygı göstermediğini, bu ülkenin, bu toprakların, bu milletin değerleriyle hiçbir ortak paydasının olmadığını bir kez daha net olarak gösterdiğini vurguladı.
Terör saldırıların iyi
analiz edilmesini isteyen Erdoğan, terör örgütü kazanamayacağını, hiçbir şey elde edemeyeceğini bildiği halde, teröristleri adeta intihara göndererek nasıl bir zihniyet taşıdığını ortaya koyduğunun altını çizdi.
Şemdinli'de 115 teröristin, Hakkari saldırısında da 14 teröristin etkisiz hale getirildiğini anlatan Erdoğan, teröristlerin terör örgütü tarafından sonucu bilinerek, göz göre göre ölüme gönderildiğine dikkat çekti.
Teröristlerin kendi aralarında yaptıkları
telsiz konuşmalarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"'Yaralıları taşımayın, oldukları yerde bırakın. Geri dönmeyin, sağ dönmeyin. Hatta yaralı arkadaşlarınızı taşımayın; geride delil kalmasın infaz edin' gibi emirler veriliyor. Bunları diyecek kadar insanlıktan nasibini almamış, insaflarını, vicdanlarını yitirmiş durumdalar.
Kürt annenin, Kürt babanın evladını daha çocuk yaşta elinden koparıp alıyorlar. Bir canavara dönüştürüyorlar ve sonra da dağlara ölmeye ve öldürmeye gönderiyorlar. Terör örgütü üyelerinin bu tür insanlık dışı saldırılarla elde ettiği hiçbir şey yok. Elde edeceği de hiçbir şey yok. Şu anda terör örgütü, iplerini elinde tutan Türkiye düşmanı çevrelerin verdiği ihaleyi yerine getirmenin mücadelesi içinde. Biz, terör örgütüne karşı da terör örgütünün iplerini elinde tutan o Türkiye düşmanı o çevrelere karşı da en sert şekilde, en kararlı şekilde mücadelemizi yürüteceğiz."
"ASKERE SİLAH BIRAKIN DEMEK EDEP DIŞI"
"Taraflar
silah bıraksın" taleplerine sert çıkan Başbakan Erdoğan,
bunun edep dışı olduğunu vurguladı. Bu ifadenin bu milletin güvenliği elinde tutan, elinde bulunduran, bulundurması gereken güvenlik güçlerine karşı saygısızlık olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bizim askerimizin de polisimizin de silahı, adeta bir enstrümanıdır. Onunla milletimizin, nerede olursa olsun en
doğuda, en batıda en kuzeyde, en güneyde vatandaşın güvenliği onunla sağlanır ve polisimizin de askerimizin de görevi budur.
Silah bırakması gereken teröristlerdir. Terör örgütünün uzantısı olan o siyasi parti, o aklı gitsin onlara versin, bize değil. Hiçbir zaman bu anlayışla bizim
Parlamento içinde de olsa konuşacak bir muhatap bulmayız, böyle bir şey de aramayız. Zira böyle bir zihniyetle konuşulacak hiçbir şey yoktur." diye konuştu.
Terör saldırıları karşısında asla ve asla tek bir geri adım atmayacaklarının altını çizen Erdoğan, medyadan 75 milyon vatan evladının sorumluluğunu, mesuliyetini taşıyorlarsa bölücü terör örgütünün propagandasını yapmayı bırakmalarını istedi.
"KARDEŞLİĞİMİZİ, BİRLİK BERABERLİĞİMİZİ HEDEF ALIYORLAR"
Terörle mücadeleyi azimle, kararlılıkla ancak çok daha büyük bir hassasiyetle sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan,
bölge halkının terör olaylarından ne kadar rahatsız olduğunun kendisine bildirildiğini ifade etti.
"Vatandaşlarımız, bu mübarek ramazan ayında, sınır karakollarımızda nöbet bekleyen, operasyonlarda göğüslerini kahramanca siper eden tüm güvenlik birimlerimize dualarını eksik etmesinler." diye seslenen Erdoğan, "Yaklaşık 30 yıldır terör örgütü sadece kalleşçe saldırılar yapmakla, yalnızca askerimizi, polisimizi, güvenlik ve istihbarat birimlerimizi
hedef almakla kalmıyor. Terör örgütü, onunla birlikte örgütün siyasi uzantıları, masum canlarla birlikte kardeşliğimizi, dayanışmamızı, birlik ve beraberliğimizi de hedef alıyorlar. Sadece cana, canlara kastetmiyorlar, toplumsal barışa da kastediyorlar.
Ne terör örgütü ne de terör örgütünün siyasi uzantıları, Kürt vatandaşlarımızın asla temsilcileri değildir." şeklinde konuştu.
