Bugün Gazetesi yazarı
Vedat Bilgin,
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın "400 kilometre kare yüzölçümünde bir
Türkiye toprağının
PKK'nın hakimiyetinde olduğu" söylemini bakın nasıl yorumladı... İşte Bilgin'in analizinin ilgili bölümü:
"PKK bütün gayretiyle bir
bölgede
küçük bir yerde de olsa 'hakimiyet alanı' oluşturmak istiyor.
Şemdinli saldırıları ve güvenlik güçlerinin buna verdiği
cevap, 300'ü aşkın militanın öldürülmesi bu arzunun hüsranla karşılaşması demektir.
Bütün bu çabalar, örgüt stratejisine göre önce belli bir "alan hakimiyeti" sağlayarak o alanı kontrol ettikten sonra orada yaşayan halkı devletin güvenlik güçlerinin karşısına dikerek, "halk savaşı" aşamasına geçirmek içindir. Arkasından, bunu dünyaya "bir halk kendi kaderini
tayin etmek için ayaklandı" mesajına dönüştürmek, nihayetinde bölge dışında yaşayan
Kürt etnik kimliğine mensup insanlarla diğerlerini birbirlerine karşı kışkırtacak eylemleri yapıp, işi "
iç savaş"a götürerek ayrılıkçı mücadeleyi etnik-siyasi bir yapıya taşımak amaçlanmıştır.
'
Çukurca-Şemdinli arasında bir yer bizden sorulur' iddiası, 'gelin sizi örgütle bir yerde buluşturalım, merak etmeyin PKK'yı buna ikna ederiz' türünden böbürlenmeler,
her şeye rağmen 'bu bölgede ne yaptıysak halkı yanımıza alamadık' itiraflarıyla yan yana durmaktadır.
BDP sözcüsünün bölgede 50-60 köyün boşaltıldığını söylerken, bu köylerin can güvenliği korkusuyla "kendiliğinden boşaldıklarını" ağzından kaçırması, PKK tehdidinden kaçtıklarının da itirafıdır. Bu köylerden birinde, ahırında hayvanlarını bırakarak kaçmak durumunda kalan köylülerin feryatlarını duymalarını zaten kimse onlardan beklemiyor.
PKK bütün uğraşlarına rağmen, Şemdinli-Çukurca'da bile tehdit ettiği halkı yanına alamadıysa, halk onlardan canını kurtarmak için her şeyini bırakıp kaçarak bir yerlere sığınıyorsa ve PKK'nın 300'ü aşkın militanı ölüyorsa, bir vicdan muhasebesi gerekmez mi?
Haklı olarak diyeceksiniz ki, 'çoğunluğu yaşları 15-16'ya kadar inen gençleri dağa götürüp, onları türlü cinayetlere sürükleyen, birer katile dönüştüren örgüt 300'ün 500'ün üzüntüsünü duyacak değil ya?'
Terör örgütü bu muhasebeyi zaten tabiatı gereği yapamaz. Kabul ama
siyaset yapma gücünü o militanların ölümüne endeksleyenler, insanların ölümünden
rant sağlayanlar, "barış"tan söz ederken utanmazlar mı, yüzleri kızarmaz mı? Hadi onları da bir tarafa bırakalım hâlâ PKK'yı ve
terörü "
Kürt sorunu" diye ele almaya çalışanlar, bu kirli oyunu, bu insanlık ayıbını görmezden gelerek, bir şey duymamış gibi yapanlar, onlar bu kandan sorumlu olduklarını nasıl düşünemezler?"