Bugün TV’deki Temsilciler
Meclisi programına konuk olan Akdoğan şunları söyledi:
Kandil artık ‘silah’ diyor
“
Oslo süreci tabir edilen seçimler önceki süreçte farklı bir atmosfer vardı. Ama seçimden sonra
PKK’nın yeni bir kulvara girdiğini gördük.
Silvan saldırısı bir kırılma noktasıydı. ‘
Hükümet daha ileri adımları atarsa biz ne olacağız...’ PKK’nın bu şekilde bir tavır takındığını görüyoruz. ‘Hükümet adım atarsa benim amaç ve hedeflerim nasıl gerçekleşecek’ diye düşünüyorlar. Daha önce bir strateji vardı. Hem silah hem
masa. Şu anda PKK’nın uyguladığı başka bir yöntem. Kandil artık ‘silah üzerinden kendi amacımızı gerçekleştirmek istiyoruz’ dedi.
Bozguna uğradılar
Bundan sonra PKK’nın alan hakimiyeti yöntemini ortaya çıkardığını görüyoruz. Bunu Şemdinli’de denedi, orada ciddi bir bozguna uğradı. Daha sonra aynı şekilde
Beytüşşebap. Devlet diz çökmez. Şehir merkezinde tamamen püskürtüldüğünü ve tamamen etkisiz hale getirildiğini görüyoruz.
Destek olan bedel öder
Teröre
destek veren ülkeler bedelini de öderler. Burada PKK’yı bazı ülkelerin
taşeron olarak kullandığını da bu süreçte görüyoruz.
Suriye’nin PKK’ya destek verdiği açık. PYD kamu binalarının kendilerine terk edildiği bir
örgüt. Birileri şöyle düşünüyor: ‘Orada bunlar yıllardır vardı.’
Hayır öyle değil.
Esad çoğunu serbest bıraktı. Oraya getirdi. Bu oradaki kürt unsurların siyasi geçmişlerine de bir haksızlık.
Habur sabotaja uğradı
PKK uluslararasılaşmış bir örgüt. Bir çok bölgede, İran’da, Suriye’de Türkiye’de var. Farklı ülkelerde hareket kabiliyeti olan bir örgüt. Bu işin bir tarafı. Habur bir sabotajdı.
BDP’lilerin orada
zafer sarhoşluğu içine girmeleri, Silvan saldırısı bir sabotajdı. Ne zaman iyi şeyler olsa bunu birileri sabotaj ediyor.
Devleti suçlamak ucuzluk
Burada devleti suçlamak ucuzluk. Büyük devlet algısı ile hareket edilmiştir. Birçok çevrelerden sabotaja uğramıştır. Silvan süreci sadece Oslo değil yeni anayasa sürecini de baltalamıştır. O zaman devleti kandırmaya yönelik samimiyetsiz olduğunu görüyoruz.
BDP’lilerin PKK ile kucaklaşması
Bu
dokunulmazlık meselesi. Bunların yaptıklarını mazur göstermeye çalışmak haksızlıktır. Biz partilerin kapatılmasına karşıyız. Bir kişi hukuk sistemine meydan okuyorsa
terör örgütünü övüyorsa bunu normal karşılamak kabul edilir mi? Yanlış yapan cezasını çeksin. Meclis’ten yaka paça çıkarılması... Bunu kanıksattırmak doğru mu? Bu da doğru değil.
Öcalan bile kızıyor bunlara
Kapatılması için herşeyi yapan partiler vardı. Dağdaki adam haklı demek için bu tarz
siyaset yapıyorlar. Öcalan bile bunlarıa kızıyor ‘illegal ve legali karıştırıyorsunuz, nasıl beceriksizsiniz’ diye. Dağdaki adamın gölgesinde hareket ediyorsunuz. Onun
baskı va tehdidiyle bölgede sizin önünüzü açmasını istiyorsunuz. Silahtan medet uman bir tarzda siyaset yapıyorlar. BDP, kendi stratejisini belirleyebilir diye çok ümitlendik. Ama bizim ona atfettiğimiz önemi veremedi. Dokunulmazlık Meclis’in vereceği bir karardır. Burada topyekün asalım keselim, kapatalım demek doğru değil.
Suriyeli mülteciler
100 bine yakın insan kapınıza dayandığı zaman duyarsız kalmanız mümkün değil. Suriye politikasını son derece doğru buluyorum. Bunların hiçbiri terörü kışkıştamazsınız. Muhalafetin söylemlerine bakın: ‘burası
askeri üs.’ Kılıçdaroğlu vekillerini göndermiyor ondan sonra ‘askeri üs’ ezberini de bozmuyor. Orada insanlar sığınmışlar. Orası siyasi partilerin girip şov yapacakları yer değil.
Partide aday olamayacaklar
Ak Parti bundan sonra 15-20 yıla dönük yeni bir siyasi
deklarasyon içine girecek. Bir son değil başlangıç olacak. Onlar bir dönem ara verecekler. Farklı yerlerden siyasete
hizmet edecekler. Farklı görevlerde duracaklar. Daha sonra isterlerse yine aday olabilirler. Bu kişiler siyasetin içinde farklı pozisyonlarda önemli yerlerde destek olacaklar. Yerel seçimlerin erkene alınması konusunda bir ihtiyaç var. Kışta olduğu için seçimler karakış içinde
kampanya yapmak çok zor. Sayın
Muhsin Yazıoğlu’nu kaybettik. Vatandaş açısından da zorluk oluyor. Yaz sonu ilkbahar gibi düşünülmesinde fayda var.