"ÖFKESİNİ TERÖR ÖRGÜTÜNE DEĞİL KARDEŞLERİNE YÖNELTENLER TUZAĞA DÜŞER"
Terör saldırıları sonrasında öfkesini, nefretini, kızgınlığını teröre ve terör örgütüne değil, bir halka, kardeşlerine yöneltenlerin terör örgütünün tuzağına düşeceğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Biz milletçe bu tuzağa düşmeyeceğiz. Terörün bizim aramıza girmesine, bizim kadim kardeşliğimizi zedelemesine müsaade etmeyeceğiz. Terörün aramıza nifak sokmasına, bizi birbirimize hasım eylemesine asla ve asla göz yummayacağız." dedi.
Son
terör saldırılarının ardından bunların siyasi uzantılarının mertçe, insanca, cesaretle, terörü lanetlemek yerine, namertçe, korkakça, pısırıkça, lafı eveleyip gevelemeyi
tercih ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Zaten akan her damla kanda, işte bu korkaklığın dilini kullanan siyasetçilerin de payı var. Bunların kullandığı dil, bu ülkenin, bu toprakların, bu milletin dili değildir. Bunların kullandığı dil cesaretin, barışın, özgürlüğün, kardeşliğin dili asla değildir. Bu dil, nifakın dilidir, fitnenin dilidir. Bu dil, kardeşliğimize uzanan zehrin dilidir. Ramazan ayında yapılan kalleşçe bir saldırıyı dahi lanetleyemeyenler Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin temsilcisi değildir, olamaz ve onların yüzüne dahi bakamazlar. İnanıyorum ki Kürt kardeşlerim, Kürt vatandaşlarım ramazan ayını kana bulamak isteyen bu canilerle arasına artık mesafeyi koymuştur, koyacaktır. 'Yeter artık' diyecektir. Ülkemin kuzeyinde, güneyinde, batısındaki vatandaşlarımın da oynanan oyunu görerek, ekilmek istenen fitne tohumlarını görerek, bu mübarek ayda öfkenin, nefretin diline değil, hoşgörünün, birliğin, kardeşliğin diline başvuracaklarına yürekten inanıyorum."
"İRAN KENDİSİNİ HESABA ÇEKSİN"
Suriye konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, "Kendi atadığı bir Başbakan bile kaçtıysa o rejimin geleceği kalır mı?" diye sordu. Esed'in önünde halkın taleplerini yerine getirmekten başka birşey kalmadığını vurgulayan Erdoğan, "Komşu ülkelerden bazıları, ne yazık ki İran
Genelkurmay Başkanı'nın devrim muhafızlarına ait bir siteden Suriye'deki bu kanlı gelişmelerin sorumlusunun Türkiye, Suudi
Arabistan ve
Katar olduğunu açıklaması düşündürücüdür, üzüntü vericidir. Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı bir dönemde İran'ın yanında her şeye rağmen bulunan ülke Türkiye'ydi ve bunu
nükleer enerji konusunda sonuna kadar savunan ülke Türkiye oldu. Ama Suriye'de tüm kardeşlerini ki şu anda 25 bine ulaştığını zannediyorum, öldüren bir rejimi savunmanın bizim değerlerimizde, bizim inancımızda acaba yeri var mıdır, yok mudur?
Bunu ben İranlılar'a daha önceki gidişimde sormuştum, yine soruyorum. Şu anda 250 bini aşkın, 300 bine yakın Suriyeli Müslüman eğer ülkesini terk ediyorsa, Ürdün'e kaçıyorsa, Lübnan'a kaçıyorsa, Türkiye'ye kaçıyorsa bunun hesabını sormak İran'a düşmez mi? Ve hesaba çekilmeden önce İran yönetiminin de kendini hesaba çekmesi lazım. Biz her an kendimizi hesaba çekmenin idraki içerisindeyiz." dedi.
"CHP GİBİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUYRUĞUNA TAKILACAK DEĞİLİZ"
CHP'nin
Meclisi terör olaylarından dolayı olağanüstü toplantıya çağırmasını da eleştiren Başbakan Erdoğan, Meclisin terör meselelerini çok konuştuğunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu'nun kendisiyle görüşmeye geldiğinde bir teklifle gelmediğini ifade eden Erdoğan,
"Önerin varsa verirsin ve biz bu önerileri uygunsa uygularız. Uygulanabilirliği olmayan bir şeyi de kusura bakma uygulayacak halimiz yok. Çünkü biz deneyimliyiz, çünkü biz şu anda terörle mücadeleyi dağ, taş demeden her yerde vermeye devam ediyoruz. Bizim milli birlik ve kardeşlik projemiz her yönümle detaydır, her yönümle içinde yapılması gereken ne varsa mevcuttur." diye konuştu.
CHP'nin çağrısı için ise Erdoğan, şunları söyledi: "AK Parti, bölücü terör örgütünün, CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun Meclis orada, sen orada oturur ne yapacaksan yaparsın; kiminle bir araya gelirsin bilemem. Ama AK Parti böyle bir genel görüşme gündemiyle parlamentoya gelmeyecektir; bunu da buradan söylüyorum. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu şu anlama gelir;
CHP'ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum; 'Terör örgütü, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bile istediği zaman toplayabilecek güçtedir.' Bu, bu anlama gelir. Ama AK Parti bu oyuna gelmez. İnanıyorum ki MHP de bu oyna gelmeyecektir. Bizler oyun kurucu olacağız, bizler oyun kurucuyuz. Biz birilerinin minderinde değil kendi minderimizde yapılması gerekeni yaparız."
SURİYE'DE BAAS PARTİSİ TÜRKİYE'DE HALK PARTİSİ
Kılıçdaroğlu'nun
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu hakkında yaptığı açıklamalara da tepki gösteren Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu sen hiç aynaya baktın mı? Yav senin gramın ne? Kasetin getirdiği genel başkandın. Bir CD çıkmamış olsaydı sen yoktun." diye konuştu.
Suriye'deki gelişmeleri en başından itibaren büyük bir soğukkanlılıkla, büyük bir
sabır ve sağduyuyla takip ettiklerini anlatan Erdoğan, Esed rejiminin Türkiye'yi çekmek istediği karanlık tuzağa da düşmediklerini,
tahriklere, oyunlara gelmediklerini vurguladı.
"Bizim
Orta Doğu ve
Kuzey Afrika'daki halk hareketlerinin başlamasında hiçbir dahilimiz olmamıştır. Türkiye bir ilham kaynağı olmuş olabilir ve bu halk hareketlerinin esin kaynağı olabilir ama hiçbir ülkenin içişlerine karışmamıştır, karışmaz ve karışmayacaktır da." diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'de de en başından itibaren bizim tavrımız çok net oldu. Rejime gerekli uyarıları yaptık, yaklaşmakta olan risklerden haberdar ettik. Gerekli reformların yapılması yönünde de teşvik ettik. Olayların başlamasından itibaren kan akmaması, acıların yaşanmaması için Türkiye olarak gereken her türlü telkini yaptık. Biz Suriye
politikamızı gündelik reflekslerle, günübirlik tepkilerle belirlemiyoruz. Her türlü gelişmeyi en ince ayrıntısına kadar izliyor, inceliyor, analiz ediyor ve adımlarımızı ona göre atıyoruz. Türkiye, Suriye konusunda son derece ilkeli, tutarlı, sağduyulu bir politika izledi ve izlemeye devam ediyor. Son günlerde başta anamuhalefet partisi CHP olmak üzere, belli çevrelerden Suriye politikamıza yöneltilen eleştiriler Türkiye aleyhtarı uluslararası bir kampanyanın yan ürünü olmaktan öteye gitmiyor.
Merak ediyorum acaba bu Kılıçdaroğlu, ne zamandan beri Esed'in avukatlığına soyundu? Suriye'de Baas Partisi, Türkiye'de Halk Partisi. Olay bu."
"AK PARTİYE NİFAK SOKMA GİRİŞİMLERİ VAR"
Malatya'da yaşanan
Alevi-
Sünni olayının aslında sıradan bir hadise olduğuna dikkat çeken Erdoğan, olayın CHP ve bazı sorumsuz CHP milletvekilleri tarafından büyütülüp
kaos senaryosuna çevrilmeye çalışıldığını belirtti. AK Partili milletvekilleri ile adli ve güvenlik birimlerinin sağ duyulu girişimleriyle bu senaryonun bozulduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye genelinde Alevi kardeşlerimizin tahrik etmeye yönelik bu tür provokatif eylemlere karşı milletimizin dikkatli olmasını istiyorum. Sivas'la ilgili belgeler yayınlanıyor, altından neler çıkıyor neler. Türkiye'yi istikrarsız hale getirmeyi hedefleyen bu türden bayat senaryolara inanıyorum ki milletim asla pirim vermeyecektir. Benzeri bir nifak sokma girişiminin AK Parti'yi ve AK Parti teşkilatını hedef aldığını görüyoruz, bu girişimleri de dikkat ve hassasiyetle takip ediyoruz." şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından Erdoğan, Ankara'da düzenlenen Dünya İşitme Engelliler Futbol Şampiyonası'nda Mısır'ı 1-0 yenerek şampiyonluğa ulaşan
futbolcuları
tebrik etti. Onlarla fotoğraf çektiren Erdoğan'a 20 numaralı bir
forma hediye edildi.